"Üç aylar" adıyla meşhur olan Receb, Şaban ve Ramazan aylarının
fazileti ve bu aylarda yapılması istenen ibadetlere dikkat çeken Gültekin,
"İnsanlar diğer aylara nazaran daha fazla rağbet edecekler ki Allah-u
Teala o rağbet ve talepleriyle onları affetsin, bağışlasın." dedi.
Allah'ın, dört haram aya özel bir hürmet atfettiğini kaydeden Gültekin,
"Bu aylardan bir tanesi de şu anda bulunduğumuz Receb ayıdır. Allah'ın bu
aylara değer vermesinin bir nedeni de mümin insanların bu aylarda Rabbine daha
çok rağbet etmesidir. Receb ayının ilk cuma gecesi Reğaib gecesidir. Geçen cuma
akşamı Reğaib Kandilini idrak ettik. İsminden de anlaşılan bir hakikattir ki,
Reğaib, insanların Allah'a rağbet etmesidir. İnsanlar diğer aylara nazaran daha
fazla rağbet edecekler ki Allah-u Teala o rağbet ve talepleriyle onları
affetsin, bağışlasın. Allah-u Teala bize ölünceye kadar fırsatlar sunmuştur. Bu
zaman içerisinde kim bu fırsatları değerlendirerek gerçekten Rabbine rağbet
ederek yönelirse, kendileri kazanırlar." dedi.
"BU AYLARDA İBADETİN ANLAMININ BİLİNCİNE VARMAMIZ LAZIM"
Kur'an-ı Kerim'de, "Allah'ın mağfiretine rağbet ederek, Allah
katında sizi bağışlamaya vesile olan şeylerde yarışınız ve cennete giriş için
yarışınız." buyrulduğunu hatırlatan Gültekin, "Reğaib Gecesi'nin
amacı da kulların Rabbine yönelmesidir. Bu aylarda Allah'a daha fazla yönelerek
ibadetimizle, istiğfarımızla, tövbelerimizle, hayır hasenatımızla, ibadeti
öğrenmek, özellikle bu asır içerisinde İslam'ı çok güzel öğrenmek, ibadetin
anlamının bilincine varmamız lazımdır. Bugün çekmiş olduğumuz sıkıntıların
hepsi; şuursuz, bilinçsiz bir İslami anlayıştan kaynaklanıyor. Müslümanlar
olarak bunun sıkıntısını çekiyoruz. Müslümanlar kendi inançlarının şuur ve
bilincinde olsalardı bugün bu halde olmazdık, bu durumlara düşmezdik. Rabbimiz
hayatta olan biz insanlar için tekrar bir fırsat vermiştir. Hürmetli olan Receb
ayı içerisinde bir Miraç Kandili vardır. Allah Resulü Allah'ın huzuruna çıkıyor
ve orada namazın emrini alıyor, önemli görevlerle görevlendiriliyor. Miraç
Kandilinden sonra Berat Kandili geliyor. İnsanların Beraat Gecesinde, beraat
olabilmek için çaba göstermesi gerekiyor. Nasıl ki İbrahim Aleyhisselam ve
diğer peygamberler şirk ve dalalet ehline karşı beraatini haykırmışlar, 'Biz ve
bize tabi olan insanlarla tümüyle ehli küfür ve dalaletin inançlarından,
gittikleri yoldan uzağız ve uzaklığımızı böyle devam ediyoruz.' demişlerse her
Müslümanın da Reğaib Gecesinde Rabbine rağbet etmesi, Miraç Gecesinde Allah
Resulü'nün getirdiği emirlere sarılması gerekir." diye konuştu.
"BİR MÜSLÜMAN YİYECEK VE İÇECEĞE İHTİYAÇ DUYDUĞU GİBİ RUHEN DE
NAMAZA MUHTAÇTIR"
Allah'ın insanlığa gönderdiği emirler içerisinde en önemli emrin, imandan
sonra namaz olduğunun altını çizen Gültekin, "Bir Müslümanın, akli dengesi
yerinde olduğu müddetçe hiçbir şekilde (uyku ve unutma hariç) namazı bırakması
mümkün değildir. Hayat namazla güzelleşir, hayatın kötülüğü de namazsızlıkla
başlar. Bir Müslüman nasıl ki günlük olarak yiyecek, içeceğe ihtiyacı varsa
manen ve ruhen, hatta bundan daha fazla namaza muhtaçtır. Muhakkak namazın
önemini, manasını ve ehemmiyetini bilmemiz lazımdır. İslam'da imandan sonra en
büyük amel namazdır. Allah, Müslümanların namazlarını bilinçli bir şekilde
kılmasını istiyor. Mü'minun Suresi'nde işaret edildiği gibi 'Huşuyla, bilinçli
bir şekilde' Allah'ın huzuruna çıkmak gerekiyor. Namaz, Müslüman için
vazgeçilmez bir nimettir." şeklinde konuştu.
"İNSAN, BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE NAMAZ KILDIĞI ZAMAN AYRI FEYZ
ALIR"
Her Müslümanın; şuurlu ve bilinçli bir şekilde namazı kılabilmesi için,
namazda okunan duaları manasıyla birlikte bilmesi gerektiğini belirten Gültekin,
"Namaz, her Müslüman'ın bilmesi gereken bir farz-ı ayndır. Ben okumamışım,
hacı değilim, sofu değilim… demek mazeret olamaz. Nasıl ki namaz farz-ı ayn ise
namazın öğrenilmesi, namazın düzgün bir şekilde kılınması, erkanına uyularak ve
huşuyla birlikte okuduklarının farkına varması gerekir. Çünkü insan; bilinçli
bir şekilde namazı kıldığı zaman o namazdan da ayrı bir bereket ve feyz alır.
Kimin huzurunda olduğunun farkına varır. İnsan bu farkındalığıyla kendisine
çeki düzen verir yoksa geleneksel bir şekilde eğilerek, kalkmakla düzelmez.
Müslümanların; muhakkak bu ay içerisinde bir gayret göstermesi, Fatiha
Suresi'nin Arapçasını nasıl öğrenmişsek aynı şekilde 'Manası nedir, Rabbimizin
huzuruna çıktığımızda neler konuşuyoruz?' bilinci içerisinde olursak o zaman
gerçekten namazımızdan gereken tadı alırız." dedi. ŞEVKİ ASLAN





