Uğradığı sayısızca değişiklikten dolayı mevcut anayasanın artık
yürürlükte kalma şansının kalmadığını vurgulayan Altun, yeni, sivil bir anayasa
çağrısında bulundu.
Yeni anayasa oluşturulurken anayasanın bir toplumsal sözleşme olduğu
bilinciyle hareket edilmesi gerektiğini ifade eden Altun, yeni anayasanın öz
olup her seferinde yeniden düzenlenmeye muhtaç bırakacak şekilde detaylar
içermemesi gerektiğinin altını çizdi.
Anayasanın bir ideoloji dayatmaması, vatandaşlık tanımının ise etnik
aidiyete göre yapılmaması gerektiğine vurgu yapan Altun, 'Türkiye vatandaşlığı'
gibi herkesin kendisini ait hissettiği bir üst kimliğin anayasaya şekil vermesi
gerektiğini söyledi.
Yeni anayasada hiç kimse inancına aykırı davranmaya zorlanmaması
gerektiğini kaydeden Altun, bu anlamda inanç ve ibadet hürriyeti sağlanıp hiç
kimsenin dini inancının emir ve yasaklarına aykırı davranmaya zorlanmayacağı
anayasal teminat altına alınması gerektiğini belirtti.
"MAHKÛM EDİLEN DİKTATÖRLERİN HAZIRLADIĞI ANAYASAYI UYGULAMAK AKLA
ZİYAN"
Mevcut anayasanın 12 Eylül 1980 darbesi ürünü olup bir askeri vesayetin
baskısı altında hazırlandığına işaret eden Altun, şöyle devam etti: Şunu
belirtmek gerekir ki bu anayasanın halen ülkede yürürlükte olması öncelikle
siyasilerin sonrasında da tüm ülkenin çok büyük bir ayıbıdır. Zira 1980
darbesinin failleriyle, diktatörleriyle yargılanıp mahkûm edildiği bir ülkede
bu darbenin vesayeti altında ortaya çıkan anayasasının halen yürürlükte
kalmasının başka bir izahı yoktur. Bir taraftan darbenin hazırlayıcılarını,
uygulayıcılarını yargılayıp mahkûm edeceksiniz, diğer taraftan bu mahkûm edilen
diktatörlerin hazırladığı anayasayı uygulamaya devan edeceksiniz. Bu akla
mantığa sığmayan bir durum.
"YENİ ANAYASAYLA İLGİLİ SOMUT BİR ÇALIŞMA YOK"
Tam da bu yüzden yeni anayasa çalışmalarının Türkiye’nin değişmez birinci
gündem maddesi olması gerektiğine dikkat çeken Altun, "Tabii ki malumunuz
iktidar partisi dahil her siyasi parti bir seçim vaadi olarak yeni bir anayasa
gerekliliğinden dem vurmaktadır. Ancak gelinen noktada somut bir çalışma olmadığı
gibi böyle bir irade de görünmemekte.
Sayın Cumhurbaşkanının başörtüsü ve aileyi korumaya yönelik anayasa
değişikliği gündemdeki sıcaklığını koruyor. Başörtüsü ve ailenin korunması gibi
anayasal değişiklikler toplumun beklentilerine bir nebze de olsa cevap olmakla
birlikte hiçbir değişiklik anayasanın tamam mı değişmedikçe çare
olmayacaktır." dedi.
"MEVCUT ANAYASANIN ARTIK YÜRÜRLÜKTE KALMA ŞANSI KALMAMIŞTIR"
Mevcut anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar en çok
değişikliğe uğrayan anayasa unvanını taşıdığını vurgulayan Altun, şunları
söyledi:
Şöyle ki; bugüne kadar mevcut anayasa ile ilgili 19 değişiklik paketi
sunulmuş, 44 anayasa maddesi kaldırılmış, mülga gelmiş, 179 maddede değişiklik
yapılmıştır. Dolayısıyla anayasanın 223 noktasına dokunulmuştur. Bu haliyle
mevcut anayasanın artık yürürlükte kalma şansı kalmamıştır. Yamalı bir bohçaya
dönüşen bu anayasanın acilen kaldırılıp toplumun ihtiyaçlarına uygun sivil bir
anayasaya dönüşmesi gerekmektedir.
"ANAYASA YAMALI BOHÇAYA DÖNÜŞMÜŞTÜR"
Mevcut haliyle anayasada dil birliği, insicamın da kalmadığını belirten
Altun, "Zira mevcut anayasada madde var, değişik madde var, geçici madde
var, ek geçici madde var; aynı şekilde fıkra var, ek fıkra var, değişik son
fıkra var, ek cümle var, değişik birinci cümle var, değişik ikinci cümle var,
değişik son cümle var.
Dolayısıyla askeri vesayet altında oluşturulan, vatandaşına ideoloji
dayatan, bütün etnik kimliklerin bir etnik kimliğe bürünme zorunluluğunu
getiren bu anayasa bu haliyle uygulanamaz bir anayasa olduğu gibi yapılan bu
kadar değişiklikten sonra yamalı bir bohçaya da dönüştüğü ortadadır." diye
konuştu.
"VATANDAŞLAR OLAĞANÜSTÜ DÖNEMLERİN ANAYASASIYLA YÖNETİLMEK ZORUNDA
DEĞİL"
Ülkenin olağan şartlarda hazırlanmış bir anayasaya ihtiyacının olduğunu
ifade eden Altun, bugüne kadar hazırlanan dört anayasanın hiçbirinin de olağan
şartlarda hazırlandığına dikkat çekti. Altun, vatandaşların askeri darbenin
vesayeti altında oluşturulmuş olağanüstü dönemlerin anayasasıyla yönetilmek
zorunda olmadıklarını kaydetti.
"YENİ ANAYASA ÖZ OLMALI, BİR İDEOLOJİ DAYATMAMALIDIR"
Halkın yeni anayasadan beklentilerini sıralayan Altun, konuşmasını şöyle
sürdürdü: “Şunu ifade etmek gerekir ki
yeni anayasa oluşturulurken anayasanın bir toplumsal sözleşme olduğu bilinciyle
hareket edilmesi gerekmektedir. Bu sebeple de toplumun tüm temsilcilerinin bir
araya gelmesiyle ve partiler üstü bir konsensüsle oluşturulması gerekmektedir. Öncelikle
yeni anayasa öz olmalıdır. Her seferinde yeniden düzenlenmeye muhtaç bırakacak
şekilde detaylar içermemelidir. Detaylar anayasayla değil kanunlarla
belirlenmelidir. Anayasa bir ideoloji dayatmamalıdır; hiç kimse elit bir
kesimin kendisine dayatılan ideolojisine maruz kalmamalıdır.”
"İNANÇ VE İBADET HÜRRİYETİ SAĞLANMALI"
Vatandaşlık tanımının etnik aidiyete göre yapılmaması gerektiğini
belirten Altun, "Türkiye vatandaşlığı gibi herkesin kendisini ait
hissettiği bir üst kimliğin anayasaya şekil vermesi gerekir. Hiç kimse inancına
aykırı davranmaya zorlanmamalıdır. Bu anlamda inanç ve ibadet hürriyeti
sağlanmalı, hiç kimsenin dini inancının emir ve yasaklarına aykırı davranmaya
zorlanmayacağı anayasal teminat altına alınmalıdır." ifadelerini kullandı.
"DEĞİŞTİRİLEMEZ MADDE OLMAMALIDIR"
Anadilde eğitim hakkının aynı şekilde anayasal güvence altına alınması
gerektiğinin altını çizen Altın, son olarak şunları söyledi: “"Temel
ihtiyaç maddelerinden vergi alınmamalıdır. Sosyal devlet ilkesinin bir gereği
olarak vatandaşın sırtındaki bu yükün kaldırılması için bu durumun anayasal bir
hüküm haline getirilmesi gerekir. Anayasanın değiştirilemez maddesinin olmaması
gerekmektedir. Değiştirilemez maddelerin olması ölülerin dirilere hükmetmesi
anlamını taşımaktadır."(İLKHA)
0 yorum