Türkiye'de özel televizyon kanallarının yaygınlaşmasıyla
başlayan çok çeşitli programlarla birlikte rekabet de her geçen gün artıyor.
Birçok televizyon kanalında yayımlanan dizi, film ve programlar maalesef
toplumun yararından çok zararına hizmet ediyor.
Özellikle son 20 yılda artan yayın çeşitliliğiyle birlikte
yapılan olumsuz yayınlara yaptırım uygulanmaması, ahlaki yozlaşmaya sebebiyet
veren dizi ve filmlerin daha da artmasına neden oldu.
Toplumu ayrıştıran, kutuplaştıran ve ötekileştiren
yayınların yanı sıra dizi ve filmlerde özellikle gençler için maddiyatın ön
plana çıkartılması, kabadayı rolüne saygın karakterler verilmesi, uyuşturucu ve
kumardan para kazananların rol model olarak gösterilmesi toplumu ifsat etmekte
ve aile bağları zayıflamakla beraber çarpık ilişkileri normalleştirilmektedir.
Dizilerin insan hayatına etkisinin olduğunu belirten
İTTİHADUL ULEMA üyesi Molla Mehmet Şenlik, toplumu ifsat çalışmalarının medya
üzerinden yaygınlaştırıldığına dikkat çekerek kültüre aykırı dizilerin aile
yapısına aşılandığını ifade ederek ifsat içerikli yayınlara karşı tedbirler
alınması gerektiğini söyledi.
"İFSATLAR MEDYA ÜZERİNDEN YAYGINLAŞIYOR"
Toplumun iletişim konusunda artık görsele daha fazla
yöneldiğine dikkat çeken Şenlik, "Örneğin televizyonlarda yayınlanan dizi,
film ve reklamlar dahil çok cazip. İnsanlar oradaki görselden başlayıp sosyal
medyayla devam ediyorlar. Bu ehemmiyeti itibariyle ifsat hareketleri de bu
alana yönelmiş ve çalışmalarını bu noktadan sürdürüyorlar. Bazen önemli bir
meseleyi dile getirilirken usulünce balın içine zehir katıyor, o haberi sunan
spiker veya oynayan oyuncu bir Müslümanın kabul etmeyeceği ve bakamayacağı
gayrı ahlaki tarzdan bir görüntüyle insan karşısına çıkıyor. Ekrana kilitlenen
izleyici zamanla bu görüntüye gözleri alışıyor, yabancılık kalmıyor ve insanlar
bu şekilde münkere adapte oluyorlar." ifadelerini kullandı.
Ahlaksız dizi ve programlara karşı toplumun manevi
değerlerinin ele alındığı dizilerin artırılması gerektiğine vurgu yapan Şenlik,
"İnsanlar, bu dizilere karşı aslında bir tepki vermeleri lazım. Bu tepki,
birçok yönlü olabilir. Birincisi, bu tarzdan yayın yapacak yayın kuruluşlarına
karşı olumlu yayın organlarını çoğaltmak ve insanları oraya yönlendirerek
alternatifler oluşturmak gerekir." dedi.
"KÜLTÜRÜMÜZE AYKIRI DİZİLER AİLE YAPISINA
AŞILANIYOR"
Bazı TV kanallarında yayımlanan dizilerin oluşturduğu
tehlikenin altını çizen Şenlik, "Bazı kanallar da budizm ve putperestlik
kültürünün işlendiği Hint dizileri var ve Müslüman halkımız farkına varmadan o
putperest insanların kültürlerini alıyor. Onların algılama, olayları
değerlendirme ve olaylara bakış açılarını kopyalıyor. Belki kültürlü insanlar
buna fazla kapılmaz ama özellikle ev kadınları o dizileri kaçırmaz ve zaman
zaman o dizideki oyuncuların rolünü kendi eş ve çocuklarına karşı oynarlar.
Burada bir kültür aşılanıyor." ifadelerini kullandı.
Toplumu ifsat eden dizilerin bazen mazlumu zalim olarak
gösterebildiğine vurgu yapan Şenlik, konuşmasını şöyle sürdürdü: Çünkü
görsellik dünyaca kabul edilmiş bir gerçektir, bunu önleyemezsin. İslam
ahlakına, kültürüne, örfüne, adetine ve toplumumuzun gerçeklerine uygun bir
tarzda diziler yayımlamak, dizi ve çizgi filmler hazırlayıp ahlaki olan şeyleri
insanlara vermeye çalışmak gerekir. Bazen gerektiğinde bunu eleştirmek,
kötülemek ve yapanlara karşı birtakım müeyyideler getirmek lazım gelir. Burada
zalim ve mazlum mefhumu dahi inancımıza ve kültürümüze göre farklıdır. Bazı
şeyler İslam'a göre zulümken veya hakaret iken onlara göre olmayabilir. Mazlum
dedikleri şey hakikaten mazlum muydu yoksa ikinci bir zalim midir? Bu
düşünceleri iyice değerlendirmek ve anlatmak lazım. Bu çerçevede diziler ve
filmler hazırlamamız gerektiğine inanıyorum.
"İFSAT İÇERİKLİ YAYINLARA KARŞI TEDBİRLER
ALINMALI"
RTÜK'ün işleyişine değinen Şenlik, "RTÜK İslami bir
kuruluş değil, devletin bir kurumudur. Halkın hassasiyetine dikkat etmesi ve
infiale yol açacak şeylerden sakınması durumunda yayın yasağı veya
serbestliğini getiriyor. Müstehcenlik ve inanç değerleriyle alakalı hakaretler
söz konusu olduğunda cezalar yazabiliyor ama bunlar caydırıcı değil."
şeklinde konuştu.
Gayri İslami ve ahlaki yayımlara karşı İslam alimlerinin
üzerine düşen görevler olduğunu söyleyen Şenlik, "Başta İslam alimleri bu
konulara hâkim olmaları lazım. Çoğu alim sosyal medyada ne olup bittiğini,
dizilerde neler yapıldığını ve ne amaçla yayınladığını bilmiyor,
değerlendirmiyor, oturup istişare etmiyor, başkalarıyla bir görüş alışverişinde
bulunmadığı gibi buna karşı ne gibi tedbirler alınması gerektiği konusunda da
otoriter olamıyor. O zaman başta alimlerin bir araya gelip bu gibi konularda
programlar yapmaları gerekiyor." diye belirtti.
Şenlik, "Bir saldırı varsa karşı koymanın da bir adabı
vardır. Düşman sana karşı silahını çekmişse ellerini aşağı indirip esas duruşta
bekleyemezsin. Çünkü senin varlığını, inancını, kültürünü, örf ve adetini yok
ediyor. Allah bu ümmete rehberlik ve doğru yolu gösterecek cesur, bilgili ve
birikimli alimleri ve rehberleri göndersin. Müslüman halkımıza İslam şuurunu nasip
etsin. İslam kültürüyle kültürlenmeyi; Kur'an'a, sünnete ve selef-i salihine
dönmeyi nasip etsin inşallah." dedi. (İLKHA)
0 yorum