Halifeliğin
yıkılmasından sonra İslam coğrafyasında ulusal devletçikler kuruldu. Bu
devletlerin arasına da ilerde sorun olacak sorunlar bırakıldı. Ümmet bu
sorunlarla boğuşurken küfrün sistemleri de istedikleri şekilde İslam
coğrafyasında at koşturacaklardı. Şeytani sistemlerini sağlama alınca da
geldikleri gibi gitmeden içimizden devşirdikleri, bize yabancı kuklalar
bıraktılar. Kaportası bize benzeyen, motoru ise ithal edilen yöneticiler.
Kafası tamamen Batıya uşak olacak şekilde yetiştirilmiş, kendini küfre karşı
zillet içinde gören yöneticiler. Kraldan çok kralcı bu taife. Gavurdan daha çok
gavur İslam’a saldırırken. Bu cahiller kendi tarihine yabancı olacak kadar
dünyadan habersizler.
Geçenlerde
Konya’da üzerinde takım elbiseli olup içinde ise insanlığı olmayan insan
müsveddesi biri, örtülü bir bacıya; burası Arabistan mı? diyerek sözlü
saldırıda bulundu. {Yaşı ilerlemiş olmasaydı fiili saldırıda da bulunabilirdi.}
Bu üzerlerine elbise almakla insan olacaklarını düşünen düşünce fukaralarının İslam'a
saldırılarının altında yatan neden çok önemli. Yoksa Müslüman bir memlekette
böyle densizce saldıracak kadar cesaretli değiller. Bunların sırtlarını
dayandırdıkları birileri var ki böyle cahilce saldırma cüretini kendilerinde
bulabiliyorlar.
Haydi, farz edelim
ki kendi dinine yabancı bu insan müsveddesi; peki, kendi tarihine de mi yabancı
bu cahiller. Haydi, siz beni Kaynuka Yahudilerinin Müslüman bir kadına
yaptıklarının sonrasında başlarına gelen sonucunu bilmeyecek kadar din
cahilinsin. Peki, Sütçü İmamlara da mı yabancısınız. Sırtını dayadığın kemalist
sitemin dönemini bilip de Maraş'ı ‘kahramanlaştıran’ simgeyi bilememek
cehaletin en karanlık halidir. 1925'te tüm halkı temsil edecek 'Kırmızı şeritli madalya' alan ve 1973'te
"Kahraman" unvanını almasına sebep olan olayın çıkış noktasını
bilmemek cehalettir.
Olayın kısacası şudur:
31 Ekim 1919
tarihinde Uzunoluk hamamından çıkan 3 kadın ve bohçalarını taşıyan bir erkek
çocuğu gören Fransız-Ermeni devriyesinden bir asker, "Burası artık Türk
memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!" diye
bağırarak kadınların peçesini açmak istedi.
Kadınlar bu
arada bağırarak yardım istediler. Olaya ilk müdahale eden Çakmakçı Sait;
"Gavur oğulları! Dokunmayın bacılarıma!" diyerek Fransız Ermeni
Lejyonerlerinin üzerine yürüdü. Üzerinde silah olmayan Çakmakçı Sait,
askerlerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti. Olayı gören Sütçü İmam
silahıyla bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürdü, bir diğerini de
yaraladı.
Tarihi vakıa da
gösteriyor ki örtülüler sadece Arabistan'da değil bu ülkede de varmış. Ve bu
memleket Türkiye’dir. Ama örtümüze hakaret eden cahiller bizden değiller, ya Ermeni
ya da Fransız askerleriydiler. Demek bu örtüden rahatsız olan cahil kafalar
bizden değiller. Bunlar olsa olsa ecnebi taifesinden olabilirler. Dağdan gelip
bağdakini kovmak istediklerine göre bunlar işgal güçlerinin askeri oluyorlar.
Farklı fikir ve inançlara saygı duymayıp % 99’u Müslüman olan insanların
mukaddesatlarına saldırmak ecnebi zihniyetin ürünü olduğunu göstermişler.
Değerlerimize tahammül etmeyen bu Fransız malı ecnebileri nasıl ki Sütçü
imamların imanlı cesaretleri ile kovuldular, aynı şekilde bu İslam'i şiarlara tahammül
etmeyen, Müslümanları müslümanca görmekten rahatsız olan içimizdeki ecnebileri
de ülkemizden çıkarmak gerek.
Son olarak Körlük
kitabında geçen bir sözle makalemizi sonlandıralım.
İnsan gibi
yaşamıyorsanız, en azından tam anlamıyla hayvan gibi yaşamamak için elinizden
geleni yapın. {Körlük, José Saramago}