Son iki haftadır Türkiye’de önemli gündem konularından biri,
“Kitle İmha Silahlarının Yayılması ve Terörizmin Finansmanın Önlenmesi”
adındaki kanun teklifidir. Kanun teklifi geride bıraktığımız Cumartesi günü
meclise getirildi ve 113 oya karşın 254 lehte oyla kabul edilerek yasalaştı.
Yasalaştı ancak henüz yürürlüğe girmedi. Muhalefet de, İslami
kesim de yasanın içeriğinden şikâyetçidir. Yasanın, sivil topluma yönelik bir
imha operasyonu olduğu ifade edilmektedir. Evet, aynen öyle. Meclisten geçen
yasa, sivil topluma karşı ciddi yaptırımları getirmekte, aynı şekilde STK’lara
çok basit gerekçelerle müdahale edilmesinin ve kayyum atanmasının önünü
açmaktadır.
Yasa yürürlüğe girdiği takdirde, masumiyet karinesi yok
sayılarak hakkında kesin hüküm verilmemiş sivil toplum kuruluşu yöneticileri
görevlerinden uzaklaştırılabilecek, hatta İçişleri Bakanlığı görevden
uzaklaştırılan kişinin görev aldığı derneği kapatabilecek.
Yasa bunu kapatma olarak tanımlamıyor ancak belirsiz bir süre
boyunca derneğin faaliyetleri ister istemez duracak, dernek çalışamaz hale
gelecek. Soruşturma geçiren dernekler belli olmayan bir süre boyunca faaliyet
yapmayacaksa, açık kalıp kalmamasının ne önemi olacak!
Meclisten geçerek yasalaşan bu kanun yerli bir kanun
değildir. Batıdan ithal edilen bir kanundur. Bugüne kadar Batı’nın bizim
toplumumuza hiçbir faydası olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır.
Hele ki BM’nin 5’li çetesinin ise milletimize ve
memleketimize ve de İslam ümmetine hiçbir faydası olmamış, bundan sonra da
olmayacağı ortadadır. Her şey bu kadar aşikârken, BMGK’nin 5’li çetesinin
dayatması olan bu kanun neden uygulanmaya çalışılmaktadır?
Millet, sivil toplumun faaliyetlerini engelleyen, derneklere
kayyum atanmasını kolaylaştıran, avukatlara muhbirliği dayatan, ülkenin egemenlik
haklarını BM’ye devreden ve 5’li çetenin çıkarlarını önceleyen yasaya karşı
gelerek iradesini ortaya koymuştur. Yani millet yasayı Sayın Cumhurbaşkanından
önce VETO etmiştir.
Şimdi gözler Cumhurbaşkanında. Masasına gelecek yasayı
imzalayacak mı, yoksa milletin sesini yükselterek karşı çıktığı yasayı VETO mu
edecek? Milletin beklentisi, 5’li çetenin dayatması olan ve sivil toplumu imha
planı içeren malum yasanın Cumhurbaşkanlığı tarafından veto edilmesidir.
Sayın Erdoğan’ın onayı ya da vetosu çok şeyi değiştirecek.
Veto edilirse, büyük bir yanlıştan dönülmüş olacak. İmzalandığı takdirde ise
belki de gelecekte telafisi mümkün olmayacak sonuçlar ortaya çıkaracak. Aynen
İstanbul Sözleşmesi’nde olduğu gibi.
Batı’nın teklif ettiği veyahut dayattığı sözleşme ve kanun
tasarılarının yürürlüğe girmesinden sonra toplum arasında ne büyük
tahribatlara, ne büyük sıkıntı ve sorunlara sebebiyet verdiğini çok iyi
bildiğimizden dolayı, sivil topluma darbe yasası için de sesimizi yükseltiyor
ve diyoruz ki;
Henüz fırsat varken bu yanlıştan vazgeçin, önünüze gelecek
yasayı imzalamayın. Toplumun karşı çıktığı dayatmalara boyun eğmediğinizi ifade
ederek millete taraf olduğunuzu ortaya koyun. Millet ferasetlidir, öngörülüdür.
ABD’nin, İsrail’in, Batı dünyasının çıkarı için var olan bir oluşumun
Türkiye’nin faydası ve geleceği için bir teklifte bulunmayacağını bilir.
Sizler de çok iyi biliyorsunuz; ne ABD, ne İsrail ne de başka
emperyal güçler Türkiye’nin gerçek dostu değiller, hele ki İslam âleminin dostu
hiç değiller. Bunların hedefi, kendi emperyal ve şeytanî çıkarlarıdır. Aynı
zamanda, Türkiye gibi ülkelerin kendilerine bağımlı ve mahkûm olmasını
istemektedir bu egemen güçler.
Bu nedenle; dik durarak, teslim olmayarak, boyun eğmeyerek
siyonizmin ve emperyalizmin çıkar ve menfaatine hizmet edecek, avukatlara
muhbirliği dayatacak, derneklere müdahaleyi kolaylaştıracak, özgürlükleri
kısıtlayacak, insan hakları ihlaline sebep olacak ve dünyanın mazlum
coğrafyalarındaki mustazaf insanlara yardımlar götüren sivil toplum kuruluşlarının
faaliyetlerini sekteye uğratacak, belki de durduracak olan sivil toplumu imha
yasasını VETO ederek milletin hür sesi olan sivil toplumun susturulmasına izin
vermeyin!