Bugün 2022 yılı Miladi takvimin son günüdür.
Bu gece yeni bir yıla girme şükrünün edası için
rabbimize hamd edip geçen bir yılımızın muhasebesini yapmalıyız. Maalesef bunun
yerine köhnemiş batı zihniyetini taklit ederek yeni yılı kutlama adı altında
bir papanın uydurması olan sözde Noel Bayramı kutlanıyor.
Bu çerçevede 3 gün boyunca içki tüketimi, eğlence
adı altında yapılan her türlü ahlaksızlık, insanı tiksindiren görüntüler ve
katlanan suç oranları ile karşı karşıya kalıyoruz.
İçişleri Bakanlığı 81 İl Valiliğine "Yılbaşı
Tedbirleri" konulu genelge göndermesi...
Bu 3 günde yapılacak olan denetimlerde toplam 81.219
ekip ve 490.435 personel görev yapması; Bu 3 günde ülkedeki sosyal hayatın ne
hale girdiğini ortaya koyuyor.
Peki, Noel
bayramı kimin uydurmasıdır ve bununla ne amaçlanıyor?
Hz İsa'nın doğumu ile ilişkilendirilen ‘'Noel
bayramı'' Saint Nicola isimli papazın uydurmasıdır. Batı emperyalizmi, Noel
Baba'yı; yardımsever, kurtarıcı ve yılbaşı gecesi çocukları sevindiren güleç
yüzlü bir ihtiyar olarak lanse eder. Amaç bu sevimli ihtiyarın şahsında
Emperyalist ideoloji'nin yardımsever, kurtarıcı olduklarını bilinçaltına
yerleştirmektir.
Unutulmamalıdır ki Noel ba(r)ba(r)ın sevimli yüzü
sahte bir maske, kırmızı pelerini ise kanlı bir örtüdür. O pelerinin altında
emperyalizmin kirli dünyası vardır.
Soruyorum; Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de
öldürülen yüz binlerce Müslüman'ın, on binlerce çocuğun kanında kimin eli
var? Filistin'de on binlerce masum
insanı katleden terör şebekesi israil'i himaye eden kimdir? Bundan birkaç
yüzyıl önce Avrupa'da Ortodoks ve Protestanların vahşice katliamları ve
kıyımları sonucu öldürülen milyonlarca insanın katili kimdir?
Yine soruyorum, bütün dünyada direkt ya da
dolaylı olarak yapılan bütün işgal, katliam, dejenerasyon, kültür kaymasını kim
yapıyor?
Evet, bütün bu vahşet ve katliamları yapan
emperyalist Batı'nın kirli ideolojisidir.
Diğer taraftan bu gecede katrilyonlarca kazanç
elde eden kapitalist zihniyet, bir taşla birkaç kuş vuruyor. İşin en acı tarafı
ise, Müslüman'ım diyen insanların da bu tür oyunlara alet olmasıdır.
İslam coğrafyasındaki yılbaşı kutlamaları
Müslümanlar için bir zillettir, kişiliksizliktir, bir kimlik kaymasıdır. Bu
kutlamaların sosyolojik boyutu, akide boyutu, israf boyutu, kültür-medeniyet
yozlaşması boyutu gibi birçok boyutu vardır.
Türkiye'de 26 Kanun-ı evvel 1341 (26 Aralık 1925)
tarihinde, Müslümanların Hicri takvimi yasaklanarak, yerine Hıristiyanların
Miladi takvimi kabul edildi. Dolayısıyla yılbaşı günü de Hicri 1 Muharrem
yerine Miladi 1 Ocak oldu. Böylelikle, Noel (yılbaşı) kutlamaları da bir
geleneğimizmiş gibi meşrulaştırıldı.
Bütün bu sorunların temelinde sistem vardır.
Bilindiği üzere; 1400 yıllık İslam medeniyetimize rağmen Alman hukuku ile
cemiyetimiz tanzim oluyor, İtalya hukuku ile ceza görüyor, İsveç hukuku ile
evlenip-boşanıyor, Yahudi ticaret kanunu ile ticaretimizi yapıyoruz. Sadece öldüğümüzde
İslam Hukuku'na göre defnediliyoruz. Hayat-ı İçtimaiyesi bu kanunlara göre
şekillenen bir toplumda bu denli değişim pekala mümkündür.
Çözüm ise, inanç sistemimize dayalı kanunların
hâkimiyeti, dolaysıyla sosyal hayatın islam hukukuna göre şekillenmesiyle
mümkün olacaktır.
Ha, mevcut şartlarda bu gece için bir şeyler
yapılacaksa; Öncelikle yıllık nefis muhasebemizi yapmalıyız, Mekke'nin fethi
programlarına iştirak etmeliyiz ya da Hz. İsa ve Hz. Meryem'in örnek hayatı ve
mücadelelerini okuyup işlemeliyiz.