İstanbul'da gazetecilik yapan Ziya Gündüz, Batman Rehber gazetemiz yazarı Sadullah Aydın’la Rağbet Yayınları arasında çıkan son romanı “Prens ve Ölüm” kitabı hakkında konuştu.
Aydın, röportajında, ölümü unutan gençliğin dini değerlerden uzaklaştığını söyleyerek “Bu kitap ölüm gerçeği ve Allah merkezli hayat üzerinde az da olsa bizi düşünmeye sevk edebilir kanaatindeyim. O yüzden okunmasında, özellikle gençlere tavsiye edilmesinde fayda görüyorum” dedi.
Sadullah Aydın, “Bu kitap ölüm gerçeği ve Allah merkezli hayat üzerinde az da olsa bizi düşünmeye sevk edebilir kanaatindeyim. O yüzden okunmasında, özellikle gençlere tavsiye edilmesinde fayda görüyorum” dedi.
Hocam, öncelikle neden böyle bir kitap
yazma gereğinde bulundunuz. Kitabın adı neden “Prens ve Ölüm” dür?
Bismillahirrahmanirrahim.
Modern toplumu dini ve ahlaki değerlerden uzaklaştıran en önemli etken
kanaatimce ölüm olgusuna yabancılaşmasıdır. Toplumumuz, özellikle de
gençlerimiz ölümü unuttu. Ölüm olgusunun hayatımızda yeri kalmadı. Hayatımız
tamamıyla dünya endeksli. Dünya sevgisi, dünyaya ve dünyevi zevklere tapınma
ahlaki ve hatta insani anlamda korkunç bir çöküş ve çürüme getirdi. Halbuki
insanımızın, gençliğimizin dünya hayatının geçici olduğunu, ölüm gerçeğinin
olduğunu ve fani dünyaya bedel ebedi bir cennetin bizi beklediğini bilmesi
gerekiyor.
ÖLÜMÜN FARKINDA
OLMALIYIZ
Kitabı
baştan sona dikkatlice okudum. Çok akıcı keyifli bir yolculuk. Bir prensin
hakikat arayışının serüveni. Prens ölümden neden bu kadar çok korkuyor?
Romanın kahramanı
aslında hayali… Romana tarihi ve gerilim yüklü bir renk kattım ki gençlerimiz
okusun. Çünkü gençlerimiz, çocuklarımız macera, gerilim, biraz da korku yüklü
romanlara ilgi gösteriyorlar. Meşru daire içerisinde Müslüman davetçiler,
sanatçılar, edebiyatçılar kendi zamanlarının etkili yöntemlerinden
faydalanmalıdırlar.
Ben Prens Kalayan’ın
şahsında ölüm olgusunu tamamıyla unutan, hayatı sadece bu dünya hayatından
ibaret bilen, o yüzden dünyevi zevklerin içinde kaybolmuş günümüzün lümpen
gençlerinin ölüm olgusu karşısında düşebilecekleri dehşeti yansıtmaya çalıştım.
Üstad Bediüzzaman’ın dediği gibi en etkili nasihatlerden biri, kişiyi ölüm
olgusu konusunda bilinçlendirmek ve ölümün dehşetini algılayabilmesini
sağlamaya çalışmaktır.
ÖLÜM BİR
YOK OLUŞ DEĞİL
Prens
Kalya’nın sorduğu soruyu bizde buradan soralım. Ölüm ne demek?
Üstad Bediüzzaman
Hazretlerinin tabiriyle ölüm bir yok oluş değil, ebedi hayata bir geçiştir.
Fani dünyadan ebedi yurda bir göç ediştir. Sonsuz, ölümsüz, asıl öz olan ruhun,
yani asıl varlığımızın dünya hayatı için kendisine giydirilmiş ve toprak olmaya
mahkûm beden zindanından kurtulup esenlik yurduna kavuşmasıdır. Merhum
Mevdudi’nin eşinin onun cenazesi başında evlatlarına söylediği gibi, ruhun
kendisine giydirilmiş ceset elbisesinden ayrılmasıdır.
AHİRET
BİLİNCİ
Prens
ölüm gerçeğiyle nasıl yüzleşiyor?
Ölen bir genç
köylünün cesediyle karşılaşmadan önce ölüm hakkında bazı söylentiler duymuş ama
ölüm gerçeğiyle hiç karşılaşmamış, toy ve tamamıyla dünya zevklerine dalmış bir
prens var karşımızda. Ebedi yaşayacağını, hep mutluluk ve zevk dolu bir hayatın
sahibi olacağını sanan bir genç. Herkes gibi bir gün kendisinin de sahip
olduğu, hayatı dahil her şeyini kaybedeceğini ve önünde duran köylü gibi yok
olacağını, toprağa karışacağını duyunca ölümün korkunç hakikatiyle tanışmış
oluyor. Ahiret bilincine sahip olmadığı, yüce yaratıcısıyla tanışmadığı ve
hayatı sadece bu dünyadan ibaret bildiği için dehşete kapılıyor, umudunu
yitiriyor ve ölüm gerçeği karşısında korkunç bir ruhsal yıkıma uğruyor. Yaşama
sevincini kaybediyor, kendisinden kaçamayacağını anladığı ölümün kucağına
umutsuzca kendini bırakıyor.
UMUT VE
ÇOŞKU
Prens
Kalyan ve Bilge Amar Akil arasında çok güzel diyaloglar geçiyor. Allah ismini duyunca çok şaşırıyor neden bu
kadar şaşırıyor Prens?
Sadece şaşırma değil,
büyük bir umut ve coşku da var. Boğulmak üzere olan ve her türlü kurtuluş
umudunu yitiren bir insanın birden kendisine uzanan bir kurtarıcı eli gördüğü
zamanki halini düşünün. Hem şaşkınlık hem coşku hem sevinç hem de büyük bir
umuda kapılır değil mi? Yaşama sevincini tamamıyla yitirmiş, kendisi için
hayatın hiçbir anlamının kalmadığı ve korkunç bir yok oluş korkusu için yaşayan
bir insanın aslında ölümün yok oluş olmadığını, kendisini yaratan bir varlığın
olduğunu ve o varlığın ölümden sonra kendisine sonsuz bir hayat bahşedeceğini
anladığı zamanki coşku, sevinç ve şaşkınlığını yaşıyor Prens Kalyan, Bilge Amar
Akil ile karşılaştığı zaman…
ALLAH
BİZDEN İYİ İNSAN OLMAMIZI İSTİYOR
Yine
kitaptan hareketle bizde prensin sorduğu soruyu soralım. Allah bizden ne
istiyor?
Allah bizden iyi
insanlar olmamızı istiyor. Hayatımızı anlamlandırmamızı, değerli varlıklar haline
gelmemizi istiyor. Mutluluğun kendisine bağlılıkta ve kullukta olduğunu
söylüyor. Gerçekten de iyi olan, güzel olan ne varsa Allah merkezli bir hayatın
kaynağının o değerler olduğunu görüyoruz. Yüce Rabbimiz, dünyanın ahiretin
tarlası olduğunu, kendisine kulluk için geçici bir süre dünyaya
gönderildiğimizi vahiy yoluyla bize bildiriyor ve sanatını en iyi bilenin o
sanatın sanatçısı olduğu konusunda ikna edici deliller sunuyor.
İyi bir dünyaya,
barış ve adalet dolu bir dünyaya, sonsuzluk iklimine ulaştıracak bir dünyaya,
ahiretin tarlası olacak bir dünyaya, ebedi esenlik yurduna kavuşturacak bir
dünyaya sahip olmak için Allah merkezli bir hayatın şart olduğunu anlıyor Prens
Kalyan ve bu dünyaya büyük bir coşku ve umutla adım atıyor.
FANİYE
DEĞİL, EBEDİYE UMUT BAĞLAYALIM
Peki
hocam, Kitapta okuyucuya verilmek istenen ana mesaj nedir?
