İTTİHAD Başkanından Esnafa Uyarı
Esnaf ve vatandaşın ticaret ve alış veriş konusundaki sorunları gün geçtikçe artıyor. Ticari anlaşmazlıklar, sahtekarlık ve yalan üzerine kurulu alışveriş vatandaşı da, esnafı da mağdur ediyor. Güvensizlik yaygın bir hastalık halini aldı. Ticari konulardaki sorunlarla çok sık karşılaştıklarını belirten Molla Enver Kılıçarslan, gazetemiz yoluyla esnaf ve vatandaşa uyarılarda bulundu. Müslümanın ticaretinin de Müslümanca olması gerektiğini belirten Kılıçarslan, 'İslam'a göre; alıcı ve satıcı, bir mal alırken onu kasten yermemeli, satarken de değerinden üstün gösterecek ifadeler kullanmamalıdır. Muhatabın zaafından istifade ederek fiyatlarda teamülün (fiyat standardının) üzerine çıkmamalıdır. Gabn-i fahiş'e (kandırmaya) girmemeli, karaborsa, faizcilik, tartı ve ölçüde hile yapmamalı, yemin etmekten kaçınmalı, toplumun zararına olan haram malları alıp satmamalıdır. Ticaretin kaidelerini Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ne güzel koymuştur: 'Alış-verişte vuku bulan lüzumsuz sözler ve yeminler olur. İşe şeytan ve günah karışır. Ticaretinizi sadaka ile karıştırınız (temizleyiniz)!' ifadelerini kullandı.
ALLAH'TAN KORKAN İNSANLARI KANDIRMAMALI
Peygamberimizin tüccarları insanları kandırmamak konusunda uyardığını, ticaretine hile karıştıranların Allah'ın gazabına müstahak olacağını belirten Molla Enver Kılıçarslan, ' Peygamberimiz tüccarların kıymet günü facirler olacaklarını ancak dürüst ve doğrulukta bulunanların müstesna olduğunu belirtmiştir. Malının değerini bilmeyen bir satıcıya malının değerini bildirmek icap eder. Onun bilgisizlik, tecrübesizlik ve saflığından istifadeye kalkışmak, gabindir (kandırmadır). Gönlünde Allah korkusu ve O'nun rızasını kazanma gayesi olanlar, bu hususta son derecede titiz ve hassas olurlar.' Dedi.
MÜSLÜMAN NE ALDATIR NE DE ALDANIR
Bir Müslümanın ne aldanan ne de aldatan olmaması gerektiğini söyleyen Kılıçarslan, 'Bizden öncekiler, sahabeler ve diğer dindar nesiller böyle bir ahlak zemininde yetişmişlerdi. İslam ahlakından ibaret olan bu zeminde hep birbirini düşünmek vardır. Hele hilekarlık, bir Müslüman için ağır bir cürümdür. Bir Müslüman yalan söyleyemez, aldatamaz. Aldanmak ise, bir ahmaklık alametidir. O da bir Müslümana yakışmaz. İnsanlığa rehber peygamberler 'sıdk' doğruluk ve 'fetanet' akıllılık ile muttasıftırlar. Onların izinden giden bir Müslüman da, akıllı ve uyanık olmağa mecburdur. Cenab-ı Hakk, aldatanlara karşı aldanmamak hususunda îkaz sadedinde:'Allah'ın geçiminize dayanak olarak hayatın esası kıldığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin.' (Nisa, 4-5) buyurmuştur. Aldatanlara gelince, onlar şu hadîs-i şerîfte anlatılanlara muhataptırlar. Rasûlullah'ın -sallallahu aleyhi ve sellem-'in:'Üç kişi vardır ki, kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap da vardır.' ifadelerini üç defa tekrarladığını işiten Ebû Zerr -radıyallahu anh,'Adları batsın, umduklarına ermesinler ve hüsrana uğrasınlar, kimlerdir onlar ya Rasûlallah!' diye sordu. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem,'Elbisesini (kibir ve gururundan dolayı kurula kurula) sürüyen, verdiğini başa kakan ve yalan yeminle malını pazarlayan!' buyurdu. (Müslim, Îman, 171)' açıklamasında bulundu.
