Şehit Yahya Sinvar bir konuşmasında: “Gazze tüm maskeleri düşürecek. Herkesin gerçek yüzünü ortaya çıkaracak.” diyordu. İlk etapta, bu sözün derinliği, içerdiği dehşet gerçeği ve bizim yüzeysel bakışımızdan dolayı pek anlaşılamadı. Ama şimdi bu sözün ne anlama geldiğini artık net olarak görebiliyoruz.
Gazze cihadı bütün maskeleri düşürdü. İkiyüzlülerin çirkin yüzünü, menfaatperestlerin şahsiyetsizliğini, ulusal çıkarların siyonizme hizmet etmek olduğunu ve insan haklarının emperyalistler için ‘helvadan bir put olduğunu’ açık bir şekilde bize gösterdi.
İslam ülkelerinin ordularının aslında kendi halklarını ve vatanlarını korumak için değil, siyonist işgalcilerin güvenliğini sağlamak üzere dizayn edildiklerini gördük. Bu ordulara ait binlerce uçak, on binlerce tank, yüz binlerce bomba ve milyonlarca askerin, Gazze’deki soykırımı durdurmak için zerre kadar bir caydırıcılığı olmadığı görüldü.
İki milyarlık İslam âleminin, iki milyonluk Gazze halkının açlıktan ölmesi karşısında kılını dahi kıpırdatmayacak kadar bilinç kaybına uğradıklarını gördük. Müslüman halkların, ülke idarelerinin üzerinde gereken baskıyı oluşturamadıklarını ve mazlum Gazze’ye yardım elini uzatacak bir mücadele ortaya koyamadıklarını esefle müşahede ettik.
İslam ülke idarecilerinin neredeyse tamamı, siyonist işgalcilerin adeta işini daha da kolaylaştıracak ‘kınama’ eylemlerinden başka bir iradelerinin olmadığı anlaşıldı. Hatta daha acı olanı, kimi İslam ülke idarecilerinin siyonist katillerden yana tavır aldıklarını dehşet içerisinde gördük. Bütün küfür cephesinin neredeyse firesiz bir şekilde, katil Yahudileri sınırsız ve karşılıksız desteklemesi karşısında; İslam ülkelerinin, açlıktan ölen bebeklere su dahi ulaştıramayacak kadar acziyet içerisinde olduklarını büyük bir öfkeyle izledik.
Ülke içerisinde ve dışında kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları, çevre duyarlılığı, özgürlükler konusunda yırtınanların, katil Yahudilerin barbarlığı karşısında nasıl da fareler gibi lağım çukurlarına kaçtıklarını gördük. Ayağı kırılan bir köpek için bütün bir kamuoyunu ayağa kaldıran şarlatanların, yüzlerce çocuğun ‘açlıktan ölmesi’ karşısında ‘birer dilsiz şeytana’ dönüştüklerini ibretle izledik.
Uluslararası kurumlar, uluslararası hukuk, özgürlükler ve insan hakları masallarının; aslında siyonizmi ve onun hamalı konumundaki batıya karşı, seslerini yükseltmeye kalkanların ‘etkisiz hale getirilmesi’ için oluşturuldukları ‘bir yamyamlar düzeni’ olduğunu, şüpheye yer bırakmayacak şekilde anladık.
Gazze’de işgalci siyonistlerin gerçekleştirdikleri katliamlara, vahşice yıkımlara, gece gündüz sürdürülen bombalamalara ve uygulanan ambargodan dolayı açlıktan toplu ölümlerin yaşandığı bu mazlum beldeye, yardım elini uzatmak yerine; yüzsüzce ticaretlerini sürdürenlerin aşağılık yüzlerini de gördük.
‘Sizi Allah’a şikâyet ediyoruz.’ ‘Kıyamet gününde bizim hasmımızsınız’ dehşet uyarılarına karşılık; kararmış, katılaşmış ve merhamet duygusundan tamamen sıyrılmış Müslümanların idraksiz ve korkak hallerine şahit olduk. Dünyayı amaç haline getirmiş gafil Müslümanların özellikle idarecilerinin, Allah’tan daha çok siyonizm ve onların yerli uşaklarından korkar hale geldiklerini, Müslümanların kardeşliğinden ziyade stratejik ve ticaret ortaklığını öncelemenin sarhoşluğu içerisinde nasıl da debelendiklerini gördük.
Netice itibariyle, Gazze cihadı, Müslümancı cihad etmenin onur ve izzetini Müslümanlara yeniden kazandırdı. Müslümanların, çok azı hariç bu izzet ve şereften mahrum olduklarını da gördük. Zira maskeler düşünce, herkesin asli kimliği ortaya çıktı. Bu dehşet soykırımda ya Gazze’nin yanındasın ya da siyonist katillerin yanında. Sessiz ve tarafsız kalanlar da aslında farkında olmadan siyonizme destek olduklarını unutmamalıdırlar.