İşgal rejimi israil hiçbir değeri tanımadan, hiçbir siyasi düşünceye saygı göstermeden sürekli emperyal hedeflerine erişmek için yıllardır muhtelif desiseler koyuyor. Bunlara karşı İslam ümmetinin bir çözüm üretmesi elzemdir. Daha ne zamana kadar İslam ümmeti ihtilaf içerisinde kalacak? Oysa İslam ümmetinden beklenen, ihtilafları bir kenara bırakmak ve ve ittihad-ı İslam’ı oluşturarak İslam düşmanlarına karşı asil bir duruş sergilemektir. Eğer İslam ümmeti mazlum ve mustazafların bu kadar zulme uğradığı bir zamanda bu duruşu sergilemeyecekse ne zaman sergileyecektir!

 

Artık zaman İttihad-ı İslam zamanıdır. Artık zaman ümmetin bir ve beraberce hareket etme zamanıdır, artık zaman ümmet-i Muhammed’in gücünün farkına varıp zalim ve katillere karşı kendine yakışacak duruş sergileme zamanıdır. Yıllardır ümmeti asıl gündeminden uzaklaştırdılar. Uzun yıllardır İslam ümmeti üzerinde şeytani oyunlar oynadılar. Amaçları; ihtilafları körüklemekti, var olan küçük ayrılıkları büyütmekti. Bu konuda ne yazık ki ve ne acı ki başarısız oldukları söylenemez.

 

Üstad Bediüzzaman’ın ifade buyurduğu gibi, bugün bizim en büyük düşmanımız; cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet ve ittifak silahıyla kuşanmak gerekmektedir. İslam ümmetinin gücünün farkına varması ve asıl hedefine odaklanması, işgalcileri ve emperyalistleri şaşkına çevirecek ve onların emellerinin kursaklarında kalmasına vesile olacaktır.

 

Bugün ümmet, acınacak bir haldedir. İslam ümmeti bu zillet halinden kurtulmalı ve yeniden özüne dönmelidir. İslam ümmetinden beklenen zalim, katil ve işbirlikçilere karşı ümmetin menfaatini merkeze alarak önemli kararlar almaktır. Müslümanın Müslümandan başka dostu yoktur. Ne Amerika ne israil ne Avrupa Müslümanlara dost olamaz. Ortaya çıkan gelişmeler bunu net bir şekilde gösteriyor.

 

İslam coğrafyasında yaşanan zülüm ve katliamların sona ermesi, ümmetin birlik ve beraberliğine bağlıdır. İşgalciler eğer birlik olabiliyorlarsa, küfür tek millet olduğunu hissettirerek Müslümanların kanını dökebiliyorsa ve buna karşın Müslümanların bir karşı duruş sergileyememesi, Müslümanların acınacak halini ortaya koyuyor. Zalimlere, siyonist işgalci katillere karşı Müslümanlar ne yapıp edip birlikte hareket edebilmenin yol ve yöntemlerini zorlamalıdırlar.

 

Bilinmeli ki asıl düşman israil’dir, Amerika‘dır, soykırıma destek veren Avrupa zihniyetidir. İsrail’e atılan her taş kıymetlidir, işgal edilmiş topraklara fırlatılan her füze mazlumların kanlarının hesabının sorulması açısından ehemmiyetlidir. Gazze’de, Lübnan’da, Yemen’de, Irak’ta işgal rejimine karşı ortaya konan mücadele küçümsenmeyecek bir mücadeledir. İman sahibi herkesin bu mücadelede safını belirtmesi gerekmektedir. İşgalci israil’in akıttığı kana karşı sessiz kalmak kabul edilebilir bir tutum değildir. İşgalci israil Müslümanların aralarındaki ihtilaflardan faydalanmaktadır. Bunun farkında olmak gerekmektedir.

 

Bugün gerçekten ümmetin ihtilafa değil ittifaka ihtiyacı vardır, ayrılığa değil birliğe ihtiyacı vardır. Zaman farklılıkların, ayrılıkların küçük ihtilafların bir kenara bırakılıp asıl düşman olan işgalciye karşı bir duruş ortaya koyma zamanıdır. Bugün değilse ne zaman! Daha ne zamana kadar zalimlerin saldırılarına, katliam ve soykırımlarına karşı sessiz kalınacaktır. 

 

İşgalciler Gazze ve Lübnan’da emellerine ulaşırsa sonrasında da durmayacaktır. Sonrasında diğer İslam ülkelerinde de katliamlar gerçekleştirmeye devam edecektir. İşte bu yüzden işgalcilerin kardeşlerimize yönelik saldırılarına karşı onurlu bir duruş ortaya koymak, iman ehli Müslümanların en büyük sorumluluğudur.