image


Deprem bölgesinde mağdur olmuş insanların ayağa kaldırılması için herkesin elinde geldiğini yapması gerektiğini vurgulayan Baran, hiçbir beklenti içerisinde olmadan bölgeye gelerek gönüllü çalışanların görmemezlikten gelinmemesi gerektiğini söyledi.

Hiçbir hükümetin ve devletin bu kadar geniş çaplı afetin altında tek başına kalkabileceğini düşünmediğini dile getiren Baran, dolayısıyla alanda bulunan sivil toplum kuruluşlarının desteklenmesi gerektiğini söyledi.

“Depremzedelerin alicenaplığı bizi mutlu etti”

Baran, “Özellikle bu yerleşme konusunda inşallah bir an önce bir adım atılır. Yerleşmeye geçme konusunda yardımcı olunur. Deprem bölgesine Gaziantep’ten başlayarak ilçe ve köylerini dolaştık. Özellikle ailesinde vefat eden, mağdur olan insanların alicenaplığı, çadırda olmalarına rağmen o misafirperverliklerini görünce çok memnun oldum. İnsanlarımızın bu gibi ağır travmalara rağmen nasıl ayakta kaldıklarını, teselli olduklarını gördük.” dedi.

“Yıkılan ve yıkılmayan binaların karşılaştırılması lazım”

Yıkılan ve yıkılmayan yan yanda bulunan binaların karşılaştırılması ve nedeninin ortaya çıkarılması gerektiğinin belirten Baran, “Özellikle yıkımlardan çok etkilendim. Şunu da görüyoruz. Kimi binalar enkaza dönüşmüş, hemen yan tarafında yıkılmayan binalar var. Bana göre yıkılan ve yıkılmayan binayı karşılaştırmak lazım. Buna göre de adım atılması lazım. Bizim için insanların hayatı önemli. Yıkılıp, yıkılmayan binaların nedenlerini devlet tespit etmesi lazım.” ifadesini kullandı.

“Bizi ayakta tutan dayanışma ruhudur”

“Bu bölgede mağdur olmuş insanları ayağa kaldırmak için elimizden gelen gayreti göstermemiz lazım.” diyen Baran, “Hamdolsun biz bunu halkımızda ve milletimizde gördük. Özellikle Japonya’dan gelen bir ekibin ifadesiyle söylüyorum. Diyor, ‘Keşke insanlarınızdaki bu dayanışma ruhu, bizim insanlarımızda da olsaydı.’ diye ifade ediyor. Gerçekten de öyledir. Bizi ayakta tutacak bu yardımlaşma ruhudur.” diye konuştu.

“Sahada ki İslami STK’lar desteklenmeli”

Açıklamasının devamında Baran, şunları söyledi:

“Özellikle İslami STK’ların ilk günden itibaren bölgeye koşmaları, gönüllü olarak buralarda yardım çalışmaları yapmaları, belki enkaz altında canları kurtarmaları, bu dayanışma ruhuyladır. Özellikle sivil toplum kuruluşları üzerinden sürdürülürken, çok daha erken oluyor. Çok daha bereketli oluyor. Buraya gelenler, işlerini, evlerini bırakarak gönüllü çalışmaya gelmişler. Hiçbir hükümetin ve devletin bu kadar geniş çaplı afetin altında kalkabileceğini sanmıyorum. Dolayısıyla bu sivil toplum kuruluşlarının alana girmesi, faaliyet yapması, hiçbir karşılık beklemeden ihlasla, samimiyetle yapması çok daha etkileyici ve erken olabileceğine inanıyorum. Hükümetlerinde ileriki aşamalarda bunları görmesi lazım. STK’ları desteklemeleri lazım. Önlerini açmaları lazım ki bu gibi afetlerde onlardan istifade edilsin. Halkımızda bu gibi yardımlardan istifade ettirsinler. Hükümetlerin de aynı zamanda altında kalkamayacak ağır yükler olduğu zaman toplum kuruluşları el atsın. Bunu el birliğiyle kaldırabilsinler.” dedi.

“Geçmiş tarihlerden ders almak lazım”

Son olarak geçmişten ders alınması gerektiğinin altını çizen Baran, “Geçmiş tarihlerden ders almak lazım. Özellikle bu deprem bölgelerinde tarihçiler, hükümetler, idareciler, deprem bölgelerinde olan depremleri iyi kurcalamaları lazım. Nerde, hangi tarihte, kaç büyüklüğünde deprem olmuş. Olduğunda ne kadar can kaybı olmuş. Bu kayıtlar ülkeyi idare edenlerin gözlerinin önünde olacak ki, ileride programları, projeleri, yerleşim yerleri, bir plan ve program dahilinde yapılsın. O bölgeyi tanıması lazım. Bu bölge bir deprem bölgesiyse, binalar, şehirler, kentleşmeler buna göre yapılması lazım. (İLKHA)

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *