6 Şubat 2023 tarihinde saatler 04.17 gösterirken
Kahramanmaraş Pazarcık'ta yaşanan 7.7 şiddetindeki depremden 9 saat sonra bu
kez Elbistan'da saatler 13.24'ü gösterirken 7.6 şiddetinde ikinci bir deprem
yaşandı.
Dünyada eşine az rastlanan ikiz depremler sonrasında
Kahramanmaraş başta olmak üzere Hatay, Adıyaman, Malatya ve Gaziantep'te çok
ciddi yıkımlar meydana gelirken Kilis, Osmaniye, Adana, Şanlıurfa gibi illerde
de hem yıkımlar hem de ölümler yaşandı.
Aradan geçen 12 günlü süreç içerisinde arama kurtarma
çalışmaları ve enkaz kaldırma işlemleri devam ederken şimdiye kadar 40 bine
yakın kişi vefat ederken 100 binden fazla insan da yaralandı. Bunun yanı sıra
ailelerini tamamen kaybederek yalnız başına kalan yüzlerce çocuk ise devlet
korumasına alınırken ileriki süreçlerde koruyucu ailelere verilmesi meselesi
gündemdeki yerini aldı.
Refakatçisi olmayan çocukların koruyucu ailelere verilmesi
meselesi ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Üsküdar Üniversitesi Öğretim
Görevlisi Psikolog Dr. Fatma Turan, konunun çok hassas bir mesele olduğunu,
koruyucu aile olmak isteyenlerin çok iyi düşünmeleri gerektiğini söyledi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın koruyucu aile
konusunda yapılan başvuruları ciddi bir elemeden geçirdiğini vurgulayan Turan,
çocukların psikolojik olarak kendilerini güvende hissettikten sonra bu sürecin
başlaması gerektiğini ifade etti.
"BÜYÜK TRAVMALAR YAŞANDI ANCAK UMUTLA HEP BİRLİKTE
YOLUMUZA DEVAM ETMELİYİZ"
Turan, "Çok zor ve maalesef uzun bir sürecin içerisindeyiz.
Psikolojik açıdan hem depremi yaşayanlar hem de izleyen, gören, bir şekilde bağ
oluşturmuş olan herkes adına çok zorlu bir dönem. Yaralarımızı sarmamız zaman
alacak. Bu psikolojik etkileri atlatabilmemiz için önce kendimizi sağlıklı
tutabilmemiz, olabildiği kadar yaşadığımız sürecin hangi boyutlarda olacağını
fark edip enerjimizi yüksek tutmalıyız. Tabiki bu sürecin içerisinden çıkacağız
ve hayatımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Burada bizim için en önemli
kavramlardan birisi umuttur. Umut kavramı, yeniden hayata tutunma, kendimizdeki
gücü fark ederek yolumuza devam edebilmek hepimiz için çok kıymetli. Bunu
gerçekleştirirken de birbirimize destek olmalıyız. Bunu birinci ve ikinci
derece yaşayanlar, geçmiş travmaları da tetiklenen insanlar olarak bir arada
kaldığımız yerden hayatımıza devam etmek durumundayız. Bireysel olarak
birbirimize sahip çıkmak, insan olarak birbirimizin özeline, özrüne, kutsalına
dokunmadan yolumuza devam etmeliyiz." dedi.
"ÖNCE İNSANİ, SONRASINDA DA PSİKOLOJİK DESTEK ÇOK ÖNEMLİ"
Kişiler hayatına devam etmek için bir umuda tutunmaları
gerektiğini söyleyen Turan, "Bu umut kişinin inancı, hayatta kalan
akrabaları, arkadaşları, yaşam kaynakları olabilir. Önce bu kişilerin durumunun
fark edilmesi ve sosyal destek görmesi çok önemli. Sosyal destek görürken de
bireysel olarak yapabileceklerimiz de çok önemli. Yakın çevremizde, uzak
çevremizde olan kişileri tespit ederek sonrasında sınırlarımız çerçevesinde ne
yapabiliriz? Kısa, orta ve uzun vadede nasıl destek olabiliriz? Diye düşünmek
gerekir. Önce insani, sonrasında da psikolojik destek çok önemli. Şu anda çok
bilimsel kavramlara girmek istemiyorum ama bir sonraki aşamada psikiyatrik
tanılar da olacak. Yoğun bir şekilde bu tanılar olacak. Bu dönemde de muhakkak
bir psikoterapi desteği olmalı. Tabi tek başına değil. Bizi var eden, bir arada
tutan, bağlarımızı güçlendirmemiz çok kıymetli. Bu anlamda insani noktada ne
yapabiliriz? Yeniden umut kavramını nasıl ortaya koyabiliriz? Diyerek bu açıdan
yardımcı olmalıyız." diye konuştu.
