İnsanlık tarihi boyunca
toplum arasında iyilik, güzellik ve hayırlı işlerin çoğalması için
mücadele eden insanlar var olduğu gibi tam aksine hayasızlık ve iffetsizliğin
artması, kötülük ve çirkinliğin çoğalması ve toplumun değerlerinden uzaklaşması
için türlü türlü hesaplar peşinde olan kişiler ve bu kişileri destekleyen şer güçler
de var olmuşlardır.
Şer güçler söz konusu bu süreçte yerli işbirlikçiler edinerek
toplumun kılcal damarlarına işlenmek üzere zehirlerini enjekte etmek için çaba
ve uğraşlarını sürdürmüşlerdir. Bunu bir plan dahilinde uygulayarak emellerine
ulaşmak istemişlerdir. Kimi dönemlerde amaçlarına ulaşmış, toplumu manevi
değerlerinden uzaklaştırmayı başarmışlardır.
Toplumun değerlerinden uzaklaştığı dönemlerde ahlaksızlık,
iffetsizlik, ve dünyevileşme artmış, güven ve dayanışma kültürü azalmıştır. Bu
değerlerin azaldığı toplumlarda zamanla huzursuzluklar boy göstermeye başlamış,
neticesinde insanlar birbirlerine düşmanlık beslemiş, huzursuzluk ve tefrika
artmıştır.
Bahse konu tefrika ve olumsuzlukların müslüman toplum
arasında da oluşması için emperyalistler her türlü yola baş vurmuşlardır. Son
yıllarda bunun emareleri açıkça görülmektedir. Müslüman toplumumuzun örfüne,
inanç ve değerlerine tamamen ters olan aktivitelerin, etkinlik ve festivallerin
çoğalması haklılığımızı ortaya koymaktadır.
Toplumun inanç ve kültürüyle bağdaşmayan festivallerin
yapılması gençliğimizi ifsat etmekte ve değerlerinden uzaklaştırmaktadır.
Haramın işlenebileceği etkinliklerin yaşatacağı tahribatların çok fazla olduğu
bilinmektedir. Bu tahribatları onarmak,
yapılan yanlışları düzeltmek yılları alacaktır.
Bu bir vebal değil midir? Dindar bir neslil yetiştirmek
iddiasında bulunan siyasi iktidarın görevlerinden biri gençliği, kötü ve
zararlı alışkanlıklardan korumak ve değerlerine bağlı ve topluma faydalı bir
neslin yetişmesi için gerekli alt yapıyı hazırlamak değil midir?
Devlet mekanizması bu konuyla alakalı şu ana kadar gerekli
alt yapıyı hazırla(ya)madığından dolayı ne yazık ki ahlaki ve manevi değerlere
bağlı bir nesil yetişmemiştir. Toplumsal sorunlarda sürekli artış yaşanması,
insanların dünyevileşmesi ve toplumdaki güvenin gittikçe azalması, istenen ve
hedeflenen bir neslin yetişmemesinden kaynaklanmaktadır.
Gençliğin gittikçe dünyevileşmesine ve değerlerinden
uzaklaşmasına karşın iktidarda bulunan yöneticiler tarafından mevcut tüm
olumsuzluklara rağmen gerekli tedbirlerin alınması ve neslin geleceği açısından
çözüme yönelik adımların atılması beklenmektedir.
Dünyevileşmenin arttığı, insanların kalbine dünya sevgisinin
yerleştiği ve toplumumuzun inanç ve değerlerine tamamen ters olan
aktivitelerin, etkinlik ve festivallerin çoğaldığı günümüzde gençliğin geleceği
için adımlar atmanın tam zamanıdır.
Toplumun, gençliğin ihyası ve ıslahı için atılacak adımlara ihtiyacı
vardır. Vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılamakla mükellef olan devlet
maalesef bu adımları atmamaktadır. O yüzden bu adımları, neslin irşadı için
çalışma yapan İslami yapılar atmalıdırlar.
Atılması gereken adımlar eğer bugün atılmazsa yarın çok geç
olabilir. O halde neslin Kur’anî öğretilere kulak verip yeniden özüne dönmesi
için vakit kaybetmeden ihyaya yönelik çalışmaların ortaya konması ve nesli
ahlaksızlığa iten kötü alışkanlıklara karşı mutlak çözümü getirecek adımların
ivedilikle atılması gerekir.