image

 

Bazense sizler bizim dayı ve amcalarımız veya arkadaşlarımızın, dostlarımızın, Müslüman kardeşlerimizin vasıtasıyla manevi dayı ve amcalarımız oldunuz. Sizleri ‘’Yusufiler’’ olarak tanıdık. Babalarımızdan bahsederken babası ceza evlerinde olan arkadaşlarımızın gözlerindeki hüznü görür görmez sustuk. Çıt çıkarmaz olduk. Onların yüreği acır, kalpleri kırılır diye korktuk.  Onların gözleri ıslanmaya başlayıp dolarken bizler de kendimizi boğazımız düğümlenir, yanar halde bulurduk. Arkadaşımız başını dizimize koyup ağlarken onu teselli edip gözyaşlarını silerdik. Ama onun göremediği ve bizim kendisine göstermediğimiz gözyaşlarımızı bir diğer elimizle silip sesimizin titreyişini engellemek için dudaklarımızı ısırır, boğazlarımızı temizler gibi yapardık.

Ve kitaplar… Ve ilahiler… Ve ezgiler… Sizleri oralarda bulduk. Aslında zaten sizleri kızlarınızın, yakınlarınızın gözlerinde bulmuş, tanımıştık. O gözlerdeki hüzün, sıcak gözyaşları, burukluk ve vuslata özlem sizdiniz. Bunu biliyorduk. Ama siz okuduğumuz her kitabın sayfasında, dinlediğimiz marşların her nağmesinde ve işittiğimiz her hikâyenin başrolündeydiniz. Öyle ki biz ‘’gecelere sarıyorum hüznümü’’ mısraları, ‘’zindan gülistandır bize orda gül derilir ümmete’’ satırları ve ‘’ zindan ehliyiz biz‘’ kıtalarıyla büyüdük. Siz rehberimizin ifadesiyle ‘’Hiraya talebe seçilenlersiniz’’ ‘’Şehitlerin kardeşi, elmanın yarısının bir diğer ikiziydiniz. Siz bizim Yusufi amcalarımız, ağabeylerimiz… Sizler bizim örnek aldığımız şahsiyetler, bize sabır, azim, sebat, direniş, fedakârlık, yiğitlik, mertlik ve bilinç dersi veren mükemmel muallimlerimizsiniz. Siz ki bizlere Yusuf nebinin muhteşem direniş ve haykırış mücadelesini bir an bile unutturmayan her daim hatırımızda tutan, Yusuf peygamberin öğrencilerisiniz. Sizler bizim vesilemizsiniz. Allah’ın izniyle siz var olduğunuz için biz varız. Siz dimdik ayaktasınız diye biz de zalime, kâfire, tağuta karşı (annesinden uçmayı öğrenen yavru kuşlar misali) sizden öğrendiğimiz, gördüğümüz gibi, tıpkı sizin gibi dimdik ayaktayız. Siz her türlü eziyete, zahmete direnebilip mükemmel bir başkaldırış sergilediğiniz için biz sizin devrinize kıyasla mükemmel nimetler ve şartlar içinde hayatımızı idame ve yaşantımızı ikame edebiliyoruz.

Biz Yusuf’u tam manasıyla sizden öğrendik. Biz Yakup’un acısını, hasretinin canlı canlı bizzat anne ve babalarınızda izledik. Sizin imanınızla, gayretinizle yetiştik. Azim ve direnişinizle piştik. Siz kendinizi bize feda ettiniz. Ve kendinizi Allah ve kuran adına bize siper ettiniz. İslam davasının geçmişi olan sizler biz İslam davasının geleceğine nefes oldunuz. Soluk oldunuz. Siz kurumuş çorak toprakta bin bir zahmetle yetiştirilmiş Allahın rahmetiyle kök salabilmişken sizden sonra gelenler aynı acıyı ve sancıyı yaşamasınlar diye bize buz gibi süzülen ve durmadan akıp giden bir nehir, akarsu şelale misali nimet ve rahmet oldunuz. Biz bütün medrese talebeleri olarak(gerek kızlarınız gerek bacılarınız gerek akraba ve yakınlarınız) bir kez daha söylüyoruz, bütün yüreğimiz ve inancımızla inanıyoruz ki Allahın yardımı; sizin aziz dostlarınız olan muhacirlerimiz ve davalarına kurban aziz kardeşleriniz, şehitlerimiz olmasaydı bizler olmazdık. Olsak bile Allah muhafaza akla hayale gelmeyecek şart ve mekânlar içerisinde olacaktık. Ama siz vardınız. Allahın yardımı vardı. Ve hala varsınız ve hala Allahın yardımı var. O zaman bizde var olduk. Bizde varız bizde var olacağız biiznillah

Aziz Yusufi amcalarımız, ağabeylerimiz! Daha kelamı olgunlaşmamış, mürekkebi koyulaşmamış ve kelimeleri pişmemiş bu derdini dillendirmekten aciz kalemimizle birlikte asla doğruluğundan ve kesinliğinden şüphe duymadığımız birkaç kelamı zikretmekten geri durmayacağız. Sizler dört duvar arasında parmaklıklar ardında yılları yıllarınıza eklediğinizden dolayı belki de kendinizin bizler için ne kadar önemli olduğunuzun yahut yerinizin bizim yanımızda ne kadar büyük olduğunun gereğine uzaksınız belki de yabancısınız. Ya da bizim sizler için ettiğimiz duaları ya da sizlerin isimlerini zikrederken gözlerimizde azat olacağınız günün özleminin tutuşup, ışıltıya dönüşen umut kıvılcımını göremediğiniz iççin biz bu şekilde düşünüyor olabiliriz. Belki biz gözlerimizde oluşan umut ve ümit bakışlarını ve rabbimizin katına ulaşmış olduğuna yakinen inandığımız dualarımızı sizlere ulaştıramıyor olabiliriz. Ancak biz düşüncelere ve kelimelere, çatılardan haykırılan nidalara kelepçe ve pranga vurulamayacağını da sizden öğrendik. Bu yüzdendir ki bir kez daha çatılardan haykırırcasına haykırıyor ve ilan ediyoruz ki; siz aziz ve kıymetli Yusufilerimiz… Devam Edecek

 

 

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *