Bu özelliği sayesinde birçok kültürde umudun, cesaretin, sadakatin ve yeni başlangıçların sembolü haline gelmiştir. İşte kardelen çiçeğiyle ilgili bilinen birkaç hikaye:
1. Güneş'e Âşık Kardelen
Çok eski zamanlarda, tüm çiçekler baharın gelmesini ve güneşin sıcaklığıyla açmayı beklerdi. Ama bir kardelen çiçeği vardı ki, o daha hiçbir çiçeğin açmaya cesaret edemediği kışın en soğuk günlerinde, toprağın altında Güneş'e aşık olmuştu. Onu hiç görmemişti ama varlığını hissediyor, onun sıcaklığını hayal ediyordu.
Kardelen, Güneş'i bir kez olsun görmek için can atıyordu. Bilirdi ki, Güneş'in yakıcı ışıkları onun narin bedenini kavurabilir, canına mal olabilirdi. Ama aşkı o kadar büyüktü ki, bu riski göze almaya hazırdı. Allah'a yalvardı, ona bir kez olsun Güneş'i görme şansı vermesini diledi.
Allah, kardelenin cesaretinden etkilendi ama narin yapısına acıdı. "Ey kardelen," dedi, "sen çok narin bir çiçeksin. Güneş'in karşısında canından olabilirsin. İyi düşün, sana iki gün müsaade veriyorum. Ya canın, ya Güneş!"
İki gün sonunda kardelen, aşkından vazgeçmediğini, öleceğini bilse bile Güneş'i görmek istediğini söyledi. Büyük gün geldi. Güneş tepede tüm ihtişamıyla parlıyordu. Ancak toprak bembeyaz karla kaplıydı. Kardelen, karları delip Güneş'e selam verecekken, narin yapısı soğuğa daha fazla dayanamadı ve tam Güneş'e kavuşmak üzereyken orada can verdi.
Bu hikaye, nesilden nesile aktarılarak "sevgi konusunda kardelen gibi cesur olun, kardelen kadar cesaretiniz yoksa aşık olmayın!" öğüdüyle anlatılır. Kardelen, böylece cesur ve fedakar aşkın sembolü olmuştur.
2. Sadakatin Simgesi: Kardelen ve Hercai
Çok uzun yıllar önce, iki kır çiçeği birbirlerine aşık olmuşlar. Erkek olan çiçek, sevgilisine o kadar düşkünmüş ki, baharda tüm kırlar rengarenk çiçeklerle dolduğunda, sevgilisini diğer çiçeklerden kıskanıyormuş. Bu yüzden, sevdiği çiçeğe şöyle bir teklifte bulunmuş: "Tüm çiçekler baharda açar, ama ben seni o kadar çok seviyorum ki, kışın, karların içinde, kimse yokken açıp tüm kırlarda tek başıma kalmayı hayal ediyorum. Böylece benim için ne kadar özel olduğunu herkes görecek. Sen de benimle birlikte kışın açmaya cesaret eder misin?"
Dişi çiçek bu teklife düşünmeden "Evet!" demiş. Baharın güzel günleri bitmiş, yazın sıcakları geçmiş ve beklenen kış gelmiş. Her yer bembeyaz karla örtülmüş, soğuk her yeri sarmış. Erkek çiçek, sevgilisine verdiği sözü tutmak için karları delerek topraktan başını çıkarmış. Karların arasından zorlukla yükselmiş, sevgilisine kavuşmak için heyecanla etrafına bakmış. Ancak sevdiği çiçeği ortalıkta görememiş.
Verdiği sözü tutan ama sevgilisini bulamayan erkek çiçek, karların ortasında tek başına, soğuğa daha fazla dayanamamış ve orada solup gitmiş. İşte bu yüzden, sevdiğine verdiği sözü tutarak karların arasından çıkan bu cesur çiçeğe Kardelen adı verilmiş. Sevgilisini yarı yolda bırakan ve sözünü tutmayan çiçeğe ise Hercai denilmiş. Bu hikaye, sevgiye sadık kalmanın ve verilen sözlerin tutulmasının ne kadar önemli olduğunu anlatır.
3. Havva ve Kar Tanesi Efsanesi
Kardelen çiçeği ile ilgili bir başka efsane, Cennet Bahçesi'ne dayanır. Rivayete göre, Tanrı Havva'yı Cennet Bahçesi'nden kovduğunda, Havva derin bir üzüntü ve umutsuzluk içinde gözyaşları dökmüş. O sırada bir melek, Havva'yı teselli etmek için gökyüzünden bir kar tanesi almış ve Dünya'ya doğru fırlatmış.
Kar tanesi yere düştüğünde parçalanmış ve düştüğü yerden karın içinden bembeyaz, narin kardelen çiçekleri büyümüş. Bu kardelen çiçekleri, Havva için yeni başlangıçların, umudun ve zorluklara rağmen yaşama tutunmanın bir sembolü olmuş. Böylece kardelen, karanlıktan sonra gelen ışığı ve umudu temsil eden bir çiçek olarak anılmaya başlanmış.
Bu hikayeler, kardelen çiçeğinin neden bu kadar özel ve anlamlı olduğunu bizlere anlatır. Kışın en çetin şartlarında bile yaşamın ve umudun sembolü olarak ortaya çıkan bu çiçek, her zaman direnişin ve güzelliğin bir hatırlatıcısı olmuştur.


