image


Siyonistlerin Mescid-i Aksa'ya yaptıkları son saldırılarla ilgili İLKHA muhabirine konuşan Yaşasın, "Siyonistlerin başlattığı saldırılar aslında sürpriz olmadı. Zira uzun bir süredir 'Pesah' denilen bayramlarını bahane kılarak Mescid-i Aksa'ya saldırmalarıyla ilgili bir planları vardı. Her sene yapıyorlar. Ayrı ayrı bir ajanda şeklinde uyguladıkları projelerinin sonlarına doğru varmışlar. İstiyorlar ki, Mescid-i Aksa tamamen yıkılsın, yerine 'Süleyman Mabedi' dedikleri yeni bir şey inşa etsinler ve orası tamamen Müslümanlarının kontrolünden çıksın istiyorlar. Özellikle Gazze muhafızı Şeyh Raid Salah sayesinde senelerdir Mescid-i Aksa'nın altında tünellerin kazıldığını görüntülerde hepimiz gördük. Yahudiler, son senelerde yoğun bir şekilde gelerek bayramlarını Mescid-i Aksa'da kutlamaya çalışıyorlar. Hiçbir alakaları, geçmişleri olmadıkları halde orayı tamamen Yahudileştirme ile ilgili bir hesabın içerisine girmişiler." dedi.


"Mescid-i Aksa üzerindeki baskıları bitirmek ve siyonistlerin kirinden kurtarmak için tüm Müslümanlara görev düşüyor"

Bu seneki durumun her sena yapılanların devamı olmakla birlikte çok aşırı siyonist bir hükümet koalisyonu oluştuğu için bu sefer çok daha gaddar, vahşi, plansız bir şekilde saldırı yapacaklarını beklendiğini belirten Yaşasın, "Zira önceki senelerde Mescid-i Aksa'ya baskın yapan, sözde orada kurbanlar kesip, raks ederek mabedimizin kutsalını incitecek şeyler yapmak isteyenleri o dönemin hükümeti, polis marifetiyle engelliyordu. Ancak yeni hükümette bizzat iç güvenlik bakanlığı yapan kişi, geçen dönemlerde zorla Mescid-i Aksa'ya girmeye çalışan kişidir. Doğal olarak bunların kontrolünde çok daha fazla yoğun bir şekilde gelmeye başlıyorlar. Bu çok yoğun bir şekilde devam edecekler. Aşırı tepkiler gelmesi halinde biraz hafifletecekler. Ancak ajandaları, planları Ramazanın kalan günlerinde yoğun bir şekilde Mescid-i Aksa'nın üzerine gelip kendilerince önemli bir merhaleyi aşmak, Mescid-i Aksa'yı yıkmak istiyorlar. Bu cihetle tüm Müslümanlara ciddi bir sorumluluk düşüyor. Sürekli vurguladığımız gibi değişmez bir sabite olarak Mescid-i Aksa, Haremeyn'i Şerife'den sonraki üçüncü kutsalımızdır. Kâbe'den sonraki en önemli mescitlerimizden biridir. Kâbe'den önceki kıblemiz, tüm peygamberlerin kaldığı yerlerdir. Herkes Mescid-i Aksa'nın kutsallığını, şer'en korumanın vacipliğini bildiği için uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Ancak bu tüm Müslümanlar için bir yükümlülüktür. Bu cihetle herkesin bulunduğu yerden imkânlarını zorlayarak Mescid-i Aksa'nın üzerindeki baskıları bitirmeye ve bir sonraki adımda ise onların kirinden tamamen kurtarmak ile ilgili bir sorumluluk söz konusudur." diye konuştu.

"Halkı Müslüman olan ülke liderleri başta olmak üzere âlimler, kanaat önderleri, hatipler, yazarlar ve STK'lara görev düşüyor"

Yaşasın, "Birinci görev Müslümanların yoğun bir şekilde yaşadığı ülkelerin yöneticilerine düşer. Türkiye Cumhurbaşkanı başta olmak üzere yetkililere düşer. Müslümanlar özellikle bu gibi insanlara bakarlar. Sadece kınamakla geçiştirilebilecek bir şey değildir. Bu Müslümanlar eğer İslami kaygılarıyla bu ülke yöneticilerine destek veriyorsa, Müslümanlar için önemli meselelerde önemli yöneticilerden önemli duruşlar da beklerler. Diğer taraftan yöneticiler yapsın veya yapmasın tüm Müslümanlara düşen sorumluluklar vardı. Bu cihetle İslami hassasiyeti olan insanlar, âlimler, hatipler, yazarlar, özellikle İslami cemaat ve hareketler, sivil toplum kuruluşları kesinlikle ciddi bir hareket içerisinde olmalıdırlar. Bu aralar uyanık olmalıyız. Hangi saatte ne yapacakları belli olmaz. En fazla zorlarına gidebilecek, baskı oluşturabilecek unsurlardan birisi kuşkusuz büyükelçiliklerinin olduğu yerlerin abluka altına alınmasıdır. Onun dışında ciddi bir boykot uygulanmasıdır. Basın ve medya üzerinden Müslümanların sesini duyurmak, kamuoyu oluşturmak önemlidir." şeklinde konuştu.

"Sadece belli zamanlarda değil yılın her günü mesulüz"

Mescid-i Aksa'daki Müslümanlara manevi yardımın yanında maddi yardım ulaştırmak gerektiğini de vurgulayan Yaşasın, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Bu sene her seneden farklı olarak 30 gün boyunca itikâf yapacaklarını söylediler. Ramazanın son 10 günündeki itikâf bu sene tüm Müslümanlar adına saldırıları görüp 30 güne çıkardılar. 30 gün boyunca Filistin'in her tarafında her yaştan insanlar Mescid-i Aksa'da kalıyorlar. Bunların ulaşımları, ihtiyaçları, iftar ve sahurları ciddi bir desteği gerektiriyor. Onun dışında da gerek Gazze'de, gerek Gazze dışında ve Kudüs'te Müslümanların direnişi söz konusudur. Doğal olarak ciddi bir cihat desteği gerekiyor. Müslümanları üzerine düşen en önemli unsurlardan birisi de cihat hususudur. Sadece beli zamanlarda değil yılın her günü mesulüz. Ancak Ramazanda gerginliği tırmandıkları, planlarını uygulamaya çalıştıkları için özel olarak mükellefiz. Belki bu Ramazan hatırına Allah'u Teâlâ hem günahlarımız affedip bizi temizler hem de Mescid-i Aksa'mızı siyonistlerin kirinden temizler." (İLKHA)

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *