Bu hak, çalışan annelerin hem iş hayatındaki sorumluluklarını hem de ailevi yükümlülüklerini dengelemesine yardımcı olmayı amaçlar. Ancak bu iznin sürekli ve genel bir hak olup olmadığı, hangi şartlarda ve kimleri kapsadığı konusunda bilgi kirliliği yaşanabilmektedir. Mevcut yasal düzenlemeler ve idari uygulamalar çerçevesinde, bu konunun netleştirilmesi, çalışan annelerin haklarını doğru bir şekilde bilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Türkiye'deki mevcut mevzuatta, 10 yaşından küçük çocuğu olan annelere yönelik kesintisiz ve kalıcı bir "idari izin" hakkı genel olarak tanımlanmamıştır. Bu durum, hem kamu hem de özel sektör için geçerlidir. İdari izin uygulaması, genellikle yasal bir zorunluluktan ziyade, idarenin veya işverenin takdirine bağlı olarak, belirli ve olağanüstü durumlar için hayata geçirilen geçici bir tedbirdir. Bu nedenle, çalışan annelerin bu izni otomatik bir hak olarak görmemesi, ancak hangi durumlarda talep edebileceklerini bilmeleri gerekmektedir.
Kamuda İdari İzin Uygulamaları ve Şartları
Kamu sektöründe çalışan anneler için "idari izin" hakkı, sürekli bir uygulama olmaktan ziyade, dönemsel olarak ve belirli koşulların oluşmasıyla gündeme gelmektedir. Bu koşullar genellikle Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı tarafından yayımlanan genelgeler veya valilikler tarafından yapılan duyurular ile belirlenir. Örneğin, olumsuz hava koşulları (yoğun kar yağışı), ulusal yas veya deprem gibi olağanüstü afet durumlarında okulların tatil edilmesiyle birlikte, kamu kurumlarında çalışan ve 10 yaşından küçük çocuğu olan kadın personele idari izin verilebilmektedir.
Bu tür durumlarda amaç, okulların tatil olması sebebiyle çocuklarının bakımında zorluk yaşayacak olan annelerin mağduriyetini önlemektir. Geçmiş yıllardaki uygulamalar incelendiğinde, bu izinlerin genellikle hamile personel, engelli çalışanlar ve gaziler ile birlikte 10 yaş altı çocuğu olan anneleri kapsayacak şekilde düzenlendiği görülmektedir. Ancak bu iznin geçerli olabilmesi için mutlaka resmi bir duyuru veya genelge yayımlanması şarttır. Bu duyuru olmaksızın, birim amirinin tek başına böyle bir izin verme yetkisi genellikle bulunmamaktadır.
Özel Sektörde Durum ve Yasal Haklar
Özel sektörde "idari izin" kavramı, kamudakinden daha farklı bir yapıya sahiptir ve kanuni bir dayanağı yoktur. 4857 sayılı İş Kanunu'nda, 10 yaş altı çocuğu olan annelere özel bir idari izin hakkı tanımlanmamıştır. Özel sektörde izinler, daha çok kanunla çerçevesi çizilmiş olan ücretli ve ücretsiz izinler (doğum izni, süt izni, yıllık izin, mazeret izni vb.) üzerinden yürütülür. Dolayısıyla, kamuda genelge ile tanınan bu tür bir hak, özel sektördeki bir anne için otomatik olarak geçerli değildir.
Bununla birlikte, özel sektördeki bir işveren, kendi inisiyatifiyle veya iş yeri politikaları gereği, kamudaki uygulamalara paralel olarak benzer durumlarda (yoğun kar yağışı, salgın hastalık vb.) çalışanlarına idari izin verebilir. Bu durum tamamen işverenin takdirine, iş sözleşmesine veya toplu iş sözleşmesi hükümlerine bağlıdır. Anneler, bu gibi durumlarda iyi niyet çerçevesinde ve iş yeri koşullarını gözeterek işverenleriyle veya insan kaynakları departmanıyla görüşerek talepte bulunabilirler. Ancak yasal bir zorunluluk olmaması sebebiyle, bu talebin karşılanması garanti değildir.
İdari İzin Dışındaki Diğer Yasal Haklar ve Esnek Çalışma
10 yaş altı çocuğu olan anneler için sürekli bir idari izin hakkı olmasa da, çalışma hayatını kolaylaştıran başka yasal haklar mevcuttur. Bunların başında doğum sonrası kullanılan analık izni, süt izni ve ücretsiz izin hakkı gelmektedir. Özellikle doğum izni bitiminde, kadın işçi veya memur, çocuğun mecburi ilköğretim çağına gelmesine kadar kısmi süreli çalışma (part-time) talebinde bulunabilir. Bu hak, annelerin çocuklarıyla daha fazla vakit geçirmesine olanak tanıyan önemli bir yasal güvencedir.
Ayrıca, pandemi sonrası yaygınlaşan uzaktan veya esnek çalışma modelleri de çalışan anneler için önemli bir alternatif sunmaktadır. İşin niteliği uygun olduğu takdirde, işverenle anlaşarak belirli günlerde evden çalışma imkânı, annelerin iş ve aile yaşamı dengesini kurmasında büyük bir kolaylık sağlayabilir. Bu nedenle, annelerin mevcut yasal haklarını (kısmi süreli çalışma, süt izni vb.) bilmeleri ve işverenleriyle esnek çalışma modelleri konusunda diyalog kurmaları, idari izin beklentisinden daha kalıcı ve etkili çözümler üretebilir.


