Diyarbakır Medya Mensupları Derneği (DİMED), Doğu ve
Güneydoğu bölgelerinde çalışan üyelerini "Medya Mensupları Tarihle
Buluşuyor" programı çerçevesinde geçtiğimiz günlerde Bitlis'in ardından
şimdi de Mardin'de gezdirdi. Geziye ilimiz Batman’dan da BAMMED üyesi basın
mensupları katıldı.
ZERZEVAN KALESİ ZİYARETİ
Diyarbakır, Batman, Siirt, Şırnak, Urfa, Gaziantep
ve Bingöl gibi illerden geziye katılan gazeteciler, ilk önce Diyarbakır'ın
Çınar ilçesinde bulunan tarihi Zerzevan Kalesi’ni gezdi.
Roma İmparatorluğu'nun askeri yerleşimi olan
Zerzevan Kalesi, yüzeyde geniş bir alana yayılmış 60 dönüm olan yerleşime ait
kalıntılar ve surların dışındaki nekropol alanı rahatlıkla izlenebiliyor. 12
metre yüksekliğinde ve bin 200 metre uzunluğunda sur kalıntısı, 22 metre
yüksekliğinde gözetleme ve savunma kulesi, kilise, tapınak, kaya sunağı,
yönetim binası gibi mimari kalıntılarıyla kale göz dolduruyor.
SULTAN ŞEYHMUS KÜLLİYESİ ZİYARETİ
Gazeteciler, daha sonra Mardin’de bulunan Sultan
Şeyhmus Külliyesi'ne geçtiler. Abdulkadir Geylani Hazretleri'nin talebesi
Sultan Şeyhmus'un (Musa Bin Mahin Ez -Zuhi) Külliyesi, bölgenin önemli bir
ziyaret ve ibadet merkezi olarak biliniyor. Mardin'deki önemli türbelerden
birisi olan Sultan Şeyhmus Külliyesi, yılın 365 günü ziyaretçi akınına uğruyor.
Külliye, Mardin-Diyarbakır Karayolu'nun 25'inci
kilometresinde yer alan Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Sultan köyünde
bulunuyor.
DOĞU’NUN EFESİ DARA’YA HAYRAN KALDILAR
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde yapılan kahvaltının
ardından gazeteciler, Antik Kent Dara’ya geçtiler. Gazetecilere
eşlik eden İLKHA Mardin Temsilcisi Mehmet Salih Keskin, Doğu’nun efesi olarak
anılan antik kent hakkında bilgiler paylaştı.
Keskin, “Mezopotamya'nın önemli antik
yerleşimlerinden olan Dara'nın ne zaman kurulduğu hakkında net bir bilgiye
ulaşılamamaktadır. Bununla beraber arkeolojik Kaynaklar Ahamanişlerin Kralı
Darxis tarafından Mö. 530-570 yıllarında kurulduğundan söz etmektedir. Bu antik
yerleşim İranlılar ile Romalılar arasında sürekli el değiştirmiş, MS. 7.
yüzyılda Arap istilasına uğramış, daha sonra da yerel beylikler tarafından
yönetilmiştir. Dara, 15 ve 16. yüzyıllarda çevresindeki diğer yerleşim alanları
ile birlikte Osmanlıların eline geçmiştir.” dedi.
Tarihi bir hazine üzerinde kurulan Dara’nın, Doğu
Roma İmparatorluğu'nun, sınırını Sasanilere karşı korumak amacıyla kurduğu
belirten Keskin, galeri anıt kaya mezarlıkların yanında, dünyada dört
tanesinden iki tanesinin Mardin’de bulunduğu ve köylülerin zindan dediği yere
batan sarnıçları, antik kenti çevreleyen 5 kilometrelik surları, mozaikleri ile
adeta bir açık hava müzesi konumunda olduğunu ifade etti.
Arkeolojik kazıların 1986 yılında başladığı Dara'da,
yeterli ödenek ayrılamadığı için üstünde yerleşik köyün bulunduğu alanın ancak
yüzde 10’u ortaya çıkarabildiğini kaydeden Keskin, gün ışığına çıkarılan
eserler arasında yaklaşık 5 kilometre uzunluğunda şehir surları, sarnıçlar,
kaya mezarlar, kiliseler, agora, köprüler, silolar ve buna benzer yapılarla bir
şehrin tüm ihtiyacına cevap veren kamusal yapıların bulunduğunu söyledi.
KASIMİYE VE ZİNCİRİYE MEDRESELERİ ZİYARET EDİLDİ
Arkeolojik bulguları gözlemleyerek merak ettikleri
sorulara rehberler aracılığıyla yanıt alan gazeteciler, daha sonra Kasımiye
Medresesine geçtiler.
Her köşesi ilim ve irfan kokan Kasımiye Medresesi hakkında
bilgiler paylaşan Keskin, kesintisiz 400 yıl hem dini ilimler hem de fenni
ilimler verilerek binlerce âlimin yetiştirildiği medresenin duvarlarında
astronomi ve tıp bilimine ait simgeleri gösterdi.
Keskin, “Yapımına Artuklu Hükümdarı Sultan İsa zamanında
başlanan Kasımiye Medresesi'nin inşası, Timur dönemindeki Moğol saldırıları
sebebiyle yarım kalmış ve Akkoyunlu Sultanı Kasım İbn Cihangir döneminde 1469
yılında tamamlandı. Aktif olduğu dönemde bölgenin en önemli eğitim
merkezlerinden olan medresede bir türbe, bir çeşme ve 23 derslik bulunuyor. İki
teras üzerine, iki katlı olarak inşa edilmiş olan medrese, cami ve türbe ile
birlikte külliye şeklinde imar edilmiş. Rivayetlere göre; Akkoyunlu hükümdarı
Cihangirin oğlu Sultan Kasım, medresede amcası tarafından katledilmiş. Kasım
Paşa’nın kız kardeşi, Kasım Paşa öldüğünde kanını ağıtlar eşliğinde bu eyvanın
duvarlarına sürmüş. Aradan geçen 548 yıla rağmen kan izleri olduğu gibi
duruyor. Medresenin avlusundaki havuzda akan su tasavvufi bir betimlemeyi saklarken,
suyun akışı ile doğumdan ölüme kadar insan hayatı ve sonrası simgeleniyor.
Çeşmeden çıkan su doğumu, döküldüğü yer gençliği, ince uzun oluk ihtiyarlığı ve
suların bir havuzda toplanması ölümü temsil ediyor. Daha sonra bu su kanallarla
toprağa aktarılır ve bu da toprakta tekrar can bulur.” dedi.
600 YILLIK 3 BOYUTLU PORTRE HAYRETE DÜŞÜRDÜ
Medreseyi ziyaret eden gazetecilerin dikkatini ise
en çok 600 yıllık 3 boyutlu El Cezeri portresi çekti. Bugünün teknolojisiyle
bile yapılamayacak kadar muhteşem olan eser, çıplak gözle sadece bir çukur
gözükürken cep telefonu, kamera ve fotoğraf makinesiyle çekildiğinde ise
Müslüman bilim adamı ve mühendis olan, sibernetiğin ilk adımlarını attığı ve
ilk robotu yapıp çalıştırdığı kabul edilen Ebû'l İz El Cezeri'nin 3 boyutlu
portresi ortaya çıkıyor.
Gazeteciler, Zinciriye Medresesi ve diğer tarihi
mekânları ziyaret ettikten sonra yeşilliği, dere yatağındaki serin suyu ve
şelaleleri ile dikkat çeken Yeşil Xurs Vadisi’ni gezdiler.
Mardin’in Kızıltepe ilçesine 7 kilometre uzaklıkta
bulunan ve etrafı dağlarla çevrili 12 mahalleden oluşan Yeşil Xurs Vadisi, her
mevsim olduğu gibi yaz ayında da ziyaretçilere seyri doyumsuz manzaralar
sunuyor.
Vadi boyunca akan su yatağı sayesinde köylüler,
geçimini tütün, bağcılık ve meyvecilik yaparak sağlıyor. Ayrıca su yatağı
üzerinde balık üretme tesisleri ve piknik alanları da bulunuyor.
Güneydoğu’nun saklı cenneti olarak bilinen Yeşil
Xurs Vadisi’nde serinleyen gazeteciler, akşam yemeğinden sonra geziyi
sonlandırarak memleketlerine geri döndüler. AHMET KÖLGE
0 yorum