“Müslümanlar, Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu savaşta Müslümanlar Yahudileri öldürürler. Hatta bir Yahudi; taşın, ağacın arkasına gizlenir. Bunun üzerine o taş, o ağaç, ‘Ey Müslüman, ey Allah’ın kulu! İşte arkamda bir Yahudi! Gel, onu öldür!’ der. Yalnızca Garkad bir şey söylemez. Zira o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”

   Muttefekun aleyh olan bu hadisi şeriften olsa gerek ki, asrımızın merdudu olan Siyonist barbarlar işgal ettikleri topraklarda en çok Garkad ağacı dikmişlerdir.

   Birçok şarih bu hadis-i şerifi açıklamışlardır. Bunlardan; İmam Nevevî (ö. 676/1277), Garkad ağacının Beytülmakdis bölgesinde bilinen bir ağaç olduğunu, Deccâl ve Yahudilerin öldürülmesinin bu bölgede olacağını ifade etmiştir.    

   İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1449) ise, bu hadisin açıklamasında ağacın ve taşın konuşmasının iki ihtimal taşıdığını yani, hakikî mana veya mecaz olabileceğini ifade etmektedir.

   Bizler de her hakikatin iki kanatlı olacağını ve bunların zahir-batın, gerçek-mecaz, maddi-manevi vb. olabilecekleri yönündedir.

  Örgütlenmiş siyasal topluluklar olarak açıklanan devlet kavramı günümüzde koloni haline getirilmiş halkların haklarını gasp etme aracı olarak kullanılmaktadır. Maalesef beşeri sistemler, temeli ADALET olması gereken siyasal birlikteliklerinin tamamını temeli HAKSIZLIK ve SÖMÜRÜ olan kolonizasyonlar olarak değiştirmiş.

 Bu nedenledir ki özellikle de son yıllarda beşeri sistemler adeta can çekişiyor. Halklar beşeri sistemlerin kanunlarıyla huzurun asla gelmeyeceğini anlamış durumdalar. “İslam’ın savaş hukuku bile beşerin barış hukukundan daha medeni.” Hakikati çoktan gün yüzüne çıkmıştır. Gazze bu hakikatin güneş gibi parıldamasını sağlamıştır. Öyle ki gayr-i müslimler bile bu güneşin sıcaklığını hissetmekte. İslam hukukunun tün hukukların üstünde olduğu, insan onuruna ve insani yaşama tek müsait hukuk olacağını belirten nice batılı aktivistlerin olduğu aşikâr.

 Bu ağaç Yahudilerin de anladığı gibi işgal topraklarında sürekli ektikleri ağaç olmakla birlikte, özellikle 7 Ekim AKSA TUFANI cihadından bu yana dünya çapında Siyonistleri saklama, kollama ve masum göstermeye çabalayan kolonyal devletlerin tamamının Garkad ağacı gibi davrandıklarını görünce demek ki bunun bir de mecaz manası varmış denildi.

Evet, asrın sadist, egoist aristokratları ve azmış Yahudileri ve kudurmuş karunları sadece Garkad dikmekle yetinmemiş ki dünya devletlerinin (çok azı müstesna) tamamını garkadlaştırmıştır.

 UCM tarafından tutuklanması gereken soykırımcılar ve soykırım suçu işlemekte olan siyon teröristleri bu devletlerde rahatça gezinirken, mazlumdan, mağdurdan yana tavır alanlar, soykırıma karşı insani tepki verenler derdest edilmekte, yargılanmakta, sınır dışı edilmektedir. Sadece bu bile bunların Garkad devletler olduğunun delili olarak yeter de artar.

Sonuç olarak dünyanın tamamına Garkad ağacı dikseler de dünya devletlerinin tamamı onursuzca Garkad ağaçlığı yapsa da Hadis-i Şerif’in şerhince ve Rahmetli Sezai Karakoç’un belirttiği gibi:

   “En vahşi taşların arkasına saklansan bile

   Taşlar olduğun yeri haber verecek

   Çünkü sen taşı bile yakacak kadar kinlisin ey yahudi” 

   Yenileceksiniz ey Yahudiler, yıkılacaksınız ey garkadlık edenler, kendinizi koruyamayacaksınız Yahudileri(siyonistleri) koruduğunuz kadar…