Ukrayna savaşı küresel çapta
krizlere neden olmaya devam ediyor.
Rusya’nın savaşı dar bir
alana çekip oraya yoğunlaşması ve nisbi başarıları Ukrayna’nın etrafındaki
blokta huzursuzluklara sebep oluyor.
Yaptırım ve ambargoların
Rusya ile beraber başkalarını da zorda bırakması sonrası birilerini suçlamayı
gerektiriyor.
ABD Başkanı Joe Biden,
Rusya'nın saldırı başlatacağı yönündeki uyarıların, Ukrayna Devlet Başkanı
Vladimir Zelensky tarafından göz ardı edildiğini savundu.
Biden, açıklamasında şunları
söyledi: "Putin'in sınırdan içeri gireceğine dair verilerimiz olduğunu
biliyordum. Buna hiç şüphe yoktu. Zelensky bunu duymak istemedi."
Anlaşıldığı kadarıyla Ukrayna
savaşı sonrası oluşan küresel krizlerde suçlu aranırken ABD yönetiminin de
kapısı çalınmış.
Biden ise “uyarıda”
bulunduğunu söyleyerek suçu başka yere atmaya çalışıyor.
Petrol ve doğalgaz krizi
Avrupa’yı ciddi biçimde etkiliyor; ama asıl problem bir süre sonra başlayacak
olan gıda krizi…
Belki Avrupa, parasının
çokluğuna güveniyor ve bu krizi “içeriye” fazla yansıtmayacağını düşünüyor; ama
krizin küresel bir hal aldığı ve gittikçe yükselme eğiliminde olduğu bir
dönemde ve dünyanın büyük bir köye dönüştüğünü de hesaba katarsak “komşudaki
yangının” seni de etkilemeyeceğini kim iddia edebilir?
Krizin Afrika’dan göçleri
artıracağı gerçeğiyle yüzleştiğinde AB ülkelerini İngiliz modeli olan
“Ruanda’ya sürgün” gibi seçenekler de kurtaramayacaktır.
O yüzden de Avrupa
ülkelerinin ABD’nin peşine takılıp Ukrayna’yı daha fazla silahlandırması
çözümden çok krizin derinleşmesine sebep olmaktadır ki, Amerika’nın da istediği
budur.
Amerika, Ukrayna savaşı
başladığından beri silah satışlarını katlamış durumdadır. Avrupa’yı Rusya ile
korkutmakla bu kadar silahı satamayacağı herkesin malumudur. Kanlı canlı bir
savaşın, korkuya kapılan bölge ülkelerinin çılgınca silah satın almasına neden
olacağını biliyordu Amerika ve adımlarını ona göre atıyordu.
Biden, “uyardık” diyor; ama
bakın Amerika, savaştan önce ne yapmış.
Mesela ocak ayında…
‘ABD Savunma Bakanı Lloyd
Austin, ABD'nin daha fazla silah sağlamak da dahil olmak üzere Ukrayna'nın
kendisini savunmasına yardım etmeye kararlı olduğunu söylemiş.
Austin, Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin'i tansiyonu düşürmeye çağırarak, "Çatışma kaçınılmaz değil.
Diplomasi için hala zaman ve alan var. Bu durumun çatışmaya dönüşmesi için
hiçbir sebep yok... Askerlerini geri çekme emri verebilir" diye konuşmuş.’
Bir tarafta silah satarken,
diğer tarafta “diplomasi için zaman var” demek Amerikan şeytanlığına yakışan
bir tutum olsa gerek!
Şubat ayında ise açıklama
Biden’den gelmiş…
"ABD vatandaşları derhal
Ukrayna'dan ayrılmalı" diyen Biden, vatandaşlarının tahliyesi için
Ukrayna'ya askeri birlik göndermeyeceklerini söylemiş.
Rusya'nın her an Ukrayna'ya
saldırabileceğini söyleyen Biden "İşler her an çığırından çıkabilir. Putin
bir şey yapmak zorunda" ifadelerini kullanmış.
Evet, Biden ve ekibi savaş
başlamadan birkaç ay boyunca sürekli “Rusya, Ukrayna’ya girme hazırlıkları
yapıyor” açıklamasını yaptı; ama bu arada Ukrayna’ya durmadan silah sattı,
Ukrayna askerlerine şehir savaşı için eğitim verdi, Ukrayna’ya el altından “Siz
çok güçlüsünüz, Ruslar çok kayıp verir ve çekilir” şeklinde gaz verdi.
Resmi açıklamalar ortada!
ABD Başkanı, Ukrayna için
nasıl bir çözüm önerdi de Zelensky bunu reddetti?
Öyle ya Biden’in, “Zelensky’e
ne yapması gerektiğini” söylediğine dair hiçbir kayıt yok!
Elbette Rusya’nın Kırım’ı
işgal ve ilhakı hukuksuz ve eşkıyalık barındıran bir tutumdur; ama zaten
küresel emperyalist sistemde hukuk sadece “zayıf ülkeler” için gündeme gelen
bir şey değil midir?
Yıllarca Rusya ile beraber
hareket eden Ukrayna yöneticileri “eksen değiştirince” ve Rusya’ya karşı açıkça
cephe alınca, Putin’in bir şey yapması beklenen bir şey değil miydi?
Rusya’nın “Zelensky gitsin”
söylemi ile Amerika’nın Sisi’ye darbe yaptırması ve İmran Han’ı devirmesi
arasında mantıksal bir tutarsızlık yoktur.
Mesele çıkarlardır ve nasıl
ki, Amerika’nın şu anki çıkarları Türkiye’de muhalefeti desteklemek, Ukrayna’da
savaşın uzamasıyla bölgeye daha fazla silah satmak, Suriye’de PKK’ye silah
yardımında bulunmaksa, Rusya’nın da çıkarları Suriye’de Esad’a destek vermek,
stratejik yerleri ve Ukrayna limanlarını kontrol altına almaktır.
Yani aslında “Uluslararası
hukuk” denilen şey sadece güçlünün gücü ölçüsünce çıkarlarını koruma altına
almasından başka bir şey değildir.