Alparslan Kuytul, özellikle kurucusu olduğu Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı ile tanınan ve yıllardır hem faaliyetleri hem de hükümet karşıtı eleştirileriyle Türkiye kamuoyunun gündeminden düşmeyen bir isim.
Kimi çevrelerce "ilim adamı" ve "cesur bir muhalif" olarak görülürken, hakkındaki ciddi suçlamalar ve eylemleri nedeniyle kimileri tarafından "provokatör" ve "tartışmalı bir figür" olarak nitelendiriliyor. Kuytul'un biyografisi, faaliyetleri ve hakkındaki hukuki süreçler, onu Türk siyasetinin ve İslami camianın en polarize edici isimlerinden biri haline getiriyor.
Alparslan Kuytul Kimdir?
1965 Adana doğumlu olan Alparslan Kuytul, Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği mezunudur. Eğitim hayatına Mısır'daki El-Ezher Üniversitesi İslam Hukuku Fakültesi'nde devam etmiştir. 1994 yılında Adana'da kurduğu Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı'nın liderliğini üstlenmiş, vaazları ve konferansları aracılığıyla geniş bir takipçi kitlesine ulaşmıştır.
Görüşlerini ve faaliyetlerini yürüttüğü TV Furkan adlı bir internet kanalı ve Furkan Nesli dergisi bulunmaktadır. Kuytul, kendisinin ve vakfının Selefi olmadığını, Hanefilik mezhebine bağlı olduğunu ifade etmektedir. Vakfın temel faaliyetleri İslami eğitim, sohbet ve konferanslar düzenlemek olarak özetlenebilir.
Tartışmalar ve İddiaların Odağında: Cemaat mi, Örgüt mü?
Alparslan Kuytul'u mercek altına alan en önemli başlık, hakkındaki hukuki süreçler ve ağır suçlamalardır. Kuytul, siyasi iktidarın politikalarını sert bir dille eleştirmesiyle tanınmış, bu eleştiriler bir kesim tarafından dini bir alimin vazifesi olarak görülürken, diğer kesim tarafından hükümete karşı provokasyon olarak yorumlanmıştır.
Örgüt Üyeliği Suçlamaları ve Tutukluluk Süreçleri
Kuytul, ilk olarak 30 Ocak 2018 tarihinde "terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla tutuklanmış ve yaklaşık 22 ay cezaevinde kalmıştır. Bu süreçte Furkan Vakfı'na kayyum atanmıştır. 5 Aralık 2019'da serbest bırakılan Kuytul, hakkındaki "örgüt üyeliği" suçlamasından daha sonra beraat etmiştir. Ancak hukuki süreçler burada sona ermemiştir.
Gasp, Kaçırma ve Yağma İddiaları
Kuytul'un isminin geçtiği en ciddi ve sansasyonel iddialar, 2022 yılında tekrar tutuklanmasına neden olan suçlamalardır.
- Mayıs 2022'de tekrar gözaltına alınan ve ardından tutuklanan Kuytul'a yöneltilen suçlamalar şunlardır: "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "nitelikli yağma", "cebir, şiddet ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "kasten yaralama".
- Bu iddialar, vakfın bir dönem yöneticiliğini yapan iş insanı Koray Sarısaçlı'nın şikayeti üzerine ortaya çıkmıştır. Sarısaçlı, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'ndaki ifadesinde kaçırıldığını, 13 gün rehin tutulduğunu, işkence gördüğünü ve zorla 7 milyon dolarlık senet imzalatıldığını ileri sürmüştür.
- Kuytul ve avukatları bu iddiaları reddetmiş, süreci siyasi bir baskı ve komplonun ürünü olarak nitelendirmiştir. Kuytul hakkında bu iddialar kapsamında 30 yıl 6 ay ile 38 yıl 6 ay arasında değişen oranlarda hapis cezası istemiyle dava açılmıştır.
FETÖ İlişkisi İddiaları
Kuytul hakkında ortaya atılan bir diğer ciddi iddia, FETÖ/PDY ile ilişkili olduğu yönündeki yakıştırmalardır. Özellikle firari FETÖ mensuplarının YouTube kanallarına verdiği röportajlar ve cemaat hareketlerine yönelik yaptığı değerlendirmeler bu iddiaları güçlendirmiştir. Kuytul bu iddiaları da kesin bir dille reddetmiştir.
Kuytul'un Savunması ve Destekçilerinin Görüşü
Alparslan Kuytul, kendisine yöneltilen tüm suçlamaların ve hukuki süreçlerin hükümetin muhalif sesleri susturma çabası olduğunu iddia etmektedir.
- Kuytul, sürekli olarak hükümet politikalarını İslam'a ve Müslümanlara zarar verdiği gerekçesiyle eleştirdiğini ve bu nedenle hedef alındığını belirtmektedir.
- Destekçileri ve Furkan Vakfı üyeleri, liderlerinin haksız ve siyasi bir baskı altında olduğunu savunmakta, gösteriler ve sosyal medya kampanyalarıyla Kuytul'a destek vermektedirler. Kuytul'un "alimlik vasfı" ve "cesur duruşu" bu kitle tarafından sıkça vurgulanmaktadır.
Alparslan Kuytul, hakkındaki ağır ceza davaları ve toplumsal kutuplaşmanın merkezindeki konumuyla, Türk dini ve siyasi hayatında hem bir cemaat lideri hem de sürekli bir tartışma ve provokasyon kaynağı olarak varlığını sürdürmektedir. Hukuki süreçlerin devam ediyor olması, onun akıbeti hakkındaki belirsizliği korumaktadır.




