image

Uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığının, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük bir problem olarak varlığını sürdürdüğünü belirten Ramanlı, bu bataklık, kişileri suç işlemeye de teşvik ederek cinayet, yağma ve kundakçılık gibi suçlarla toplumsal huzuru da baltaladığına işaret etti.

Bunun son örneklerinden biri de annesinin canına kast eden bir uyuşturucu müptelasının, herkesin kanını donduran o vahim cinayeti olduğunu hatırlatan Ramanlı, önünün alınamaması durumunda maalesef bu vakaların yenilerinin yaşanmasının mümkün olduğuna dikkat çekti.

Ramanlı, "İnsan aklını dumura uğratan alkol ve uyuşturucu ile mücadeleyi tek boyutlu düşünmemek gerekir. Bu mücadelenin, sosyo-ekonomik ve psikolojik boyutu da vardır. Bu sebeple aile kurumunun güçlendirilmesi, eğitimde sadece maddi değil manevi değerler temelli bir modelin benimsenmesi ve devlet tarafından insan onuruna yaraşır ekonomik koşullar oluşturulması son derece önemlidir. Uyuşturucu ile mücadele sadece polisiye tedbirlerle değil, ancak kapsamlı bir plan ve program uygulanarak başarıya ulaşabilir." diye konuştu.

“ÇEVRENİN KORUNMASI VE İSRAFIN TERK EDİLMESİ HEPİMİZİN ORTAK VAZİFESİDİR"

Çevrenin korunmasına da değinen Ramanlı, son birkaç yüzyıllık endüstrileşmenin, fosil yakıtlardan yararlanma ve doğayı ve çevreyi kirletmenin, dünyayı önü alınamayacak felaketlerle karşı karşıya bırakacağının açık olduğunu belirterek, "İnsanların yararlanması için Allah'ın hizmetimize sunduğu dünyanın doğal düzeni, kapitalizmin açgözlülük ve israf kültürünü dayatması sonucu bugün çeşitli tehlikelere maruz kalmaktadır. Bu tehlikelerden en büyüğü şüphesiz kuraklık ve köklü iklim değişikliğidir. Bugün Kuzey Yarım Küre’de buzulların eridiği, iklim dengesinin bozulduğu ve bu gelişmelere bağlı olarak kuraklığın yaşandığı görülmektedir." dedi.

Ramanlı, şunları ekledi: Rabbimizin bütün insanlara mutlak surette yetecek ölçüde sunduğu kaynaklar, bugün insanların ihtirasları yüzünden ölçüsüzce kullanılmakta ve mutlak zenginlik adına belli sermayedarları zengin etmektedir. Böyle giderse milyarlarca insan, bu açgözlülüğün fiziki sonuçlarıyla karşı karşıya kalacaktır. Çevrenin korunması ve doğal kaynakların ölçülü kullanılması israfın terk edilmesi hepimizin ortak vazifesidir. Aksi takdirde gelecek nesillerin doğal afetler, kıtlık ve kuraklık gibi büyük felaketlerle daha fazla imtihan olması kaçınılmaz olacaktır.” HABER MERKEZİ

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *