Dört günlük ateşkesin
konuşulduğu bu günlerde esirlerin takası ana gündem olarak ortada duruyor. Fakat
bundan sonraki süreçte Siyonist israil’in yeniden Gazze’yi bombalamaya devam
edip etmeyeceği daha da önemli bir konu olarak önümüzde duruyor. Siyonist
israil tarafından yapılan açıklamalarda bu savaşın devam edeceğidir. Fakat
diğer tarafta destansı bir direniş gösteren HAMAS’ın onlara verdiği zayiat da
ortada duruyor. Siyonistlerin tekrardan bunu göze alacaklarını sanmıyorum.
Ancak havadan bombardımana devam etme ihtimali çok yüksektir.
Ne olursa olsun
şimdiye kadar Gazze’de yaşananlar bazı tabloları netleştirmiştir. İşgali
israil’in tüm insanlık için bir tehdit olduğu anlaşılmıştır. Çünkü israil’in
Gazze’de sergilediği vahşeti tanımlamak için daha ileri bir kavrama ihtiyaç
bırakmamaktadır. Siyonistler bu vahşeti kendi zihin dünyasının inancı doğrultusunda
yapmıştır. Sözde kendisine vaat edilen topraklara ulaşmak için bu tür vahşetin
gerekli olduğuna inanan bir zihniyetten bahsediyoruz. Bu zihniyetin başta
Ortadoğu devletleri içerisinde kanserdir ve bu kanseri her gün daha da
yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Gazze’ye karşı soykırım uygulayan bu vahşiler
daha sonra Lübnan’ı ve Suriye’yi hedefe koyduğu ve daha sonra bunu komşu
ülkelere yayma planları bilinen bir gerçektir. Aslında bugün Gazze’de
yaşananlar bölgesel olarak daha büyük savaşlara gebe bir israil zihin dünyasını
anlatıyor.
İşgalci israil sadece
bölge için değil tüm dünya insanları için de büyük bir tehlikedir. Çünkü
kendileri hariç diğer dinlere mensup tüm insanların kendileri için köle
hükmünde olduklarına ve bunun için yaratıldıklarına inanıyorlar. Yani kendileri
hariç diğer insanlara, hayvanlara verilen statü konumunda bir rol biçiyorlar.
Ve bu amaçlarına ulaşmak için her yolun mubah olduğuna inanıyorlar. Bu
düşüncelerini gerçekleştirmek için de ABD ve Avrupa ülkelerini arkasına alarak
yol almaya çalışıyorlar. Ve bu kadar vahşi düşünen bir oluşumun elinde atom
bombası bulunuyor. Bunlar gözlerini kırpmadan atom bombası kullanabilecek bir
zihin dünyasına sahipler. Ve bugün Gazze’ye yaptıkları onlarının insanlara
karşı ne kadar duygusuz ve ne kadar acımasız olduklarını gösteriyor.
Dolayısıyla başta doğu bloku ülkeler olmak üzere tüm insanlar bu kanseri
ortadan kaldırmakla mükelleftir.
Diğer taraftan Gazze
soykırımıyla birlikte batının ikiyüzlülüğü de ortaya çıkmıştır. Siyonist
israil’in bu kadar katliamına ses çıkarmayan batının değerleri herkes
tarafından sorgulanmaya başlandı. Uluslararası normların hiçbir değer ifade
etmediği ortaya çıktı. Batının övündüğü uluslararası hukukun sözden öteye
olmadığı da ortaya çıkmıştır. Bırakın bu normların işlemesi, tam tersi bir
tabloyla vahşeti gerçekleştiren Siyonistlere arka çıkmışlardır. Bu saatten
sonra tüm devletler bir adım attığında bu normların hiçbir değerinin olmadığını
hesaplayarak adım atacaklardır. Hatta Siyonist israil’in sergilemiş olduğu
bugünkü vahşetin tamamı onların eseri olarak ortaya çıkmıştır.
Sonuç olarak; Gazze
savaşıyla birlikte tüm dünyada bir uyanışın olduğunu söyleyebiliriz. Bu uyanış
halini ortaya çıkaran Gazze’deki destansı direniştir. Yıllardır insanlığa
pazarladıkları “Avrupa değerler seti” iflas etmiş ve hiçbir anlamı kalmamıştır.
Filistinlilerin direnişiyle ortaya çıkan uyanış durumu her geçen gün daha da
yaygınlaşıyor. Batı değerlerinin süslü bir kabuktan ibaret olduğu, içinin tamamıyla
boş olduğu bir kez daha anlaşılmıştır.