Uzun bir süredir Türkiye’nin gündeminin ağırlıklı olarak ekonomi olduğunu
dile getiren Yapıcıoğlu “Döviz kurlarının oynaklığı, doların ani yükselişi ve
sert düşüşü uzun süredir konuşulmaya devam ediyor. Kurlardaki oynaklık halen
devam ediyor. Bu nedenle piyasa henüz durulabilmiş değil. Kurların ani yükselip
düşmesi sonucu hemen herkes sıkıntılar yaşadı.” ifadelerini kullandı.
Doların yükselmesinin psikolojik bir operasyon olduğunu ve bu psikolojiyi
devam ettirmeye çalışanların olduğunu belirten Yapıcıoğlu şunları söyledi: “İşin
en acı ve dikkat çekici tarafı kurların düşmüş olması uzun vadede herkesi
rahatlatacakken ve doların 18 TL’ye yükselmesinin en büyük nedeni panik havası
ile psikolojik nedenlerken halen bu psikolojiyi canlandırmak için çaba gösteren
bir kısım siyasetçi ve gazeteciler var. Memleket adına bizler bundan üzüntü
duyuyoruz. Doların kısa süre içerisinde nerdeyse 2 katına katlanmasının
sebeplerinin ekonomik gerekçelerle açıklanacak bir tarafı yoktur. Doların
yükselmesi tamamen psikolojik bir operasyondu. İnsanlar panik içerisinde dolara
hücum ettikleri için dolar bu kadar yükselmişti. Nitekim hükümetin açıklamış
olduğu politika psikolojiyi rahatlattığı için TL’ye güven arttı ve TL’ye
geçenler döviz kurunun yükselmesiyle herhangi bir zarara uğramayacakları, bu
farkın garanti edilmesinden dolayı dolarda sert bir düşüş oldu. Buna rağmen pek
çok internet sitesinde ya da gazetede bazı ekonomistlerin dolar ya da altında
patlama olacağı, sert yükselişlerin olacağı yönünde panik psikolojisini
canlandırma niyetiyle yapılan haberler var.”
“ÜLKE EKONOMİSİNE ZARAR VERECEK AÇIKLAMALAR VATANSEVERLİK DEĞİLDİR”
Ekonominin mevcut hale gelmesinin hükümetin yanlış politikalarının bir
sonucu olduğunu fakat hükümeti yıpratmak adına kur fiyatları üzerinden
psikolojik operasyonların yapılmasının yanlış olduğuna dikkati çeken
Yapıcıoğlu, “Doların yeniden sert yükselmesi herkese zarar verecektir. Sadece
hükümeti yıpratma adına bu tip haberlerin yapılması gerçekten memleket adına
üzücüdür. Bizde bir muhalefet partisi olarak hükümetin ekonomik politikalarını
yeri geldiğinde çok sert eleştirdik, halen de eleştiriyoruz. Bugün ekonominin
bu hale gelmesinin müsebbibi hükümetin yanlış ekonomi politikalarıdır. Ama ülke
ekonomisine çok ciddi zarar verecek şekilde açıklamalar yapmak vatanseverlik
değildir. Bu tür açıklamalardan bir an önce vazgeçilmelidir. Çünkü piyasanın
rahatlamaya ihtiyacı var.” ifadelerini kullandı.
Kurların yükselmesi ve oynaklığından dolayı tarım sektörünün çokça zarar
gördüğünü belirten Yapıcıoğlu, şöyle devam etti: “Tarımsal girdilerin fiyatları
gerçekten enflasyona göre birkaç kat artmış durumda. Bu girdilerin başında da
gübre gelmektedir. Gübre, tarımsal ilaçlar ve tohum fiyatlarının ciddi bir
şekilde artmış olması çiftçiyi zorda bırakmıştır. Ayrıca plansız ekimi
planlanmamış tarım nedeniyle bir kısım çiftçinin ürünü elinde kaldığı için
onların zararı da katlanmaktadır. Bazı çiftçiler önümüzdeki dönemde tarlasını
ekmekten vazgeçebilecek seviyeye gelmiştir. Daha önceden de hükümeti bu konuda
uyarmıştık ve bu uyarımız tekrarlıyoruz. Çiftçi bir hazine gibi görülmeli, ne
pahasına olursa olsun mutlaka korunmalıdır. Tarım ve gıda sektörü çok stratejik
bir sektördür. Bu stratejik önem pandemiyle birlikte netlik kazanmıştır.
Türkiye gıda ve tarım noktasına kendisine yetebilen bir ülke olmak zorundadır.
Silah ya da ekonomimiz ne kadar güçlü olursa olsun eğer tarım noktasına
yetersiz olursak bunun acısını milletçe hep beraber çekeceğiz. Bu nedenle
çiftçinin hiçbir şekilde zarar etmeyeceği politikalar ele alınmalıdır.” HABER
MERKEZİ
0 yorum