FAİZİN HER ÇEŞİDİ CEHENNEME GÖTÜRÜR
Faiz konusuna da değinen Kılıçarslan, faizin her çeşidinin kişiyi cehenneme götürdüğünü belirtti. İTTİHAD Başkanı Kılıçarslan, 'Faiz, risk ve gayret dahil olmadığı için sermayenin kullanılışındaki bir istismar tezahürüdür. Sadece zenginin daha çok güçlenmesine, muhtacın da daha çok ezilmesine vesîle olur. Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in faiz hakkında çok korkutucu hadîs-i şerîfleri vardır. Veda Hutbesinde Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-:'Faizin her çeşidi ayaklarımın altındadır!' buyurarak, her türlü faizi haram kılmıştır. Âyet-i kerîmeler de, bu husustaki ilahî tehdidi şöyle ifade etmektedirler:'Faiz yiyenler, (kabirlerinden) şeytan çarpmış (kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı) gibi kalkarlar. Bu hal, onların: Alım-satım, tıpkı faiz gibidir!' demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helal, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.(Faizi haram kılan) Allah, faiz (karışan mal) ı tüketir (onun bereketini giderir), sadakaları (verilmiş malları) ise bereketlendirir. (Onlar vesîlesiyle müstakbel belayı def eder.) AIlah, küfürde ve günahda ısrar eden hiç kimseyi sevmez!..' (el-Bakara, 275-276)Bilhassa faiz sebebiyle kahr-ı ilahînin tecellî edeceğini bildiren şu ayetteki tehdîd çok müthiştir:'Ey îman edenler! AIlah'dan korkun! Eğer gerçekten inanıyorsanız, mevcûd faiz alacaklarınızı terkedin!''Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allãh ve Rasûlü tarafından (faizcilere karşı) açılan harbden haberiniz olsun! Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir; ne haksızlık etmiş, ne de haksızlığa uğramış olursunuz…' (el-Bakara, 278-279)' ifadelerini kullandı.
MÜSLÜMAN TİCARETİNDE PEYGAMBERİ ÖRNEK ALMALI
Molla Enver Kılıçarslan, İslam'ın ticaret ahlakına en önce İslami şahsiyetlerin uyması gerektiğini belirtti. Bir Müslüman'ın her konuda olduğu gibi ticaret ahlakı konusunda da Peygamberi örnek alması gerektiğini söyleyen Kılıçarslan, Müslümanların ticaret ahlaklarını düzeltmeleri durumunda diğerlerinin de onlara bakıp olumlu yönde değişeceğini söyledi. Kılıçarslan, son olarak İslam'ın ticaret ahlakıyla ilgili ayet ve hadisleri şöyle sıraladı:
'(Öyle hakîkî er kişiler vardır ki) onlar, ne ticaret ne de alış-verişin, kendilerini zikrullahdan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoyamadığı kimselerdir. Onlar, kalblerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.' (en-Nûr, 37)
'Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve aşikar sarfedenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç (ticarten len-tebûr) umabilirler.'
'Çünkü Allah, onların mükafatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını verir. Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.' (Fatır, 29-30)
'Verdiğiniz sözü yerine getirin çünkü verilen söz sorumluluğu gerektirir.'6 buyurmaktadır.
Peygamber Efendimiz (sav) de hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:
'Doğruluktan ayrılmayınız çünkü doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Gerçekten insan doğrulukla hareket etmeye devam ederse Allah katında en doğru kimse olarak yazılır. Yalandan sakınınız çünkü yalan kötülüğe, kötülük ise cehenneme götürür. Gerçekten insan yalan söylemeye devam ederse Allah katında çok yalancı yazılır.'
'Dürüst, sözüne ve işine güvenilen tüccar; nebîler, sıddîklar ve şehitlerle beraberdir.'
'Sözü ve muamelesi doğru tüccar, kıyamet gününde arşın gölgesi altındadır.'
'Doğru tüccara cennet kapısında engel olunmaz.'
Ebû Hüreyre'nin naklettiği kudsî bir hadiste şöyle buyurulur:
'İki ortak birbirine hıyanet etmediği sürece üçüncüleri benim. Eğer onlar birbirine hıyanet ederlerse ben aralarından çekilirim.'
'Çok yemin önce malın çok satılmasını sağlar daha sonra malın yok olmasına sebep olur.'
'Ey tüccar topluluğu! Hiç kuşkusuz, alış-verişe boş söz ve yalan yere yemin çokça karışır. Bu yüzden, bu eksikliği sadakalarınızla telafi ediniz!'
'Üç kimse vardır ki Allah kıyamet gününde onlarla konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz ve onlar için elem verici bir azap vardır. Biri, çölde fazla suyu olup onu susuz yolcuya vermeyen; ikincisi, ikindiden sonra bir adama şuna, şuna aldığına dair yemin ederek mal satandır. Öbürü de ona inanarak malı alır. Halbuki durum tam tersinedir. Üçüncüsü de devlet başkanına dünyalık için biat edendir. Devlet başkanı onun istediğini verirse vefa gösterir, vermezse ahdine vefa göstermez'
İlhan Yıldız




