Hutbede, Hazreti Muhammed'in anne baba hakkına verdiği önem aktarılarak
Müslümanlara ana baba hakkına riayet etme, onların gönlünü yapma ve hayır
dualarını almanın gayretinde olma tavsiyesinde bulunuldu.
İrad edilen hutbenin tamamı şöyle: "Medine’ye bir genç
gelmişti. Uzun ve meşakkatli bir yoldan geldiği belliydi. Doğruca Allah Resûlü
(sas)’in yanına koştu ve 'Anne babamı ardımdan ağlar halde bırakıp sana geldim
Yâ Resûlallah!' dedi. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle
buyurdu: 'Anne babanın yanına geri dön ve her ikisini de nasıl ağlattıysan
öylece güldür!
Anne babamız, kendilerine iyilik yapmamızı en çok hak eden
kişilerdir. Zira onlar, bu dünyaya gelme vesilemizdir. Kimi zaman gözyaşı ve
duayla, kimi zaman da göz nuru ve alın teriyle bizleri bu günlere onlar taşıdı.
İlgi ve destekleriyle hayata tutunduk. Sevgiyi, şefkati ve merhameti ilk
onlarda gördük. Sabır ve fedâkârlığın zirvesini onlardan öğrendik. Hangi yaşta
olursak olalım hayat yolculuğumuzdaki en büyük sığınağımız ve dayanağımız hep
anne babamız oldu.
Anne babamıza iyilikle muamele etmek yüce dinimizin emridir.
İslam, anne baba hakkını gözetmeyi ve onların gönüllerini hoş tutmayı tavsiye
eder. Bilhassa yaşlandıklarında yanlarında olmanın, sevgi ve merhametle
ihtiyaçlarını karşılamanın bir vefa borcu olduğunu bildirir. Onları ihmal
etmeyi ve incitmeyi ise yasaklar. Nitekim hutbemin başında okuduğum ayet-i
kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: 'Rabbin, sadece kendisine kulluk
etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi
senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül
alıcı güzel sözler söyle. Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat
ger. ‘Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi
sen de onlara merhamet göster’ diyerek dua et.
Resûl-i Ekrem (s.a.s), şöyle buyurur: 'Rabbin hoşnutluğu
anne babanın hoşnutluğuna, Rabbin öfkesi de, anne babanın öfkesine
bağlıdır.' O halde geliniz, her birimiz şu soruları kendimize
soralım. Anne babamıza iyilik etmeyi Rabbimize kulluğun bir gereği olarak
görüyor muyuz? Onların rızasını kazanmak ve yüzlerini güldürmek için çaba
gösteriyor muyuz? Gönüllerimizde ve hanelerimizde onlara yer açıyor muyuz? Aile
olmanın sıcaklığını ve huzurunu anne babamıza hissettirebiliyor muyuz?
Yanlarında olmaya, uzakta olduğumuzda ise hal ve hatırlarını sorup
ihtiyaçlarını gidermeye gayret ediyor muyuz? Yoksa çeşitli bahanelerin ardına
sığınıp onları ilgi ve sevgimizden mahrum mu bırakıyoruz?
ANA BABA HAKKINA RİAYET EDELİM
Ana baba hakkına riayet edelim. Onların gönlünü yapmanın ve
hayır dualarını almanın gayretinde olalım. Anne baba rızasını kazanmayı dünyada
en büyük bahtiyarlık, ahirette ise kurtuluş vesilemiz olarak görelim. İyilik ve
ihsanımızı, tatlı dilimizi ve güler yüzümüzü, saygı ve hoşgörümüzü, anne
babamızdan asla esirgemeyelim. Dâr-ı bekâya göçmüş olan anne babalarımızı
duasız, Fatihasız bırakmayalım. Amel defterlerini kapattırmayan salih
evlatlardan olalım.
'Anne baba, kişinin cennete girmesine vesile olacak en yüce
kapılardan birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlendirmek
artık sana kalmıştır!' (Tirmizî, Birr, 3)" HABER MERKEZİ
0 yorum