Kürt meselesinin çözümü ve şiddetin sona erdirilmesi noktasında hazırladıkları raporun net bir dille kaleme alındığını belirten HUDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, bölgedeki siyasi dengeleri etkileyecek önerilerini kamuoyuyla paylaştı.

Şiddet ve Kürt Meselesi Birbirinden Ayrılmalıdır

Ramanlı, hazırladıkları raporda "şiddet" ile "Kürt meselesini" birbirinden tamamen ayrı kategorilerde ele aldıklarını vurguladı. Bu iki kavramın birbirine karıştırılmasının çözümü zorlaştırdığını ifade eden Ramanlı, yaklaşımını şu sözlerle dile getirdi:

"Raporda çatışma ve şiddet meselesini Kürt meselesinden, bu meselenin safi hale getirilmesinden ayrı olarak yazdık. Çünkü bu iki sorunun birbiriyle karıştırılmasını ve iç içe konuşulmasını istemiyoruz. Bugüne kadar hep beraber konuşuldular, hep beraber müzakere edildiler; sonuçta Türkiye'de ne şiddet meselesi çözüme kavuştu ne de Kürt meselesi nihayete erdi. Biz her ikisinin de kendi mecrasında, açık ve şeffaf bir şekilde neticelendirilmesini istiyoruz."

"Kürt Meselesi İle Şiddet Meselesinin Başlangıç Noktaları ve Çözüm Yolları, Birbirinden Farklıdır

Her iki sorunun da kendine has dinamikleri olduğunu söyleyen Ramanlı, şiddet ve siyasi hak arayışının yöntemlerinin farklılaşması gerektiğini belirtti. Milletvekili Ramanlı, "Kürt meselesi ile şiddet meselesinin başlangıç noktaları birbirinden farklı olduğu gibi, bunların çözüm yolları, şartları ve yöntemleri de birbirinden farklıdır. Biz raporumuzda bu gerçeği en duru haliyle ortaya koyduk. Meclis Başkanlığına sunduğumuz bu metinde, tüm soruları kendimize sorduk ve cevaplarını da yine en şeffaf şekilde biz verdik" diyerek hazırladıkları çalışmanın metodolojisine dikkat çekti.

PKK, Kürt Meselesinin Bir Sonucu mudur?

Sunucu Hêvidar Zana’nın "PKK bu meselenin bir sonucu mudur?" sorusuna Ramanlı, örgütün ideolojik kökenine işaret ederek yanıt verdi. Ramanlı, konuya dair şu tespitlerde bulundu: "Biz diyoruz ki; bu iki mesele birbirinden etkileniyor ve birbirine tesir ediyor. Ancak PKK tek başına Kürt meselesinin bir sonucu değildir. PKK, solcu Türklerin kurduğu yapılar gibi sol marjinal bir örgüt olarak kuruldu ve kendi ideolojik yolunu çizdi. Ancak çözümsüz kalan Kürt meselesi bu yapıyı büyüttü. Bu mesele üzerinden PKK yayıldı, güç kazandı ve zemin buldu. Dolayısıyla biri çözülmese dahi diğerinin mutlaka çözülmesi gereken bir zorunluluk olduğunu ifade ediyoruz."

“Silah Bırakma ve Şiddetin Sonlanması İçin Teklif Sunan İlk Parti HUDA PAR’dır”

Şiddetin sona ermesi için somut bir yasa teklifi hazırladıklarını belirten Ramanlı, bu konuda ilk adımı atan parti olduklarını savundu. Ramanlı, silah bırakanlara yönelik önerilerini şöyle detaylandırdı:

"Silah bırakma ve şiddetin sonlandırılması konusunda doğrudan yasa teklifi sunan ilk parti HUDA PAR’dır. Önerimiz nettir: Meclis'te silah bırakmaya dair hukuki bir çerçeve kabul edildiğinde, 'kendimi feshediyorum ve silahı bırakıyorum' diyenlerin önü açılmalıdır. Bugüne kadar eline kan bulaşmamış, doğrudan şiddet eylemine karışmamış olanlar için koşulsuz af getirilmeli ve bu kişilerin cezaevine girmesi engellenmelidir."

“Silahlı Olan Tüm Kesimler İçin Geçerli, Barışçıl Bir Yol Oluşturulmalı”

Tutuklu bulunanlar ve yurt dışındaki örgüt üyeleri için de aşamalı bir plan önerdiklerini kaydeden Ramanlı, toplumsal barışın ancak bu şekilde inşa edilebileceğini söyledi.

Ramanlı, "Cezaevinde bulunanların cezalarında indirime gidilmeli, belli bir süre infazdan sonra serbest kalmaları sağlanmalıdır. Henüz teslim olmamış kişiler için ise bir süre yurt dışında yaşama ve sosyolojik yaralar sarıldıktan sonra Türkiye toplumuna entegre olma imkanı tanınmalıdır. Bu sadece bir yapı için değil, halen silahlı olan tüm kesimler için geçerli, barışçıl bir yol olmalıdır" ifadelerini kullandı.

“Kürtleri Yok Sayan Tüm Yasalar Tamamen Ortadan Kaldırılmalıdır”

Anayasa değişikliği ve Kürtlerin statüsü konusundaki taleplerini de sıralayan Ramanlı, inkar politikalarının yasalardan tamamen temizlenmesi gerektiğini savundu:

TOKİ Başvurularında Büyük İptal
TOKİ Başvurularında Büyük İptal
İçeriği Görüntüle

"Anayasada Kürtlerin de Türkiye devletinin kurucu unsurları olduğu açıkça kabul edilmelidir. Türkler vardır ancak Kürtler de bu devletin asli sahibidir. Kürtler kendi kimlikleri ve dilleriyle bu devlette onuruyla yaşayabilmelidir. Kürtçe bir eğitim dili haline getirilmeli; Kürtlerin inkarı üzerine inşa edilmiş, onları yok sayan tüm yasalar ve maddeler tamamen ortadan kaldırılmalıdır."

“İnkar Ve Yasakçı Zihniyet Artık Tarihe Gömülmeli”

Kürtlerin ve Türklerin bin yıllık tarihsel bağlarına dikkat çeken Ramanlı, adaletin ancak hakların iadesiyle mümkün olacağını belirtti.

Ramanlı sözlerini şöyle tamamladı: "Kürtler de bu ülkede Türk kardeşleri gibi tam ve eşit haklarla yaşamalıdır. Bin yılı aşkın süredir devam eden bu bağ, İslam kardeşliği üzerine bina edilmiştir. İslam bizi birbirimize kardeş kılmıştır. Hak ve hukuk karşısında taraflar birbirini inkar etmemeli, birbirinin hakkını çiğnememelidir. Yüz yılı aşkın süredir devam eden bu inkar ve yasakçı zihniyet artık tarihe gömülmeli; Kürtçe de en az Türkçe kadar kıymetli ve resmiyet taşıyan bir dil olarak kabul görmelidir."

Kaynak: ŞEVKİ ASLAN