Dünya Müslümanları
tarafından 1979 yılından beri Ramazan ayının son Cuma günü, "Dünya Kudüs
Günü" olarak idrak ediliyor. Bugünde düzenlenen çeşitlik etkinlik ve
programlarla "Kudüs" ile ilgili farkındalık oluşturularak, Kudüs'ün
Müslümanlar için önemine dikkat çekiliyor.
Dünya Kudüs
Günü münasebetiyle konuşan Ankara Sivil Toplum Platformu Başkanı Mustafa Kır,
Müslümanların kurtuluşunun Kudüs ile Kudüs'ün kurtuluşunun ise Müslümanlar ile
mümkün olduğunun altını çizdi.
"Mescid-i
Aksa bizim onurumuz, şerefimiz ve inancımızdır"
Müslümanlar
için Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın öneminin tartışılmaz olduğunu vurgulayan Kır,
"Kudüs ve Mescid-i Aksa insanlık aleminin ikinci en büyük mabedidir.
Hazreti Adem'den beri peygamberlerin bir kısmının doğup büyüdüğü bir kısmının
da orada hayat sürdüğü bir yerdir. Peygamber Efendimizin İsra ve Miraç
durağının olduğu ilk kıblemiz olması hasebiyle Mescid-i Aksa bizim onurumuz,
şerefimiz ve inancımızdır. Ayeti Kerimede çevrenin mübarek kılındığı
sabitlenmiştir. Bir asırdan beri Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistin toprakları
israilin işgali altındadır. Sadece siyonistlerin işgalinde değil küresel
güçlerin de işgali altındadır. Adım adım Filistin toprakları Kudüs ve Mescid-i
Aksa Yahudileştirilme yönünde adımlar atılmaktadır." dedi.
"Adım
adım Kudüs Yahudileştirilmektedir"
Devamında
Kır, şunları aktardı:
"6
milyona yakın Filistinli 1948 yılından beri kendi topraklarından
uzaklaştırılmış ve kendi topraklarına hasret bırakılmıştır. Müslümanların
ziyaretlerine dahi müsaade edilmemektedir. Başlangıçta yüzde 44 oranında olan
işgal edilmiş topraklar bugün ne yazık ki Filistinlilerin elinde sadece yüzde
15 toprak kalabilmiştir. Batı Şeria'da 400'den fazla yerleşim alanı israil
işgali altındadır. Hepimizin bildiği 6 Aralık 2017 yılında ABD başkanı Trump'ın
Aldığı bir kararla Kudüs'ü israile başkent olarak tanıması ve büyükelçiliğinin
2018 yılında Kudüs'e taşınmasından sonra bugün Kudüs fiilen israile başkentlik
yapmaktadır. Bunun da etkisiyle adım adım Kudüs Yahudileştirilmektedir. Ne
yazık ki bunu engelleyici ne uluslararası kurum ve kuruluşlardan ne de
Birleşmiş Milletlerden veya İslam coğrafyasından caydırıcı bir hareket ortaya
konulmamaktadır. Bunun için tedbirler almak lazım artık yasadışı işgal edilen
toprakların alınması Filistin'in özgürlüğüne kavuşturulması için adımlar
atılmalıdır."
"İslam
ülkeleri ne yazık ki israille 2020 yılından itibaren bir normalleşme süreci
içerisine girmişlerdir"
Kudüs doğu
ve batı olarak yarılmaz bir bütün olduğunu belirten Kır, "Doğu ve Batı
Kudüs 5 Haziran 1967 tarihinde israil ve Arap dünyası arasında yapılan 6 gün
savaşlarda 'Doğu Kudüs' dedikleri yer ne yazık ki israilin eline geçmiştir. O
günden bugüne kadar Kudüs hem doğusuyla hem de batısıyla isailin işgali
altındadır. 1980 yılında israil Kudüs'ü başkent ilan etmek için kendi
parlamentosunda karar almıştır. 478 sayılı Birleşmiş Milletler kararıyla bu
karar reddedilmiştir. Buna rağmen ebediyen birleşik Kudüs israile başkent
olması için onların içinde bir inanç vardır. Bunun mücadelesi verilmektedir. Bu
mücadeleye 6 Haziran 2017'de eski ABD başkanı Donald Trump destek vermesiyle
fiilen doğusu batısı isailin işgali altına geçmiştir. Resmi olarak şu anda
israile başkentlik yapmaktadır. Bu hem uluslararası hukuk yönünden hem de İslam
hukuku açısından doğrudan doğruya bir işgaldir. Hatta işgal ettiği toprakları
ilhak etme yönünde israilin kararları vardır. Bu kararlar ortada olmasına
rağmen bugün 100 yıldan beri mücadelesini verdikleri İslam ülkeleri bu
kararlarından vazgeçerek bunlar ortadayken ne yazık ki israille 2020 yılından
itibaren bir normalleşme süreci içerisine girmişlerdir." ifadelerine yer
verdi.
"İsrailin
yaptığı hukuksuz eyleme karşı onu durduracak herhangi bir güç
çıkmamaktadır"
Yarım
asırdır işgalci siyonistler Mescid-i Aksa'nın altında kazılar yaptıkları halde
Yahudilikle ilgili en küçük bir bulguya da rastlamadıklarını belirten Kır,
"1967 yılından (6 gün savaşlarından) beri bu kazılara ara ara devam
etmekte ancak son 10-12 yıl içerisinde kazı çalışmalarını hızlandırmıştır.
