Kitabı
yazarken kendini kızı ecrinin yerine koyduğunu belirten Turgut, “ İki çocuğum
var. Biri üç, diğeri dokuz yaşında. Büyük yavrum Ecrin fiziksel ve zihinsel
engelli... Ne konuşabiliyor ne de yürüyebiliyor. Kızımızı çok seviyoruz.
Kendimizi ona adadık. Onu Allah’ın bir lütfu ve imtihan vesilesi görüyoruz.
Özellikle annesi hayatını ona adadı. Özel hayatı diye bir şey kalmadı. Biz
inşallah sabredenlerden olacağız ve Allah’tan bu sabrımızın karşılığı cenneti
talep edeceğiz. Kitabı yazarken kızımın duygularını bakışlarından okumaya
çalıştım. Bu eser ortaya çıktı.” Dedi.
Engelli
bir kızın, minik bir yavrunun duygu çağlayanı şeklinde yazılmış kitabın bir
yerinde minik Ecrin okuyucuya şöyle sesleniyor: “Size dertlerimi, duygularımı
ve dünyaya dair hissiyatımı anlattım. Umarım neler hissettiğimizi bir nebze
anlatabilmişim de belki benim gibi özel insanlara daha nazik ve kibar yaklaşır
artık sağlıklı insanlar. Benim bedenim ruhumun mezarıdır. Sessiz ve
hareketsizim. Ama hissiz değilim. Sizinle şimdilik duygu dünyamı babamın
sesiyle anlattım. Ama umuyorum ki bir gün kendi sesimle size haykıracağım.
Kendi tebessümümü, hüznümü, ideallerimi ve hissiyatımı size kendi dilim ve
sesimle aktaracağım. Bekleyin beni! Şu an için sessizliğe bürünsem de sizsizlik
bana tahammül edilmez geliyor. Rabbimden son nefesimden önce sadece bir kez
bile olsa içimde ukde olarak kalan bazı duygularımı dışa vurabilmeyi ve kendi
sesimle haykırabilmeyi isteyeceğim. Bir kez olsun "Anneee,
anneciğim!" diyerek ona seslenmeyi isteyeceğim. Bana döndüğünde de
gözlerinin içine bakarak: "Seni seviyorum anneciğim." demeyi
isteyeceğim rabbimden. Babama sarılıp boynuna ellerimi kelepçeleyebilmeyi,
elinden tutup çekiştirebilmeyi isteyeceğim. Bana ayakkabı alacak mısın
babacığım?' diyeceğim elbet... Bir gün sizlere kavuşmak için size koşacağım umuduyla!”
İki
bin adet basılan kitap okuyucusunu beklerken baba Turgut, kitabın gördüğü
ilgiden memnun. AHMET KÖLGE
0 yorum