Askerde
ve cezaevinin sağlık şartları nedeniyle söylenen bir söz vardı: “Sakın
hastalanmayın!” diye. Evet, askerde hastalanırsanız size bakacak kimse yoktur
ve oradaki komutanın insafına kalırdınız. Cezaevinde ise koğuş arkadaşlarınız
size bir ölçüde bakar, ancak orada da idarenin insafına kalırsınız.
Bu
salgın döneminde birebir aynısı olmazsa da benzer durumla karşı karşıyayız. Her
şeyden önce nasıl olursa olsun bir hastalık kaparsanız ve nereniz ağrırsa
ağrısın potansiyel olarak herkes size korona gözüyle bakar ve öyle
damgalanırsınız. Hele hele mevsimsel gribe yakalandıysanız kesin koronasınız
hiç kaçarınız yok. Bu durumda mecburen PCR testi yapmaya gidiyorsunuz ve
kendinizi izole etmeye başlıyorsunuz. PCR testiniz negatif çıksa bile,
kesinlikle siz koronasınız ve bundan kaçamazsınız. Etrafınızdaki akraba ve
dostlarınız size o gözle bakmaya devam ederler ve PCR testinin pek güvenli
olmadığını söylerler. Pozitif çıkınca güvenli olan testler, nedense negatif
çıkınca güvensiz oluyor ve bir daha bir daha test yapmanız tavsiye edilir.
İşin
bir başka boyutu da, sonuçta hastasınız ve doktora gitmek zorundasınız. MHRS
sistemi ve ALO 182’den randevu almak mümkün olmadığından mecburen sağlık ocağı
veya hastane acil servisine gitmek zorundasınız. Sağlık ocağına gittiğinizde
korona korkusuyla doktor sizi muayene etmeden söyledikleriniz üzere ilaç yazıp
gönderiyor. Acil servise gidince ise randevu alamayan hastaların oluşturduğu
aşırı yoğunluk sonucu saatlerce sıra bekledikten sonra “atom” diye tabir edilen
serum vurulup gönderilirseniz şanslısınız demektir. O Yüzden tıpkı askerlik ve
cezaevinde olduğu gibi bu şartlarda yapılacak olan en iyi iş, kendimize bakıp
hastalanmamaya çalışmaktır. Siz siz olun kendinize iyi bakın. Ne etrafınızdaki
korona mahalle baskısına maruz kalın, ne de hastane ve doktor sıkıntısı çekin.
Salgının
başlamasından bu yana hastanelerin “pandemi hastanesi”ne dönüştürülmesiyle
birçok alanda bu sıkıntı uzun süredir yaşanıyor. Birçok hasta salgın
korkusundan zaten hastanelere gitmeye korktuğundan uzun süre tedavisini
öteledi. Lakin kronik hastalıklar beklemekle düzelmiyor. Okulların açılması,
maçların seyircili oynanması gibi birçok alanda yaşanan normalleşme
uygulamaları nedense hastaneler ve camilerde uygulanmıyor. Bu yüzdendir ki,
MHRS sisteminden randevu almak pek mümkün olmuyor. Randevu bulabilenler de
sonradan randevu iptali şoku yaşıyor. Bu durumda kliniklerde uzman doktora
tedavi olmak imkânsız hale geliyor. Ayrıca istifaların önünün açılmasıyla yoğunluktan
iyice bunalan devlet hastanelerindeki sağlık çalışanları dayanamayıp istifa
ederek, özel hastanelere gidiyor. Bu durumda halk, sağlığı ticarete ve ranta dönüştüren
özel hastanelere mahkûm ediliyor. Bu şikâyetler toplumun her kesiminden
dillendirilmesine rağmen hükümet ve Sağlık Bakanlığı nedense bu sorunu çözmek
adına bir adım atmıyor. Ve konu yeterince meclisin ve ülkenin gündemine
gelmiyor. Bu konuyu sadece HÜDA PAR ve gazetemiz manşetten vererek gündeme
getirmeye çabaladı. Vatandaşlarda konunun hükümetin gündemine gelmesi için
sosyal medya platformu Twitter’da açılan “#RandevuAlınamıyor tagına” sorunla
ilgili binlerce yorum yaptı.
Sonuç
itibariyle; Sağlık Bakanlığı ve hükümetin bu konuya çözüm getirme noktasında
adım atmaması karşısında başta söylediğimizi tekrar ediyoruz. Bu ortamda
yapılacak olan en iyi iş hastalanmamaktır. En iyisi siz siz olun sakın hâ
hastalanmayın…
Selam
ve dua ile…