Amacı Süleyman Mabedini bulmak ama bugüne kadar Süleyman Mabedine ait en küçük
bir emare ortaya konulamamıştır. Amacı Mescid-i Aksa'nın o kazılar sebebiyle
hafif bir deprem veya başka bir sebeple kendiliğinden yıkılması ve oraya
Süleyman Mabedinin inşa edilmesini sağlamaktır. Filistinli kardeşlerimiz,
Kudüs'teki kardeşlerimiz, yetkinler etkinler zaman zaman bunun uyarısını
yapıyorlar. Siyonistler tarafından Mescid-i Aksa'nın altında tüneller
kazıldığını Burak Duvarında (siyonistlerin deyimi ile ağlama duvarı) bir takım
genişlemeler yapılıyor. Kazılar sebebiyle Kubbet'üs-Sahra, Kıble Mescidi veya
diğer eserler üzerinde çatlakların oluştuğunu ifade ettikleri halde ne yazık ki
israilin yaptığı hukuksuz eyleme karşı onu durduracak herhangi bir güç
çıkmamaktadır." şeklinde konuştu.
"Eğer
amaçları yerine getiremiyorsanız bunu fazla istismar etmeden İslam İşbirliği
Teşkilatını lağv ediniz"
Amacı işgal
edilen Filistin topraklarını savunmak olan İslam İşbirliği Teşkilatı, kuruluş
amaçlarının gereğini yapmadıklarını aktaran Kır, devamında şunları söyledi:
"İslam
İşbirliği Teşkilatı 1970 yılında kurulmuştur. Teşkilatın amacı işgal edilen
Filistin topraklarını Filistinli kardeşlerimize iade etmek, Filistinlilerin
özgürlüğünü sağlamak, özgür Kudüs özgür Mescid-i Aksa'yı inşa etmektir. İslam
İşbirliği Teşkilatının 57 üyesinin başkanlarına seslenmek istiyorum; fabrika
ayarlarınıza geri dönünüz. İslam İşbirliği Teşkilatı kuruluş amaçlarının
gereğini yerine getirin. Eğer amaçları yerine getiremiyorsanız bunu fazla
istismar etmeden İslam İşbirliği Teşkilatını lağv ediniz. Bunun yerine bu
görevleri ifa edecek yeni bir teşkilatın kurulması ve Kudüs, Mescid-i Aksa ile
Filistin özgürlüğüne kavuşturulması yönünde adımlar atılması gerektiğini ifade
etmek istiyorum."
"İsaile
'Kudüs başkent kararını' Müslümanlar kabul etmemelidir"
Normal
olmayan işgalci Siyonistlerle normalleşen ülkelere tepki gösteren Kır,
"2020 yılında israille normalleşmeyi Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn,
Mısır, Suudi Arabistan ve Fas gibi ülkeler daha sonra ne yazık ki Türkiye
kervanın içerisine katılmıştır. Normalleşmeyi kabullenmek mümkün değildir.
'Nereye kadar neden normalleşmiyoruz da illa savaşmayı tercih ediyoruz.'
diyenler oluyor. Biz israilin normalleşmediğine şahit olduğumuz için
'normalleşmek mümkün değildir' diyoruz. İsrail normal bir ülke değildir. Normal
bir devlet de değildir. Hem kuruluşuyla normal değildir hem de icraatları ve
davranışları normal değildir. Kuruluşu yayılmacılık, zulüm ve işkence,
başkalarının topraklarına konma ve kanlarını dökme üzerine kuruludur. Yaptığı
bu icraatlarından vazgeçmediği için israille normalleşmeyi tasvip etmediğimizi
ve etmeyeceğimizi ifade ediyoruz. Başkenti birleşik Kudüs olan Filistin
devletinin kurulması için, Filistin devletini tanıdıklarına dair kendi
meclislerinde karar almaları gerektiğini öneriyorum." dedi.
"Müslümanlar
her gün Kudüs ve Mescid-i Aksa günü gibi Kudüs ve Mescid-i Aksa davasına sahip
çıkmalıdırlar"
Müslümanların
her günü "Kudüs Günü" ilan etmeleri gerektiğini ifade eden Kır,
"Dünya Kudüs Günü 1979 yılından beri İslam coğrafyasında özellikle sivil
toplum kuruluşları nezdinde anılmakta o günlerde Filistin ve Kudüs'te yaşanan
israilin haksız hukuksuz eylemleri dünya gündemine taşınması açısından çok
önemli bir gündür. İsrailin zulüm ve işkence yapmadığı, işgal ve ilhak etmediği
herhangi bir güne rastlanmak mümkün değildir. Müslümanlar her gün Kudüs ve
Mescid-i Aksa davasına sahip çıkmalıdırlar. Günlük olayları takip ederek kendi
ülkelerindeki hükümet ve devlet başkanlarını Filistin, Kudüs ve Mescid-i
Aksa'ya sahip çıkma ve israil karşısında durma yönünde mutlaka baskı yapmaları
gerekir." diyerek açıklamasını sonlandırdı. (İLKHA)
0 yorum