image

İlaç tedarikinde yaşanan sorunlar ve buna bağlı olarak yükselen ilaç fiyatlarının hastaları mağdur ettiğini belirten Ramanlı, "Bilindiği üzere Sağlık Bakanlığı tarafından her yıl ilaçların fiyatlandırılması için sabit bir Euro kuru belirlenmektedir. Ancak belirlenen sabit Euro kur tutarı 7,86'ya yükseltilmesine rağmen reel Euro kurunun artması ile aradaki fark giderek artmaktadır. Reel Euro kurunun 18 TL'nin üzerinde olduğu göz önüne alındığında, firmaların zarar etmemek için ülkemize ilaç tedarik etmekten imtina etmeleri kaçınılmazdır. Bu da ilaçta stokçuluğu beraberinde getirmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, "Mevcut veriler ışığında kurda yükselme devam ettikçe ilaç tedarikinde aksaklıklar meydana gelmeye devam edecektir. İlaçta tedarik sorunu giderek büyürken bu durum hastaların tedavi süreçlerinde daha büyük aksamalara yol açacaktır. Sağlık Bakanlığı'nın hastaların mağdur olmamaları için gerekli düzenlemeleri yapması gerekmektedir. Bu bağlamda reel kur ile sabit kur arasındaki makasın kapanması için çalışmalar yapılmalıdır. Sorunun nihai çözümü için mutlaka ilaçta dışa bağımlılık azaltılarak yerli üretim artırılmalı ve ilaç takip sistemi daha ciddi bir şekilde uygulanmalıdır. Halkın sağlığı sermaye sahiplerinin çıkarlarına kurban edilmemeli, ilaç sıkıntısı giderilerek fiyatlardaki artışlar durdurulmalıdır." şeklinde konuştu.

"MÜLTECİ SORUNU, BARIŞ ORTAMININ SAĞLANMASIYLA ÇÖZÜLÜR"

Neredeyse her hafta mültecilerle ilgili yeni bir ölüm veya facia haberinin, ülke veya dünya gündemine geldiğini belirten Ramanlı, geçtiğimiz hafta Akdeniz açıklarında batan mülteci teknesinde en az 94 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlattı.

Ramanlı, Suriye’deki iç savaştan kaçan mültecilerin, sığındıkları komşu ülkelerdeki hayat şartları veya dışlanma baskısı sebebiyle Avrupa ülkelerine geçmek istediğine işaret etti.

Ramanlı şunları söyledi: “Zenginliğini ve refahını yüzyıllar boyunca Asya ve Afrika ülkelerini sömürerek elde eden pek çok Avrupa ülkesi, ülkelerine geçmeye çalışan mültecilere açık denizlerde insanlık dışı müdahalelerde bulunmaktadır. Bu müdahaleler neticesinde mülteci kadınlar, erkekler ve çocuklar ya açlıktan ölmekte ya da boğularak can vermektedirler. Söz konusu olan Müslüman mülteciler olunca medeniyete dair hiçbir belirti göstermeyen Avrupa devletlerinden, bundan sonra da insanlık değerlerine dönmesini beklemek gerçekçi değildir.”

Ramanlı, “Yeni bir göç dalgasının yaşanmaması ve mültecilerin kendi topraklarına dönebilmesi, Suriye halkının olduğu kadar bölge ve dünya devletlerinin de faydasına olacaktır. Bugüne kadar çözümün adresi olarak gösterilen emperyalist devletler, barış için değil hem kendilerinin hem de siyonist işgal rejiminin çıkarları doğrultusunda savaşın ve istikrarsızlığın devamı için çalışmaktadır. Bu nedenle bölge ülkelerinin, sorunları artık emperyalistlere havale etmeden müzakere kanallarını zorlaması ve çatışan tarafları kalıcı bir barış için ikna etmesi zaruridir. Zira mülteci sorunun tümüyle ortadan kalkması, Suriye’deki barış ve huzur ortamının sağlanabilmesine bağlıdır.” Dedi. HABER MERKEZİ

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *