image

Kış aylarında yiyecek ve içeceklerin önemi hakkında değerlendirmelerde bulunan Diyetisyen Şener, kış döneminde vücudun kendisini korumaya aldığı için metabolizmanın yavaşladığını ve metabolizmanın düzenli çalışabilmesi için güne protein açısından zengin bir kahvaltı ile başlanılması gerektiğinin altını çizdi.

Şener, "Kış aylarının gelmesiyle ve havaların soğumasıyla birlikte bağışıklık sistemimiz de zayıflıyor. Buna bağlı olarak da hastalıklar gelişiyor. Bu yüzden beslenmemizde mutlaka bağışıklığı güçlendirici besinler de eklemek gerekiyor. Bunların başında antioksidan içeriği yüksek besinler ve C vitamininden zengin besinler geliyor. C vitamini açısından zengin besinler turunçgillerden portakal, mandalina, limon. Antioksidan içeriği zengin olan nar yine aynı şekilde kivi sebzelerden ve meyvelerden. C vitamininden zengin olan karnabahar, brokoli, kapya biber. Beslenmede olması gereken besin gruplarından. Meyve ve sebzeler lif oranı yüksek olan besinlerdir. Özellikle havaların soğumasıyla dışarıda geçirilen süre de azaldığı için hareketimiz de azalıyor ve buna bağlı olarak da kabızlık şikayetleri artmaya başlıyor. O yüzden mevsiminde tüketilen sebze ve meyveler hareketin azalmasıyla gelişen kabızlık şikayetlerinde daha da azalmasına yardımcı oluyor. Mutlaka beslenmemizde bulunması gereken besinlerden. Bağırsak sağlığı ve bağışıklık sistemi de birbiriyle doğru orantılı olan bir sistemde bağırsak florasını güçlendiren bilmek için özellikle probiyotik ve prebiyotikden zengin gıdalar beslenmemizde bulunması gereken gıdalardan. Bunların başında kefir, yoğurt ve tuzu azaltılmış turşu gibi fermente gıdalar, soğan, sarımsak. Günlük beslenmeye mutlaka 1-2 porsiyon eklenmesi gereken ürünler." dedi.

"Metabolizmanın düzenli çalışabilmesi için özellikle güne protein açısından zengin bir kahvaltı ile başlamak gerekir"

Konuşmanın devamında Şener, şu ifadelere yer verdi:

"Kış döneminde vücut kendini biraz korumaya alır ve metabolizma yavaşlamaya başlar. Metabolizmanın düzenli çalışabilmesi için özellikle güne protein açısından zengin bir kahvaltı ile başlamak gerekir. Yumurta, peynir gibi protein yüksek gıdalar mutlaka kahvaltı topraklarımızda bulunması gerekiyor. Yine mevsiminde taze sebze ve meyveler, lif içeriği yüksek olan, aynı şekilde tam tahıllı ekmekler, zeytin, ceviz, avokado, zeytinyağı gibi sağlıklı yağ grupları da mutlaka kahvaltı tabakalarında bulunması gerekiyor."

"Doktor kontrolünde vitamin ve mineral kullanılmaya özen gösterilmeli"

Kış aylarında güneşten faydalanabilme seviyesinin diğer mevsimlere göre azaldığını belirten Şener, "Bizim D vitaminin ana kaynağı güneş ışınları olduğu içinde özellikle kış aylarında D vitamini eksikliğine sık rastlıyoruz. D vitamini besinlerden yüzde 10 oranında, güneş ışığından ise yüzde 90 oranında faydalanabiliyoruz. Besinlerde özellikle yağlı balıklardan somon, yumurtanın sarısı, D vitamini ile zenginleştirilmiş, yağı azaltılmış yarım yağlı süt ürünleri tüketmek beslenmeden bir miktar D vitamini almamıza yardımcı oluyor. Ama bunun dışında gelişen D vitamini eksikliklerin de mutlaka doktor kontrolünde D vitamin takviyesi yapılması gerekiyor. D vitamini takviyesi ya da herhangi bir vitamin takviyesini bilinçsiz tüketmek kişilerde baş ağrısı, mide bulantısı, anemi gibi hastalıklara ve komplikasyonlara sebep olabiliyor. Bu yüzden mutlaka bilinçsiz değil, doktor kontrolünde vitamin ve mineral kullanılmaya özen gösterilmeli." ifadelerini kullandı.

"Bağışıklığı güçlendirmek ve vücuttaki enfeksiyonların giderilmesi için su tüketimi çok önemli bir nokta"

Kış aylarında su tüketiminin önemine değinen Şener, "Özellikle havaların soğumasıyla terleme de azalıyor ve buna bağlı olarak da suya duyulan ihtiyaç da azalıyor. Ama su bizim için bağışıklığı güçlendirmek, kuruyan cildin daha da aydınlanmasını sağlamak ve vücuttaki enfeksiyonların giderilmesi için su tüketimi çok önemli bir nokta. Günde 2-2 buçuk litre suyun altına düşülmemesi gerekiyor. Suyu sade olarak tüketmekte zorlanan kişiler, sularının içerisine aroma katacak, bazı sebze ve meyveleri ekleyebilirler. Örneğin maydanoz ya da nane yaprakları, portakal, limon, mandalina dilimleri ekleyerek aroma katılmış halde daha kolay içilmesine yardımcı olur. Bu şekilde hedeflenen su miktarına da daha kolay ulaşabilirler." şeklinde belirtti.

"Eğer bir hamilelik, emzirme dönemi ya da özel bir hastalık durumu yoksa günde 1-2 kupa bitki çayı mutlaka tercih edilmesi gerekiyor"

Kış aylarında özellikle havaların soğumasıyla bitki çaylarına duyulan ihtiyacın da arttığını söyleyen Şener, "Eğer bir hamilelik, emzirme dönemi ya da özel bir hastalık durumu yoksa günde 1-2 kupa bitki çayı mutlaka tercih edilmesi gerekiyor. Örneğin hibiskus ya da kuşburnu. C vitamini içeriği yüksek olan bitkilerimizdendir. Hem şekeri düşürür, kolesterol düşüşüne de yardımcı etkisi vardır. Yine yeşil çay içerisindeki ateşin antioksidan özelliği sayesinde gribal enfeksiyonlara daha az yakalamanıza yardımcı olur. Eğer herhangi bir hazımsızlık, şişkinlik şikâyeti varsa rezene, karanfil ya da zencefil çayları tüketilebilir. Ihlamur özellikle bizim kış aylarında çok tercih ettiğimiz bir bitki çaydır. Ihlamur içerisine ekleyebileceğiniz zencefil, zerdeçal, çok az karabiber ve balla birlikte içeceğimiz bağışıklığı güçlendirici etkisinin daha da artmasını sağlamış oluruz. Bu şekilde tüketebiliriz bitki çaylarımızı da. Yine kış aylarında kullandığımız baharatlar da bizim iddiamızı güçlendirmeye yardımcı olur. Özellikle zencefil ve zerdeçal anti inflamatuar etkisi ile hem gribal enfeksiyonlara daha az yakalanmamızı hem de gelişen hastalıklardan daha çabuk kurtulmanıza yardımcı olur. Yemeklerimize çorbalarımızı ve sularımızda ekleyerek bu şekilde baharatları tüketebiliriz." ifadelerine yer verdi.

"Su tüketimi çocuklara teşvik edilerek öğretilmeli"

Son olarak çocukların beslenmesi konusunda ailelere tavsiyelerde bulunan Şener, "Özellikle şu an çocuklarımız da okula gittiği için ve orada birbirleriyle temas ettikleri için enfeksiyon bulaştırma ihtimalleri çok yüksek oluyor. Çocukların beslenmesine de mutlaka sabah okula gitmeden önce güzel protein değeri yükseltilmiş bir kahvaltıyla güne başlamaları. Yanlarında götürdükleri yemek çantalarının içerisinde paketli gıdalardan daha çok taze sebze ve meyveleri eklemeleri. Çocukların paketli içecekler yerine meyvelerle tatlandırılmış içecek tarifleri bularak onları tüketmeleri sağlanmalı. Dışarıda, kantinlerde ya da kafeteryalar çok yakın oldukları için dışarıdaki o yağlı ürünler yerine evde yapılmış daha çok kuruyemişler ile zenginleştirilmiş kekler, poğaçalar tüketilmesine daha çok teşvik edilmeli. Aynı şekilde su tüketimi çocuklara teşvik edilerek öğretilmeli." şeklinde konuştu.
(İLKHA)

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *