Türkiye'deki kamuoyunu
rahatlatmak adına ekonomi faturasının Suriyelilere kesildiğine dikkatleri çeken
Cens, bazı milletvekilleri ve yazarların nefret furyasını körükleyici
söylemlerine işaret ederek, bunun kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Suriyeliler konusunda yapılan
paylaşımlara değinerek bunun bir hazımsızlık olduğunu söyleyen Cens,
"Suriyeli sığınmacılar aleyhindeki bu cereyanın ortaya çıkmasının başlıca
nedeni ekonomidir. Mültecilere karşı çıkanların çoğu işsizliğin, pahalılığın
kabahatini Suriyelilere yüklüyor. Bir de bunun diğer boyutu var. Suriyelilere
karşı bir nefret söylemi var. Mesela bir yazar, 'Her gün Türkiye'de 300
Suriyeli doğuyor.' diyerek bir nefret algısı oluşturuyor. Ankara Büyükşehir
Belediyesi eski başkanı, '35 yaş erkeklerin silahlandırılarak Suriye savaşına
gönderilmesini, bu uygulamaya uymayanların da sınır dışı edilmesini'
gerektiğini söylemişti. Bunu da ciddi ciddi önermişti." dedi.
"HÜKÜMET SURİYELİLERE
YÖNELİK NEFRET FURYASINA SESSİZ KALDI"
İçişleri Bakanı Süleyman
Soylu'nun paylaşımını da değerlendiren Cens, "Bu nefret söylemi
yaygınlaştı daha sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dedi ki, 'Afrikalılar
köşe başlarında 10 TL'ye saat satıyorlar. Bu kabul edilebilecek bir şey
değildir. Ben 1988 yıllarından beridir İstanbul'a gider gelirim. Yani
zararsızdırlar. Biriyle tanışmıştım kendisi ülkesinde pilottu. Yani o statüdeki
biri bile durumu kabullenmemiş buraya hicret etmiş. Hırsızlık mı yapıyor, mafya
mı, eroin mi satıyor, gasp çetesi mi? Hayır. Alın teriyle kazanıyor. Kalkıp bu
insana karşı bir hazımsızlık içerisindesin. Afrikalılar dâhil bazı Suriyeliler
var istihdamda bulunuyor. 50, 100, 150 insan çalıştırıyor yanında. Bu insanlar
vergisini veriyor, ne istiyorsun bu insanlardan. Bu nefret furyasına da sessiz
kaldılar." ifadelerini kullandı.
"SURİYELİLER KONUSUNDA BİR
POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİNE GİDİLDİ"
"Suriyeliler konusunda bir
politika değişikliğine gidildiğini gördük." diyen Cens şöyle devam etti:
"Kötü yönetilen ekonomi için bir günah keçisi lazımdı, hazır böyle bir
nefret algısı da oluşmuşken, bundan istifadeye gidildi gibi gözüküyor.
Bunlardan bir kısmının memleketlerine geri iade edildiği gibi bazı duyumlar
alıyoruz ki bunlar basında da yer alıyor. Cenevre Sözleşmesi'ne göre mülteci,
sığınmacı ve göçmen tanımı farklıdır. Suriye olayları başladığı günden beri
Türkiye, gelen mültecilere 'Geçici Koruma Statüsü' veriyor. Cenevre
Sözleşmesi'nde 'geçici koruma' gibi bir statü yok. Ne zaman oluyor bu? Kitlesel
bir akın olduğunda geçici koruma gibi bir şey verilir. Peki, bu 'geçici koruma'
statüsünde mülteci konumundaki birisi geri iade edilebilir mi? Hayır."
"EKONOMİNİN FATURASI
SURİYELİLERE KESİLDİ"
Suriyeliler konusunda hoşgörüde
bulunulması gerektiğini ifade Cens, "Türkiye'deki kamuoyunu rahatlatmak
için ekonominin faturası Suriyelilere kesildi. Bir 'milli güvenlik problemi'
gibi algı oluşturuldu. Bu sefer asayiş kontrollerinde, 'Belgen üzerinde mi?'
diye sorulup, 'Hayır' cevabını aldıkları gibi 'Belgesi üzerinde olmadığı için,
kayıtlı olmadığı için Ya Allah' diyerek ters kelepçe takıp ülkesine
gönderiliyor. Zorla 'gönüllü geri dönüş formu' imzalatıldığına dair iddialar
var. O formu imzaladığında tüm haklarından, elde edebileceği haklarından da
ferağat ettiriliyor ve bu şekilde iadenin yolu açılmış oluyor. Bunlar medyaya
yansıyor." şeklinde konuştu. MEHMET EMİN URAZ
0 yorum