"YALNIZ KALAN ÇOCUKLARIMIZ ÖNCELİKLİ OLARAK
KORUNDUĞUNDAN, GÜVENDE OLDUKLARINDAN EMİN OLMALARI GEREKİYOR"
Koruyucu aile konusunun çok önemli olduğunu kaydeden Turan,
"Bildiğimiz gibi çok uzun yıllardır devletimizin politikası bu anlamda çok
önemli bir noktada. Alandan birisi olarak ciddi anlamda olumlu çalışmaların
olduğunu söyleyebilirim. Bu dönemde konu çok daha hassas bir noktaya geliyor.
Geçen hafta yoğun duygularla, acının, korkunun, öfkenin, üzüntünün ve daha
birçok yoğun duygunun olduğu bir haftaydı. Şimdi yavaş yavaş daha farklı
duygulara evirilecek. Bu süreçte insanlar hemen koruyucu aile olmak istedi. Bu
tabi ki çok kıymetli ama öncelikli olarak yalnız kalan çocuklarımızın
korunduğundan, güvende olduklarından emin olmaları gerekiyor. Yapılan açıklamalar
da bunu bize söylüyor. Bu noktada sağlıklı olduklarına inanıyoruz. Ailesinden
büyükleri kalanlar yine kendi içerisinde koruma altında kalıyor. Çünkü aile
büyükleri destek oluyor. Ancak doğumlar gerçekleşti, 2 aylık bebekler, daha da
küçük bebekler çıkarıldı. 0-2 yaşa kadar çocuklarımızın da enkaz altından sağ
çıktığını gördük. Şu anda onlar zaten fiziksel anlamda, ruhsat destek anlamında
korunma altındalar." şeklinde konuştu.
"KORUYUCU AİLE OLMAK İSTEYENLER CİDDİ BİR ELEMEDEN
GEÇİRİLİYOR"
Koruyucu aile olmak isteyenlerin şartlarını iyice düşünerek
bu süreci bir ömür boyu devam ettirip ettiremeyeceklerine karar verdikten sonra
başvuru yapmaları gerektiğini hatırlatan Turan, "Bu güvenli süreç
tamamlandıktan sonra koruyucu aileye verilirken de devletin politikalarına
uygun bir şekilde hareket edilmesi çok önemli. Burada talep eden ailelerle
ilgili özellikle şunu ifade etmek istiyorum. Bu çok önemli bir sorumluluk.
Kişiler bu sorumluluğu alırken önce kendilerine bazı sorular sormalılar. Buna
gerçekten hazır mıyım? Bu sorumluluğu alarak bir çocuğun hayatına dokunmak
istiyor muyum? En önemlisi bu sorumluluğu bir ömür boyu devam ettirebilir
miyim? Sorularını kendisine sormalı. Eğer kişi bu sorulara sağlıklı cevap
verebiliyorsa bundan sonra koruyucu aile başvurusu yapılabilir. Tabi ki şartlar
değerlendirilir ve ona göre de çocuklarla bir arada bulunmuş olur. Koruyucu
aile konusunda çalışma yapan ve bizim de görüştüğümüz dernekler var. Koruyucu
aile olmak isteyenler zaten ciddi bir elemeden geçiriliyor. Başvuru şartlarına
göre hem fiziki hem de psikolojik şartlar koruyucu aile olmayı karşılıyor mu?
Gibi değerlendirme süreçleri oluyor. Başvuran aile çocuğun biyolojik ve
psikolojik gelişimde ne kadar destek olabilir? Diye tüm incelemeler yapıldıktan
sonra ancak bir kanaat oluşuyor. Buna bağlı olarak koruyucu aile ile çocuklar
bir araya getiriliyor. Şu an gelinen noktada da konu oldukça hassasiyet
kazanmıştır. Dolayısıyla burada hem kendi adımıza çok acele etmeden
şartlarımızı iyi değerlendirerek karar vermek gerekir. Aynı şekilde devletin de
bu noktada belli bir noktadan sonra çocukların koruyucu ailelerle bir araya
getirilmesi gerekir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
0 yorum