İTTİHADUL ULEMA Fetva Kurulu, "Altın borcu olan kimse
bunun yerine Türk lirası verebilir mi?" sorusuna yanıt verdi.
Fetvada, şu ifadelere yer verildi. "Altın borcu olan
kimsenin, alacaklısına Türk lirası veya başka bir para birimi üzerinden ödeme
yapmasıyla ilgili dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır.
Birincisi, kişi borç olarak aldığı altını, ödeme vakti
geldiğinde TL olarak alacaklısına verebilir. Bunun delili şudur: İbn Ömer'den
(radıyallahu anh) rivayet edilen bir hadiste kendisi Efendimize (aleyhissalatu
vesselam) gelerek şunları söyledi: 'Ben dinarla deve satıyor, dinar yerine
gümüş alıyordum. Bazen de gümüşle satıyor, onun yerine dinar alıyordum.' Bunun
üzerine Allah Resulü kendisine şöyle dedi: 'O anki kıymetiyle olursa ve
aranızda borç kaldığı halde ayrılmadığınız sürece bunda bir beis yoktur. (ُEbu
Dâvud "Buyû" 14, No: 3354)'
Hadiste geçen 'aranızda borç kaldığı halde ayrılmadığınız
sürece' şartıyla şu kastedilir; 100 gram altın borcu olan kimse, eğer bunun
yerine TL verecekse ödeme yapacağı kişiye bu değerdeki tutarın tamamını hemen
teslim etmelidir. Zira bu bir 'sarf' akdidir yani altın ile Türk lirasının
karşılıklı satılmasıdır. Öyleyse faklı cinsteki bu iki para biriminin, aynı
mecliste teslim edilmesi gerekir. Olur da borçlu 50 gram değerindeki TL'yi verip,
geriye kalan miktarı TL olarak bekletirse caiz olmaz. Bu durumda yapılması
gereken, geriye kalan altın borcunun gram olarak durmasıdır (Nevevî, Minhacü't
Tâlibîn s.300). Ancak izah ettiğimiz bu durum, borç akdi esnasında şart
koşulmamalıdır.
İkinci husus ise şudur; İslam âlimleri, altın borcu
olan kimsenin ödeme vakti geldiğinde farklı bir cins üzerinden vereceği paranın
o günün kuruyla eş değer olmasının zorunlu değil müstehap olduğunu
belirtmiştir. Zira ödeme farklı para cinsinden yapıldığında birinin diğerinden
fazla veya eksik olması caizdir. Önemli olan, paranın tamamının aynı mecliste
teslim edilmesidir. Şöyle ki; bir kimsenin 100 gram altın borcu varsa ve bunun
yerine TL verecekse o günün kurunu esas alması şart değildir. Yukarıda da
belirttiğimiz üzere bu 'sarf' akdidir yani bir nevi altın satışıdır.
Dolayısıyla alacaklı olan kişi o günün kur fiyatından daha düşük veya daha
fazla bir miktar üzerinden altını satabilir. Ancak olası hilelerin önüne geçmek
için ödemelerin kurlara göre yapılması daha iyidir (Nureddin Itr, İ’lâmu’l Enâm
II, 630)." HABER MERKEZİ
0 yorum