Toplum içerisinde sahip oldukları engelleriyle yaşamlarını
sürdürmeye çalışırken insanların yanlış tutumları sebebiyle birçok zorlukla
karşı karşıya kalan engelli bireyler, yaşadıkları zorluklar ve toplumdan
beklentileri hakkında İLKHA muhabirine konuştu.
Sahip oldukları engelden çok insanların yanlış tutumları
sebebiyle daha fazla mağdur olduklarını dile getiren engelli bireyler, toplumun
engellilere karşı nasıl davranmaları gerektiği noktasında bilinçlendirilmesi,
insanların da empati kurarak engellilere karşı daha hassas davranması
gerektiğini ifade ettiler.
Doğuştan görme engelli olan 2 çocuk babası Engin Toygar,
"Diğer engelli gruplarını bilmem ama biz görme engellilerin sıkıntıları,
kaldırımlara araçların park edilmesi, esnafların sarı çizgilere tezgâhlarını
koymalarıdır. Trafik ışıklarında butona basıp sesli komutu duyduktan sonra
karşıya geçerken maalesef araçlar bize yer vermiyor. Ulaşımda da çok ciddi
sıkıntılarımız var. Bunların giderilmesini talep ediyoruz." dedi.
"Özel sektörde çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz"
İş başvurularında yaşadıkları sorunlara da değinen Toygar,
"Kendimizi topluma ne kadar kabul ettirsek de bizlere acıyan gözlerle
bakan bazı duyarsız insanlar var. İnsanların bize karşı daya duyarlı olmasını
istiyoruz. İş konusunda ben sıkıntı yaşamadım ama çevremizde bu sorunları
yaşayan arkadaşlarımız oldu. Bazı arkadaşlarımıza görme engelli oldukları halde
kurum müdürleri onlara çay servisi yaptırıp, yerlere paspas çektirip mobbing
(baskı) uygulayanlar var. Özel sektörde çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz.
İşverenler ile engelliler arasında geçen sıkıntılar var. Görme engellileri işe
almak istemiyorlar. Bizi kabullenmek istemiyorlar. Bunlarla ilgili çok sorun
yaşıyoruz. İş başvurusu yaptığımızda 'siz görme engellisiniz, sizi işe alsak ne
yapabilirsiniz. Bilgisayar kullanamazsınız, evrak götür-getir işleri
yapamazsınız' deniliyor. Her seferinde kendimizi anlatmak zorunda kalıyoruz.
Bizler nasıl bir takım eğitimlerden geçiyorsak işverenlerin de engellilere
karşı bilinçlendirilmesi için eğitimden geçirilmesini istiyoruz. Mesela bir
görme engellinin bilgisayar kullanabildiğini bilmiyorlar. Bizler de görenler
gibi bilgisayar kullanabiliyoruz." diye konuştu.
"Engellilerin mağduriyetleri giderilmeli"
Daha önce özel sektörde çalışan ve yaklaşık 25 yıldır
memurluk ile birlikte engellilere yönelik faaliyet yürüterek çeşitli STK'larda
görev yapan Mehmet Börekçi, "Engelliler için uygulanan Balthazart formülü
ile engel oranları aşağıya çekildi ve böylece birçok engelli kardeşimiz mağdur
oldu. Avrupa'da hafif, orta ve ağır engelli diye 3 gruba ayrılıyor. Bizde yüzde
40 olarak belirtilen oran yüzde 25'lere çekilmesi gerekiyor. Yüzde 40'ın
altında engelli olanlar bir bakıma engelliyken engelsiz duruma düştüler. Hala
bu formülün sıkıntıları devam ediyor. Bununla ilgili yasal düzenlemelerin
yapılması için bürokratlara, yetkililere tekliflerde bulunuyoruz. Engellilerine
bakan annelerimizin sosyal güvence kapsamına alınması ile ilgili de tekliflerde
bulunuyoruz. Sosyal güvence altına alınıp engellisine baktığı sürece
primlerinin devlet tarafından ödenmesi ve yarın bir gün engellisi vefat edince
ortada kalmamaları için önemli. Devlet, evde bakım maaşı ile engelliye
bakanları güvence altına alıyor ama engellisi vefat edince ortada
kalabiliyorlar. Mesela birçok görme engelli arkadaş bağımsız hareketi olmadığı
için birisinin yardımına muhtaç olarak hayatını sürdürüyor. Bunlara yarı
bağımlı rapor düzenleniyor. Bu sebeple refakatçi hakkından faydalanamıyorlar.
