7 Ekim Aksa Tufanı bir milat oldu İslam dünyası için. Aksa Tufanından sonra uluslararası gelişmeler konusunda artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı defaatle çok farklı kesimler tarafından dile getirildi. Son tahlilde bu ifade edilen hususun nasıl da bir hakikat olduğu ortaya çıktı. Aksa Tufanı ümmet için, dünya Müslümanları için çok ciddi bir imtihan oldu. Müslümanlar konuyu gündemlerinde tutmaya çalıştılar ancak şimdi çoğu kişinin gündeminde Gazze yok! Gazze’de kahramanca, korkusuz ve fedakarca bir mücadele ortaya koyan Kassam Tugayları kahraman evlatları ve diğer direniş grupları mücadelelerinden ve ortaya koymuş oldukları duruştan bir an bile geri durmazken, düşünce ve hedeflerinden taviz vermezken; ümmet ise Filistin’de mücadele eden mücahitleri yalnız bıraktı.

Şu anda müslümanların gündeminde Gazze ve Filistin‘deki mücadele yok gibi, oysa insanlıktan nasipsiz barbar işgal rejimi saldırı ve katliamlarına aralıksız bir şekilde devam ediyor. Her gün onlarca kardeşimizi, masum ve sivil insanları katlediyor, defalarca bombaladığı hastaneleri ve sivil yerleşim yerlerini yeniden bombalalıyor. Hastaneleri, yaşam yerlerini ateşe veriyor, sivil insanların üzerine bombalar yağdırıyor. Hastanelerde, yaşam mücadelesi veren yaralılara bakmaya çalışan doktorları baskı yoluyla sindirmeye çalışıyor, onları kontrollerine almak istiyor. Akla gelmeyecek muhtelif yöntemlerle zülüm ve baskısını sürdürüyor. İşgal rejimi 15 aydır aralıksız bir şekilde Gazze’yi abluka altına alarak emellerine ulaşmayı hedefledi ancak şu ana dek askeri olarak elde etmiş olduğu bir başarısı yok denecek azıdır. Ancak sadece yaktığı, yıktığı, bombaladığı; sivil insanları, masum bebekleri, yaşlı kadın ve erkekleri katletti. Elbette yapmış olduğu bu zulmün cezasını çekecek, yaptıkları hesapsız kalmayacak. Allah Teala zalimlerin yaptığı zulümleri elbette karşılıksız bırakmayacak. Zalimler aynı zamanda dünyada da rahat bir nefes alamayacaklar.

Allah imhal eder ama ihmal etmez buna inancımız tamdır. Zalimler kendilerine, karakterlerine, düşüncelerine göre hareket ederler. Zalimlerden, işgalci siyonistlerden zaten herhangi bir beklentimiz yoktur. Bugün eğer İslam dünyası gerçek anlamda görev ve mesuliyetlerini yerine getiren bir yerde dursaydı, işgalci siyonistler masum ve savunmasız kardeşlerimizi bu şekilde katledebilecekler miydi? Hayır elbette, ama İslam dünyasının sessizliği, dünya Müslümanlarının siyonistlere ve emperyalistlere karşı hiçbir şey yapmayışı zalimlerin daha fazla zulümler yapmasına sebebiyet veriyor. Aksa Tufanından bu yana dünya Gazze imtihanını kaybetti. Çeşitli zamanlarda duyarlı Müslümanlar Gazze için meydanlara indiler, işgalcileri telin ettiler ancak sadece meydanlara inmenin işgalcileri durduramayacağı net bir şekilde ortaya çıktı. İşgalciler protestodan anlamaz; siyonistler güçten anlar. İslam ülkeleri Filistin için ve aynı zamanda tüm Müslümanlar için, Mescidi Aksa‘nın muhafazası ve kirli postalardan temizlenmesi için onurlu ve kahramanca bir mücadele ortaya koyan Filistinli direniş gruplarına yeteri kadar yardım etmedi. İslam dünyası mücahitlere yeteri kadar imkanlar sağlamadı. Bir tarafta tüm Avrupa’nın ve ABD gibi emperyal bir devletin bütün imkanlarıyla hareket eden işgal rejimi, diğer tarafta kıt imkanlarla işgalcilere karşı cihat etmeye gayret gösteren bir onurlular ordusu. Beşeri bir gözle değerlendirdiğimizde galip gelmeleri zor gibi görülmekte ancak biz inanıyoruz onlar gerçek anlamda galip geleceklerdir.

Gün gerçek anlamda adım atma günüdür. İslam ülkeleri Gazze’deki savaşın bitmesini bile sağlayamadı, İslam ülkelerinin liderleri yöneticileri Gazze’ye gıda tırları bile sokmaktan aciz kaldı. Bu zillet hali tarih boyunca unutulmayacaktır. Tarih nasıl ki Muhammed Daif’i, Ebu Ubeyde’yi, Allah’a verdikleri söze sadık kalarak şehadete yürüyen İsmail Heniye’yi, Yahya Sinvar’ı, Salih Aruri’yi unutmayacak. O kahramanlar ki kendilerine yakışanı yaptılar, onlar dünyada rahat yüzü görmediler, hayatları sürekli mücadeleyle geçti, onlar sürekli İslami mücadeleleri ve cihat meydanlarındaki kahramanlıklarıyla tarihte bir iz bıraktı. Onlar çağın sahabeleri, çağın Ammarları, çağın Alileri, Hamzaları Ömerleri idiler. Ebette zaferi elde edecek olanlar, gerçek anlamda sahili selamete ulaşacak olanlar onlar olacaktır. Allah onların akibetini hayr eylesin, onları mücadelelerinde muzaffer eylesin, onlar ümmetin ve insanlık ailesinin rahat bir nefes alması ve siyonizm tehlikesinden kurtulması için can ve mallarıyla bedel ödemeyi göze alarak tarihi bir misyonu yerine getirdiler. Onların mücadeleleri saygı duyulacak ve tarih boyunca onurlu bir şekilde anılacak bir mücadeledir. Gelinen süreçte artık söz söylemenin bir anlam ifade etmediği bir demdeyiz. Elinde güç ve imkan olan devlet yöneticileri başta olmak üzere artık seferberlik ruhuyla hareket etmenin zamanıdır, artık harekete geçmenin, zalim işgalcilerin yaptıkları zulümlere dur demenin zamanıdır.

Ümmet yeni bir Selahaddin beklemektedir. Ümmet özellikle de Filistin’de mücadele eden ve cihad meydanlarında zorluklarla hayatlarını sürdüren mücahitler için bir kurtuluş yolu ve bir çıkış yolu olması gerekmektedir. Bu anlamda tüm müslümanların bireysel, toplumsal ve ülke anlamında yapmaları gerekenleri acilen yapmaları icap etmektedir. İslam işbirliği Teşkilatı, Arap Ligi ve uluslararası anlamda faaliyet yürüten insan hakları kuruluşları tüm imkanları seferber edip ve tüm diplomatik girişimlerde bulunup Gazze’deki saldırıların durması için bir duruş ortaya koymalıdır. İşgalciler her gün yeni zulümlere yeni katliamlara imza atmaktadırlar, buna artık dur denilmesi lazımdır. Bugün eğer mesuliyetler gerçek anlamda yerine getirilmezse yarın mahşeri Kübra’da hiç kimsenin Allah’a vereceği bir cevabı olamayacaktır.