Şimdi siz sonunda kesinlikle şehadet olan bir yere gelecek olan kişinin halet-i ruhiyesini, düşüncelerini ve hayata bakışını birazcık olsun anlamaya çalışın.

Aslında bunun sadece bir numaralı liderler için değil, ön saflarda bulunan bütün etkin şahsiyetler için de böyle olduğunu düşünün.

Sadece Filistin’de değil, Mısır, Lübnan ve diğer Arap ülkelerindeki İslami Hareket liderlerinin de akıbetleri hep aynı olagelmiştir: Şehadet!

Seyyid Kutup, Hasan el Benna, Abdulkadir Udeh, Abbas Musavi, İmad Muğniye, Fethi Şikaki ve daha niceleri.

Böylesi şahsiyetlerden oluşan bir direniş cephesinin kalitesini anlamaya çalışın.

Ve bu şekilde hep liderlerini şehid veren hareketleri dikkatle incelediğinizde nasıl bir tabana sahip olduğunu göreceksiniz. Her biri kendisini şehadete odaklamış, şehadete kilitlenmiş bir yapı. Gazze’de bir tek çocuk yoktur ki şehadet özlemiyle yanıp tutuşmasın, bir tek çocuk yoktur ki kendisini HAMAS veya benzer bir direnişin mensubu olarak görmesin.

Şimdi bu manzarayı siz diğer İslam ülkeleriyle bir kıyaslayıverin. Özellikle HAMAS yöneticileriyle diğer ülkelerde yönetime gelmek isteyenlere şöyle bir bakınız. Hangisinin gündeminde şehadet var, ne kadardır onların şehid olma ihtimalleri?

Bu mesele sadece şecaat, cesaret ve kahramanlık meselesi değildir. Bugün yaşamakta olan insanlara bir şeyler verebilme meselesidir. Yani sadece üzerlerine ölü toprağı serpilmiş İslam dünyasının dirilişi için değil sağduyu, insaf ve vicdan sahibi bütün bir insanlığın kıpırdamasına vesile olacaktır.

İsmail Heniyye tarihe sadece bir İslam Kahramanı olarak değil akıl ve izan sahibi bütün bir insanlığın vicdanı olarak geçecektir.

Kendisine Allah’tan bir daha rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum.

Selam ve dua ile.