Özellikle görme engelliler böyle mağduriyetler yaşayabiliyorlar." şeklinde
konuştu.
Yaşadıkları sorunların çözüme kavuşturulması için sürekli
gündem oluşturarak yetkililere sorunlarını ilettiklerini ancak sadece seçim
süreçlerinde hatırlandıklarını belirten Börekçi, seçim sonrasında yine
sorunlarıyla baş başa kaldıklarını ifade etti.
"Hiçbirimizin bir saniye sonrasına garantisi
yok"
İslami İlimler Fakültesi öğrencisi Muhammed Talha Yumlu,
aslında doğuştan engelli olduğunu ancak bu engelinin 11-12 yaşlarımda belli
olduğunu ve sonrasında tekerlekli sandalye kullanmaya başladığını söyledi.
Günlük hayatta yaşadığı sorunları aktaran Yumlu,
"Okulum karşıda olduğu için metro ile gidip geliyorum. Metro kullanırken
asansörde yaklaşık 20-25 kişilik bir sıra oluyor. Bazen hava soğuk ve yağmurlu
oluyor. Asansörü kullanmada öncelik hakkı engellilerde olmasına rağmen maalesef
yer verilmiyor. Vatandaşlarımızda duyarsızlık olduğunu görüyorum.
Vatandaşlarımızı duyarlı olmaya davet ediyorum. Hepimiz birer engelli adayıyız.
Bunun bilincinde olmalıyız. Hiçbirimizin bir saniye sonrasına garantisi yok.
Tüm vatandaşlarımızı bu bilince davet ediyorum." ifadelerini kullandı.
"Yarın sen de benim durumunda olabilirsin"
Sahip oldukları engelden çok insanların hayatlarını zorlaştırdığını
söyleyen doğuştan görme engelli olan Habil Filiz, herkesi empati kurmaya davet
ederek karşılaştıkları bazı sorunları şu şekilde aktardı:
"Görme engelimizin Allah'tan geldiğine inanıyoruz ve
hiçbir şikâyetimiz yok. Bu şekilde de mutluyuz ama insanların hayatımızı
zorlaştırdığını söylemek isterim. Mesela sokakta yürürken kaldırımlara park
edilen arabalar, doymak bilmeyen esnafın tezgâhları işimizi bir hayli
zorlaştırıyor. Kentsel yapılaşma da buna dâhil. Vatandaş bir ev yapıyor ve
kaldırıma merdivenini koyuyor. Zaman zaman bunu bastonla hissedemeyip sıkıntı
yaşadığımız oluyor. Görme engellilerin düz yürümesini sağlayan sarı çizgiler
var. Maalesef sarı çizginin ortasına direk dikilebiliyor. Veya görsellik adı
altında ağaç dikilebiliyor. Bunlar da hayatımızı zorlaştırıyor. Buradan sizin
aracılığınızla belediyelere, yöneticilere seslenmek istiyorum. Bunlara iyi
cezalar gelmeli. Halkımıza da şu söylemek isterim. Kendilerinin de bir engelli
adayı olduğunu unutmamalılar. Bugün görüyorsan, elin ayağın tutuyorsa yarın
tutmayabilir. Yarın sen de benim durumum da olabilirsin. Onun için hayatımı
zorlaştırma diyorum. Empati kur, kendini benim yerine koy ve ona göre
davran." (İLKHA)
0 yorum