Akciğer kanseri her yıl dünyada 1.7 milyondan fazla
insanın ölümüne neden olan ciddi halk sağlığı sorunlarından biri. Hastalığın
başlangıç evresinde ortaya çıkan belirti ve bulguların çoğunlukla fark
edilmediğini ve özellikle sigara kullanan kişilerde öksürük gibi önemli
belirtilerin büyük oranda gözden kaçabiliyor.
Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, Kasım
Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla açıklamalarda bulundu.
Yıldırım, akciğer kanseri hakkında doğru bilgi
sahibi olmanın, erken dönemde ortaya çıkan bulguları fark edebilmek ve risk
faktörlerinin varlığında düzenli aralıklarla tarama programlarına başvurmanın
çok önemli olduğunu söyledi.
Akciğer kanserinin en önemli nedeni olan yaygın
sigara kullanımının, vakaların yüzde 85-90’ından sorumlu olduğunu belirten
Yıldırım, sigara tüketimi ile ilişkili kanser gelişme riskinin sigaraya başlama
yaşı, sigara içme süresi ile paralellik gösterdiğini vurguladı.
Yıldırım, "Sigara içenlerde akciğer kanserine
yakalanma riski hiç içmeyenlere göre 20-40 kat daha fazla. Sigaranın
bırakılmasıyla ilk günlerden itibaren zararlı etkiler azalmaya başlar ve
sigaranın bırakılmasından 15-25 yıl sonra kişinin akciğer kanserine yakalanma
riski 5-6 kat aralığına geriler." dedi.
Ailesinde
akciğer kanseri olanlar daha fazla risk taşıyor
Akciğer kanseri büyük oranda tütün ürünleri tüketimi
ile ilişkilendirilmiş olsa da çevresel ve mesleki risk faktörleriyle birlikte
genetik faktörlerin de hastalığın ortaya çıkmasında etkili olduğunu dile
getiren Yıldırım, "Renksiz, kokusuz ve radyoaktif özellikte bir gaz olan
radon gazı, akciğer kanserine neden olan sigaradan sonraki en önemli faktördür.
Bunun yanı sıra iş ortamında asbest minerali ile temasa maruz kalan kişilerde
akciğer riski 6 kata kadar artış gösterebilir. Son olarak aile öyküsünde
akciğer kanseri bulunan kişilerin hayatın belli bir döneminde ortaya
çıkabilecek akciğer kanserine karşı 2 kat daha fazla risk altında olduğunu
söyleyebilirim." diye belirtti.
Öksürük,
nefes darlığı ve ani kilo kaybına dikkat
Birçok akciğer kanserinin yayılım gösterene kadar
bulgu vermeyebildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, "Öksürük,
nefes darlığı, göğüs ağrısı, ani kilo kaybı, tıpta hemoptizi olarak
adlandırılan kanlı öksürük ve tekrarlayan akciğer enfeksiyonları akciğer
kanserinin bir bulgusu olabilir. Riskli grup olarak değerlendirdiğimiz 55 yaş
üzeri, 35 paket/yıl ve daha fazla sigara içen veya 15 yıldan daha kısa süre
önce sigarayı bırakmış kişilerde yılda bir kez düşük yoğunluklu bilgisayarlı
tomografi tarama olarak önerilmektedir. Erken tanı için ayrıca düzenli doktor
kontrolleri de ihmal edilmemeli." dedi.
Tanı
için görüntüleme yöntemleri uygulanmalı
Akciğer kanserinin kesin tanısının biyopsi ile
gerçekleştiğini söyleyen Yıldırım, "Hastanın öyküsünde yer alan önemli
noktalar ve klinik muayenesinde saptanan bulgular doğrultusunda genel bir
kanaat oluşur ancak bu semptomların laboratuvar ve radyoloji tetkikleri ile
desteklenmesi şarttır. Akciğer kanseri tanısı için kullanılan tetkiklerin
başlıcaları, direkt grafi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme
(MR), pozitron emisyon tomografisi (PET), bronkoskopi, transtorasik ince iğne
aspirasyon biyopsisi, mediastinoskopi, torakoskopi, video yardımlı göğüs
cerrahisi (VATS) ve torakotomi şeklinde sayılabilir. Daha sonraki süreçte
hastalığın evrelendirilmesi, tercih edilecek tedavi yönteminin belirlenmesi ve
organ tutulumunun tespiti gibi önemli noktaların belirlenmesi için hekim
tarafından gerekli görülen diğer görüntüleme yöntemleri uygulanabilir."
açıklamasında bulundu.
Uygun
tedavi için hücrenin tipi belirlenmeli
Akciğer kanserinde hastaya ve hastalığa uygun tedavi
yönteminin tercih edilmesi için öncelikle kanserli hücre tipinin belirlenmesi
ve kanser evresinin doğru bir biçimde tanımlanması gerektiğinin altını çizen
Yıldırım, "Erken evre küçük hücre dışı akciğer kanserinde uygulanabilecek
en kesin tedavi yöntemi kanserli kitlenin cerrahi yöntemle çıkarılmasıdır.
Ameliyat olabilecek evredeki tüm kanser hastaları için gerekli imkanlar
değerlendirilmeli ve ilk olarak kitlenin cerrahi operasyon ile çıkarılması
üzerinde durulmalıdır. Daha sonraki süreçte hastalığın evresine göre
kemoterapi, immünoterapi ya da akıllı ilaçlar ve radyoterapi gibi yöntemler
tedaviye eklenebilir. Küçük hücreli akciğer kanserinde ise erken evrede tedavi,
kemoterapi ve radyoterapinin birlikte uygulanmasını içerir. Bu tümörde cerrahi
tedavinin yeri çok kısıtlı." dedi.




