Hz. Ebubekir, İslam tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biri, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) en yakın dostu, ilk Müslüman erkek ve İslam devletinin ilk halifesidir. Tam adı Abdullah bin Osman bin Âmir bin Amr bin Ka’b bin Sa’d bin Teym olup, Kureyş kabilesinin Teym koluna mensuptur. “Ebubekir” lakabı, erken Müslüman oluşu ve ilk inananlardan biri olması sebebiyle verilmiştir. “Sıddîk” unvanı ise, Peygamber Efendimize her durumda tam bir teslimiyetle inanması ve doğruluğu sebebiyle kazandığı bir şereftir.
Hz. Ebubekir, miladi 573 yılında Mekke’de dünyaya geldi. Babasının adı Osman, annesinin adı Ümmü’l-Hayr Selma binti Sahr’dır. Cahiliye döneminde de dürüstlüğü, güvenilirliği ve ahlakıyla tanınırdı. Ticaretle uğraşır, dürüstlüğüyle Mekkeliler arasında saygı görürdü. İslam’dan önce alkol, putperestlik gibi alışkanlıklardan uzak durur, tevhid inancına yakın bir yaşam sürerdi.
Hz. Ebubekir’in Müslüman oluşu, İslam tarihinin dönüm noktalarından biridir. Peygamber Efendimiz, Allah’tan aldığı ilk vahiylerden sonra yakın çevresine tebliğde bulunduğunda, Hz. Ebubekir tereddüt etmeden “Ben şahadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed O’nun Resulüdür” diyerek iman etmiştir. Bu teslimiyetiyle İslam’a ilk giren erkek olmuştur. O günden itibaren Peygamberimizin en yakın dostu, sırdaşı ve en sadık destekçisi olmuştur.
Müslüman olduktan sonra büyük fedakârlıklar göstermiştir. Mekke’de İslam’ın ilk yıllarında birçok köle Müslüman olduğu için ağır işkencelere maruz kalmıştı. Hz. Ebubekir, servetini bu köleleri özgürleştirmek için kullanmıştır. Bilal-i Habeşi, Amir bin Füheyre gibi birçok Müslümanı parasıyla satın alıp azat etmiştir. Ayrıca Mekke müşrikleri tarafından kendisine ve Peygamberimize yapılan baskılara rağmen inancından asla taviz vermemiştir.
Hz. Ebubekir, Peygamber Efendimiz’in hicretine de eşlik eden kişidir. Müşriklerin Medine’ye göç eden Müslümanları durdurmak için tuzaklar kurduğu dönemde, Hz. Muhammed (s.a.v.) kendisine “Yoldaşım olacaksın ya Ebubekir” demiş, böylece Hz. Ebubekir, hicret yolculuğunun en önemli şahidi olmuştur. Sevr Mağarası’nda birlikte saklandıkları o meşhur olay, Kur’an-ı Kerim’de Tevbe Suresi’nin 40. ayetinde de geçmektedir: “O zaman arkadaşına, ‘Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir’ diyordu.” Bu ayette bahsedilen “arkadaşı” Hz. Ebubekir’dir.
Medine’ye hicretten sonra Hz. Ebubekir, İslam toplumunun inşasında Peygamberimizin en yakın danışmanı olmuştur. Bedir, Uhud, Hendek gibi savaşlarda yer almış, İslam ordusunun hem askeri hem de manevi desteği olmuştur. Hudeybiye Antlaşması, Mekke’nin fethi, Tebük Seferi gibi olaylarda da Hz. Peygamber’in yanında bulunmuştur.
Peygamberimizin vefatının ardından Müslümanlar büyük bir üzüntü ve kararsızlık içine girdi. Bu dönemde Hz. Ebubekir’in sakinliği ve basireti Müslüman topluluğun birliğini sağladı. Mescid-i Nebevi’de ayağa kalkarak “Kim Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki Muhammed ölmüştür. Kim Allah’a tapıyorsa bilsin ki Allah diridir, ölmez” sözleriyle ümmeti sarsıntıdan çıkardı. Bu konuşmasıyla İslam topluluğuna liderlik vasfını ilk kez o anda göstermiştir.
Peygamberimizin vefatından sonra yapılan Saide Mescidi’ndeki görüşmelerde Hz. Ebubekir, sahabe tarafından halife seçilmiştir. Böylece İslam Devleti’nin ilk halifesi olmuştur. Halifeliği iki yıl üç ay kadar sürmüştür (632-634). Bu dönemde karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, “ridde olayları” yani bazı kabilelerin İslam’dan dönmesi ve zekât vermeyi reddetmesidir. Hz. Ebubekir bu isyanları sert bir şekilde bastırmış, “Namazla zekât arasında fark gözetenlerle savaşırım” diyerek İslam birliğini korumuştur.
Ayrıca onun döneminde Kur’an-ı Kerim’in mushaf haline getirilmesi kararı alınmıştır. Yemame Savaşı’nda çok sayıda hafız sahabenin şehit olması üzerine, Kur’an’ın korunması amacıyla Hz. Ebubekir bu çalışmayı başlatmıştır. Bu karar, İslam tarihinde en önemli adımlardan biri olmuştur.
Hz. Ebubekir döneminde İslam Devleti Arap Yarımadası’nda birliği sağlamış, Bizans ve Sasani sınırlarına seferler düzenlemiştir. Halid bin Velid komutasındaki ordular Şam ve Irak bölgelerinde başarılar kazanmıştır.
Hz. Ebubekir, halifeliği döneminde sade bir yaşam sürmüş, devlet hazinesinden kendine fazla bir pay ayırmamıştır. Mütevazı, adil ve dindar bir yönetim sergilemiştir. Vefat etmeden önce halifelik görevini Hz. Ömer’e devretmiş, onun Müslümanlara en uygun lider olacağına inanmıştır.
Hz. Ebubekir, hicri 13 yılında (miladi 634), 63 yaşında Medine’de vefat etmiştir. Vasiyeti üzerine Peygamberimizin yanına, Hz. Aişe’nin odasına defnedilmiştir.
Hz. Ebubekir, İslam tarihinde doğruluğun, sadakatin ve teslimiyetin sembolü olarak anılır. Onun hayatı, inanç uğruna yapılan fedakârlığın, samimiyetin ve liderliğin en güzel örneklerinden biridir.





