CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, katıldığı bir televizyon
programında Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında “Sonu Menderes’e benzemesin”
ifadesini kullandı.
Söyledikleri çok tartışıldı, ifadenin kullanıldığı gün
televizyonlardaki tartışma programlarının en sıcak gündem maddesi oldu. Hala da
konuşuluyor, tartışılıyor.
Evvela Erdoğan-Menderes benzetmesine dair yorumumuzu
paylaşalım, bilahare mezkûr konuşmada çok gündeme gelmeyen bir konuyu
okurlarımızın nazarlarına verelim.
Darbe ve idam imalı sözler, siyaset kurumunu
itibarsızlaştırıyor ve milletin siyasetçilere olan güvenini azaltıyor.
CHP bunu yıllardır yapıyor, önce tarihe kara leke olarak geçen
darbeleri dolaylı da olsa iktidara gelme aracı olarak gördüğünü ima ediyor
ancak konu kamuoyunda tartışılınca hemen çark ediyor.
“Efendim sözlerimiz yanlış anlaşıldı, darbe imasında
bulunmadık, zaten biz darbelerin karşısındayız” gibi sözleri kullanarak
kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlar.
Maalesef son tahlilde hala darbeleri bir yol ve yöntem
olarak görenler var. Bu zihniyetteki kişilerin millete ve memlekete
verebilecekleri hiçbir şeyleri yoktur.
Siyaset kurumundan kimi siyasetçilerin iktidara gelmek için
hukuk dışı yolların olduğunu ima etmesi kabul edilecek bir durum değildir.
Siyaset kurumunun bu duruma düşmesini görmek gerçekten
üzüntü verici ve aynı zamanda çok düşündürücüdür.
Hiç kimse eleştirilemez değildir, yanlış yapanların
eleştirilmesi doğaldır. Muhalefet partisinin iktidarı eleştirmesi kadar da doğal
bir durum yoktur.
Eleştiri ama nasıl eleştiri. Muhalefet partisinin görevi,
iktidarın yaptığı her işi eleştirmek midir? Bu mudur halkçılık, bu mudur
devletçilik?
Eğer iktidarın yaptığı işte, ortaya koyduğu politikada varsa
bir yanlış ve eksiklik çıkar eleştirirsiniz. Ancak doğru-yanlış hesabı yapmadan
iktidarın her adımını eleştirdiğinizde niyetinizin başka olduğu ortaya çıkar.
Evet, son dönemlerde ülkedeki gelişmeler çoğumuzu memnun
etmiyor. Ekonomi politikası başta olmak üzere hükümetin birçok politikasında yapılan
yanlışlar ve hatalar bariz göze çarpıyor.
Bu konuda aklıselim siyasetçiler, milleti ve memleketi
önceleyen yazar çizeler çıkıyor yapılan yanlışları dile getiriyor ve hükümeti ciddi
bir şekilde eleştiriyor. Kimse de onlara siz neden hükümeti eleştiriyorsunuz
demiyor. Çünkü onların amaçları üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.
Yanlış varsa eleştirirsiniz, eksiklik varsa o eksikliğin tamamlanması
için sesinizi yükseltirsiniz, halkın menfaatine olacak bir projeniz varsa çıkıp
açıklarsınız.
Ama artık darbe imalı sözlerle, halkın seçmiş olduğu
yöneticileri ölümle tehdit etmekle iktidara gelme isteğinizden vazgeçmelisiniz.
Bu zihniyet sizi gittikçe marjinalleştiriyor, bizden söylemesi.
Gelelim, Engin Altay’ın konuşmasında gözden kaçan kısma.
Altay konuşmasında Menderes’in (onun ifadesiyle) dinci odaklara pek yüz verdiği
ve taviz verdiği için idam edildiğini ima ediyor.
Altay’ın, “Menderes’ten aldıkları güçle çok ileri gitmişler”
dediği dinci odaklar! bu memleketin asli unsurları olan Müslüman halklardır.
Bu konuşmada CHP zihniyetinin İslam’a ve Müslümanlara olan
düşmanlığı söz konusudur, bilinçaltındaki düşüncenin dışavurumudur.
Camileri ahıra çeviren, ezanı yasaklayan, İslam âlimlerini
asan, inançlı insanlara düşmanca muamelede bulunan CHP, bugün de aynı şekilde
İslam düşmanlığı yapıyor.
Ama onlara sorsan, “Bizim İslam’la ve Müslümanların yaşam
tarzıyla derdimiz yok” derler. Böyle olmadığı aşikârdır, dertleri bu ülkede
insanların Müslümanca bir yaşam sürmesidir.