Platform, son dönemde yaşanan gelişmelerin "kardeşliğin tesisi için tarihi bir fırsat" yarattığını vurguladı.
14 Temmuz 2025 tarihli basın açıklamasında Platform, çatışmaların sona ermesi ve PKK'nin silahları yakma iradesinin ortaya konmasının önemine dikkat çekti. Sürecin sadece siyasi değil, aynı zamanda vicdani, insani ve ahlaki bir sorumluluk olduğunu belirten DIÖP, barışın insan onurunun korunmasının temeli olduğunu ifade etti.
Açıklamada, bu sürecin başarıyla sonuçlanmasının sadece Türkiye için değil, etnik ve mezhepsel krizlerle boğuşan tüm Ortadoğu halkları için de umut olacağı vurgulandı.
Temel Hakların Anayasal Güvenceye Alınması Talebi
Düşünce ve İnanç Özgürlüğü Platformu, yeni çözüm sürecinde esas alınması gereken altı hayati maddeyi kamuoyuyla paylaştı. Platformun öncelikli talepleri arasında, her bireyin kendini ifade etme, dinini, dilini ve kültürel haklarını kullanma özgürlüğünün tartışmasız bir şekilde korunması ve bu hakların anayasal güvence altına alınması yer aldı.
Açıklamada, çözüm sürecinin halkın kültürel ve dini değerleriyle uyumlu bir dille yürütülmesi gerektiği, kültürel ve dini değerlere mesafeli veya dışlayıcı bir tutumun barışı kalıcı kılamayacağı belirtildi.
Sivil Toplum Katılımı ve Adalet Vurgusu
DIÖP, çözüm sürecinin sadece siyasi aktörler arasında değil, sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla, toplumsal vicdanı temsil eden daha geniş bir zeminde yürütülmesi çağrısında bulundu. Platform, inanç ve özgürlük temelli yapılar olarak bu sürece yapıcı katkılar sunmaya hazır olduklarını beyan etti.
Açıklamada, Kürt, Türk, Arap ve diğer halklar arasında İslam’ın emrettiği kardeşliğin adalet, merhamet ve ortak değerler temelinde sağlanması gerektiği vurgulandı.
"Geri Dönüş Olmamalıdır"
Platform, devletin başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin korunması için görevini yerine getirmesi ve Kürt meselesi ile ilgili halkın beklentilerini karşılayacak adımları cesaretle atmaya devam etmesi gerektiğini belirtti.
Basın açıklaması, "Artık buradan geri dönüş olmamalıdır" ifadesiyle son bulurken, şiddetin yerine siyasetin imkan dâhilinde olduğu, silahların tamamen susması ve kadim değerlerin hakim olduğu bir barışla sürecin noktalanması çağrısında bulunuldu.
