image

Aksoy yaptığı yazılı açıklamada, “Boğaziçi Üniversitesi önünde rektör seçimini protesto ile başlayan eylemler devam ediyor. Kendilerini üniversitelerin ari ırkı gören Boğaziçi’li malum güruhun tepkisini, “Amerika’nın sesi" sitesi “Boğaziçi camiası dışarıdan rektör atamasına karşı çıkıyor” diyerek haberleştirmişti. Azgın azınlık tarafından arka plan örgütlemesi yapılan bu eylemlerde kullanılan “Kayyum Rektör İstemiyoruz” sloganı ile –aslında- üniversiteye rektör olarak atanan ilk on rektörün kimliğinden kayyum ile neyi kastettiklerini anlıyoruz. Her şeye rağmen tepkileri bir noktaya kadar anlayabilirdik. Ancak  her ne kadar, kimi sendikaların-(ki biz onları tanıyoruz son dönemdeki tek varlık sebepleri LGBTİ haklarını savunmak ve bu kadim milletin kadim inanç değerlerine karşı savaş açmak-) kamuoyuna yansıyan son çirkin ve haddi aşan eylemleri "özgür, demokratik ve çoğulcu üniversite" laflarıyla  kılıflamaya çalışsa da ortaya konan eylemin de bu  hadsizliğin de masum olmadığı ortadadır.” Dedi.

Olayın Gezi parkı kalkışması benzeri olduğunu belirten Aksoy, “LGBTİ ve bir kısım marjinal grupların eliyle gerçekleşen son eylemde kullanılan görsel ve dil, gezi olaylarında sıkça duyduğumuz  “Mesele gezi parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı?”  sözünü tekrar hatırlattı. Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüste  “Kabe üzerine şahmeran temalı figür ve LGBTİ bayrak teması” içeren resim asılması   meselenin pek de  rektör seçimini protestosu olmadığını  apaçık ortaya koymuştur. Güzel Sanatlar Kulübü ve LGBTİ+ Kulübü’nde yapılan aramalarla da teyit edilen bu kutsal tanımaz eylemin asıl amacı, toplumun inancı ile alay etmek ve yeryüzünün ilk mabedi, tevhid inancının merkezi Kabe’yi tahkir etmektir.” İfadelerini kullandı.

Aksoy sözlerinin devamında şunları söyledi: “LGBTİ+ ve türevleri,  geçmişte başlarına ne geldiğini, Kabe’yi “Yeryüzünde Allah’a ibadet maksadı ile inşa edilen ilk bina” olduğunu ifade eden Kur’an-ı Kerim’den öğrenebilirler. Lut (as)’ın kavminden bildiğimiz bu azgın güruhun nasıl bir akıbet ile karşılaştıklarını detaylıca açıklamaya da hacet yok. Ancak bu azgın güruha hatırlatmakta fayda var ki; “Kabe sizin gibi nicelerinin saldırısına rağmen” varlığını devam ettirmiştir ve devam ettirecektir. Beş vakit namazda,  dilimizde kök salan Fil Suresi’nde, Kabe’yi yeryüzünden silip atmak isteyen “Fil Sahipleri” nin başına neler geldiğini tekrar ediyoruz defalarca. “Rabbin Fil sahiplerine neyi, nasıl yaptı görmedin mi? Onların planlarını boşa çıkarmadı mı?”  ayetleriyle bize sekinet veren  kudret, Kabe’yi insanlığın gönlünden söküp atmak isteyen; ancak kendi habisliklerini aşikar eden eylemleri ile bunu başaracaklarını zanneden “üç buçuk soysuza” dün “ebabil kuşları” ile karşılık verirken, -elbette- bugün de sahipsiz koymayacaktır evini.”

Provokatörlerin amaçlarına ulaşamayacaklarını belirten Aksoy, “Muhammed İkbal’in  “Dünya mabetlerinde Allah’ın ilk evi Kâbe. Biz onun hizmetkârı,  O bizim bekçimizdir.”  tespiti,  “İslam’ın Kutsalı” olan Kabe’ye karşı- imanın gereği olarak- her bir Müslümanın, Beytullah’ın önündeki necasetleri temizlemek için gönüllü hizmetkarları olduğunu hatırlatır. “Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek isteyen..” ler, sanmasınlar ki; Ebabiller, “Geçmişlerin Masalı’dır. Ve şunu ehli vicdan her bir insan bilsin ki Anadolu Her dönemde Nuh'un gemisi ve İslam cografyanında kalkanı, mazlumların hamisi olmuştur. O yüzden kimse kusura bakmasın başaramayacaksınız ve KARDEŞLİĞİMİZİ bozamayacaksınız...” dedi. ŞEVKİ ASLAN

 

 

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *