image



Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan Ramazan ayı, bugün akşam kılınacak ilk teravih ve 23 Mart Perşembe günü tutulacak ilk oruç ile tüm Müslümanların hanesine misafir olmaya başlayacak.

Cihan, Kocaeli'deki din görevlilerinin bugün itibariyle hizmete hazır hale geldiklerini belirterek daha verimli bir hizmet mevsimi gerçekleştirmek istediklerini dile getirdi.

"Hep beraber bu coşkuyu, bu heyecanı idrak edip yaşayacağız"

Bütün illerde hazırlıklar yapıldığı gibi Kocaeli'de de görevlilerin hazırlıklarını tamamladığını dile getiren Cihan, "Görevlilerimiz görev yapacakları mahalliyi, kendilerini, vasıtalarını, araçlarını gözden geçirerek bugün itibariyle hizmete hazır hale geldiler. Önceki dönemlerdeki eksiklikleri, kusurları, yanlışlarını gözden geçirerek daha verimli daha huzurlu bir hizmet mevsimi gerçekleştirmek istiyoruz. Bu çerçevede camilerimizde Kur'an-ı Kerim ağırlıklı olarak mukabeleler okunacaktır. Sabah namazından önce, öğle namazından sonra, ikindi namazından sonra cemaatimizle görevlilerimizin mutabık kalacakları vakitlerde mukabeleler okunacak. Bir taraftan Diyanet TV'deki mukabeleleri takip ederken bir taraftan da en yakın camimizdeki mukabelelere iştirak ederek Kur'an'ın bereketinden ve feyzinden istifade etmenin çabası içerisinde olacağız. Ayrıca camilerimizin tamamında vaaz ve nasihatler, bilgilendirmeler devam edecek. Hep beraber bu coşkuyu, bu heyecanı idrak edip yaşayacağız." ifadelerini kullandı.

"İmkanlarımıza göre fitre ve fidye miktarını artırabiliriz"

Fitre ve fidyeyle alakalı nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini anlatan ve insanların kendileri için neyi uygun görüyorsa ihtiyaç sahipleri için de aynı seviyede ikramı uygun görmesi gerektiğini söyleyen Cihan, "Din İşleri Yüksek Kurulu gerekli çalışmaları yaparak fitre ve fidye miktarını belirlemiş oldu. Asgari 70 liradır. Bunu asgari noktada değerlendirmek lazım. 70 liranın altına düşürmemek lazım. İmkân ve kabiliyetlerimize göre bunu daha üst rakamlara da çıkarmamız mümkündür. Bunun ortalama en pratik tespiti şöyle olabilir; sahur ve iftarda kendimiz için neyi öngörüyorsak, hangi nimetlerden nasıl istifade etmeyi planlıyorsak aynı kalitede, aynı seviyede ikramı da ihtiyaç sahipleri için öngörmeliyiz. Ben kendim için 100 liralık bir iftar ve sahur programı yapıyorsam, benim vermem gereken ortalama fitre miktarı da 100 lira olmalıdır, diye düşünüyoruz. Birtakım mazeretlere bağlı olarak oruç tutmak istediği halde tutamayacak kardeşlerimiz vardır. Ama yaşlılık, zayıflık ve acizlik sebebiyle ama yolculuk veya uzun süreli tedaviyi gerektiren hastalık sebebiyle oruç tutamama durumuyla karşı karşıyaysak sağlığımıza kavuşma ümit ve imkânımız varsa, sağlığımıza kavuştuktan sonra tutamadığımız günler kadar orucumuzu kaza ederiz. Uzun süreli kronik bir rahatsızlıkla mücadele ediyorsak, tedavimiz böyle devam ediyorsa, geri dönüşü olmayan bir acziyet ve yaşlılık söz konusu ise dolayısıyla oruç tutamayacağımız da ağırlıklı olarak ortaya çıktıysa, tutamadığımız günlerin sayısınca fidye vermemiz lazım. Her bir fidyenin miktarı da bir fitre miktarı olması öngörülmektedir. Dolayısıyla 30 gün oruç tutamayacak olan bir kardeşimizin 2 bin 100 lira bir miktarı fakirlere, ihtiyaç sahiplerine dağıtması gerekir. Bunu bir ihtiyaç sahibine verebileceğimiz gibi parçalara bölerek de ihtiyaç sahipleri arasında taksim edebiliriz. Bir fitre ve fidye miktarını daha aşağılarda bölmemek kaydıyla, yani 70 lirayı ikiye bölerek birilerine vermenin çok fazla bir karşılığı olmaz. Asgari 70 lira vererek fidye ve fitrelerimizi taksim edebiliriz." şeklinde konuştu.

"Dil altı hapları, kulak, burun ve göz damlaları orucu bozmaz"

Müftü Cihan son olarak, "Yine ifade etmemiz gereken bir başka husus; oruç tutmakla beraber kullanma zarureti olan birtakım ilaçlar var. Bunlarla ilgili de kısa bir hatırlatma yapmakta fayda var. Dil altı kullanımı, kalp rahatsızlıklarına ani müdahaleyi sağlayabilen ve hemen tesirini gösteren bir uygulamadır. Dil altı kullanımında orucu bozacak herhangi bir unsur yoktur. Dolayısıyla oruçluyken dil altı kullanma zarureti varsa kullanırız ve orucumuz bozulmaz. Yine göze damlatılan damlalar orucu bozmaz. Vücuda uygulanan birtakım bantlar orucu bozmaz. Burun, göz ve kulak damlası orucu bozmayan uygulamalardır. Çok sık sorulan bir soru ise iğnenin orucu bozup bozmayacağı noktasındadır. Burada da yapılan değerlendirmeler, istişareler ve görüşmeler sonucunda şöyle bir ifade kullanılmaktadır: 'Besleyici, yani gıda ve keyif verici özelliği olan iğneler orucu bozar.' Yani ben bu iğneyi kullanmak zorundaysam ve bu iğnene de keyif ve besleyici bir özellik taşıyorsa bu iğne orucu bozar ve gününe gün kaza gerektirir. Bunun dışında besleyici ve keyif verici bir özellik taşımıyorsa o iğnenin orucu bozmayacağı noktasında bir değerlendirme bulunmaktadır. Ama kıymetli kardeşlerimize hatırlatmamız şudur: 'Eğer imkân varsa iftardan sonra iğne vurdurmayı tercih etmeliyiz.' Eğer bir mecburiyet varsa iğneyi vurdururuz. Ama besleyici ve keyif verici bir özellik taşıyorsa gününe gün kaza tutmamız gerekir. Bunların dışında özellik taşıyan iğne vurdurmuşsak herhangi bir şey gerekmez." dedi. (İLKHA)

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *