Evs ve Hazrec Kabileleri Arasındaki Savaşın Sonu
Bu iki kabile arasında yıllarca süren ve birçok kanlı çatışmaya sahne olan düşmanlıkları, şehirdeki sosyal ve siyasi yapıyı derinden etkilemişti. Bu iki kabile arasındaki sürekli çekişme ve savaş hali, Medine'de istikrarsızlığa ve yıkıma yol açıyordu.
Akabe Biatları ve İslam'ın Rolü
Evs ve Hazrec arasındaki düşmanlığın sona ermesi, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Medine'ye hicretiyle doğrudan ilişkilidir. Mekke'de Müslümanlara uygulanan baskıların artmasıyla Hz. Muhammed, yeni bir sığınak arayışındaydı. Medineli Hazreclilerle yapılan Birinci Akabe Biatı (621) ve ardından hem Evs hem de Hazrec kabilelerinden temsilcilerin katıldığı İkinci Akabe Biatı (622), Medine'de İslam'ın yayılmasının ve kabileler arasındaki barışın temelini attı. Bu biatlarda Medineli Müslümanlar, Hz. Muhammed'i ve Mekkeli Müslümanları Medine'ye davet ederek onları koruyacaklarına ve İslam'ın ilkelerini benimseyeceklerine dair söz verdiler.
Kardeşlik Anlaşması ve Medine Sözleşmesi
Hz. Muhammed'in Medine'ye hicret etmesiyle birlikte, şehirde köklü bir değişim yaşandı. Evs ve Hazrec kabileleri arasında yıllardır süren husumet, Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği İslam kardeşliği ilkesiyle sona erdirildi. Hz. Muhammed, her iki kabileden Müslümanları birbirleriyle kardeş ilan ederek (muahat), aralarındaki kan davalarını ortadan kaldırdı. Bu kardeşlik anlaşması, sadece manevi bir bağ değil, aynı zamanda pratik bir dayanışma mekanizması da oluşturdu.
Bu süreçte hazırlanan ve Medine Sözleşmesi (Medine Vesikası) olarak bilinen anayasal belge, farklı inanç ve etnik kökenlere sahip toplulukları bir araya getirerek, ortak bir hukuk ve yönetim çerçevesi oluşturdu. Sözleşme, Müslümanların yanı sıra Yahudiler ve diğer toplulukların haklarını ve yükümlülüklerini de belirleyerek, şehirde çok dinli ve çok kültürlü bir yapının barış içinde bir arada yaşamasını sağladı. Bu sayede, Evs ve Hazrec kabileleri arasındaki savaşlar tamamen sona erdi ve Medine, İslam toplumunun merkezi haline geldi. Bu barış, İslam'ın toplumsal uyumu ve adaleti sağlama gücünün önemli bir örneği olmuştur.