Diğer sorularınızın
cevaplarında belirttim zaten… Mesaj gayet açık; Fani dünyaya bedel ebedi bir
hayat bizi bekler. Faniye değil, ebediye umut bağlayalım. Geçici zevkler, geçici
arzular ölüm gerçeği karşısında bir hiç hükmündedir ve asla gerçek mutluluğu
getirmez.
ÖLÜM
GERÇEĞİYLE YÜZLEŞMELİYİZ
“Prens ve
Ölüm” kitabını okumak isteyenlere neler tavsiye edersiniz?
Günümüzde bizi ihlas,
takva ve manevi hazlardan uzaklaştıran, ruhlarımızı susuz, kuru, bakir bir
tarlaya dönüştüren, stres ve mutsuzluk girdabı içinde boğan en büyük sebep
ahiret bilincinin olmamasıdır. Ahiret bilincini verebilecek en önemli
etkenlerden biri de ölüm gerçeğiyle yüzleşmek, ölüm üzerinde tefekküre
dalmaktır. Bu kitap ölüm gerçeği ve Allah merkezli hayat üzerinde az da olsa
bizi düşünmeye sevk edebilir kanaatindeyim. O yüzden okunmasında, özellikle
gençlere tavsiye edilmesinde fayda görüyorum. Sadullah Aydın Kimdir?
Son
olarak kendinizi tanıtır mısınız? Sadullah Aydın kimdir
1968 yılında Mardin
iline bağlı Kızıltepe ilçesinin Uzunkaya (Blokâ) köyünde dünyaya geldim. Köy
imamı olan babamın da etkisiyle daha çocukluk yıllarında İslami yaşama karşı
ilgi duymaya başladım. İlkokulu Kızıltepe’de, orta öğretimimi ise Diyarbakır’ın
Ergani İlçesinde yatılı olarak yaptım. Lise yıllarında İslami hareketle
tanıştım, daha sonra Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenimimi
sürdürdüm.
Yazarlık hayatıma
öyküyle başladım. İlk öykülerim üniversite yıllarında Adana’da yayınlanan Yeni
Sıla Dergisinde çıkmaya başladı. Daha sonra Mektup, Çocukça, Damla gibi
dergilerde öykü ve yazılarım yayınlandı.
Doğru Haber Gazetesi,
İnzar Dergisi gibi yayın organlarında haftalık, aylık öykü ve yazılar
yazıyorum. Ama asıl alanım roman. Kendimi bir romancı olarak görüyorum.
Şeyh Said, Üstad
Bediüzzaman ve Şeyh Şamil gibi yakın tarih İslami önderlerin direniş ve
mücadelelerinin yanı sıra, özellikle Peygamber Aleyhisselam’ın dönemini, Kur’an
kıssalarını roman yoluyla anlatmaya çalışıyorum, bu alandaki roman
çalışmalarımı sürdürüyorum.
Evli ve dört çocuk
babasıyım Romanlarım şunlar: Özgürlüğe Çağrı, Piran’dan Yükselen Feryat, Ölüme
Gülümseyen Adam, Cennetin Yolu, Çöldeki Işık, İyilerin Çilesi, Son Günler,
Kaçak Yolcu, Surları Aşarken ve Prens ve Ölüm…
Romanlarımın dışında
İslam tarihini ve Siyer-i Nebi’yi konu edinen çalışmalarım da bulunmaktadır. Bu
konularda yazdığım eserleri ise şunlardır: Kimdir Muhammed Aleyhisselam?
İslam’ın Fedakâr Kadınları, Peygamber Zamanına Bir Yolculuk, Canım Benim
Peygamberim…
Peygamber Zamanına
Bir Yolculuk ve Canım Benim Peygamberim adlı eserlerim siyer yarışma kitapları olarak
hazırlanıp basıldı.
RÖPORTAJ:
ZİYA GÜNDÜZ
0 yorum