Kurban Bayramı’nı geride bıraktık. Müslümanların hem
ibadet hem sevinç günleri olan bu mübarek günlerde bile Filistin ve Gazze’de
katliamlar durmadı.
Filistin resmi ajansı WAFA'nın önceki günkü haberine
göre; siyonist israil güçleri, Nusayrat ve Bureyc mülteci kampları ile Gazze
kenti, Deyr el-Belah ve Refah'a saldırılar düzenledi. Saldırılarda 17 kişi
şehid oldu, onlarca kişi yaralandı.
Yani Filistinli Müslümanlar Kurban Bayramı’nda
canlarını kurban sundular, Yüce Allah’a! Bir Kurban Bayramı’nda canlarını
kurban sunan Yasin Börüler, Hasan Gökguzler, Ahmet Dakaklar, Riyat Güneşler
gibi!
Bu hep böyle olmuştur. Hz. Adem’den Hz. İbrahim’e ve
ta ki günümüze kadar bu serüven hiç değişmedi. O’nun yoluna kurban olanlar ile,
putlarına, dikili taşlarına ‘kurban’ arayanlar hep var oldu. Hak-batıl
mücadelesi hiç eksilmedi.
Bugün de biz bayram ederken mazlum Filistinliler can
vermeye, kurban olmaya devam etti. Şeytanların kurduğu düzenin çarkları yürek
parçalamayı hep sürdürdü. Filistinliler ulvi değerleri uğruna canlarını kurban
vermeye devam etti.
Bu vahşeti
durdurarak tarih yazacak kahramanların kim/kimler olacağı meçhulken, Gazzeli
mücahitler destan yazmanın gayreti içerisinde oldu.
Böylece direnen Gazze özgürlüğe kanat çırparken, esaret
dehlizlerinde can çekişen dünyanın gittikçe güç ve takatten düşüyor gibi
görünmesi büyük endişe kaynağı oldu.
Zillet perdesi altında nefesi kesilen neslin, ümit
verecek durumu kalmadı da sünnetullahın devreye girdiği günleri mi yaşamaktayız
acaba?! Durum bundan ibaretse, işte asıl felaket bu olur, şu anki dünyalılar
için!
Ateizmin, ilhadın oluşturduğu başıboşluk, kayıtsızlık
ve sersemlik, insanlığı büyük bir anlamsızlığın içerisine sürüklerken, yanı
başındaki katliamlarla ilgili tutarsızlığı, lakaytlığı onu değer atfedilen
konumundan bütünüyle söküp atacaktır.
Dünya bu haliyle yoluna devam edemez. İnsanlığın, ulvi
değerlerine avdet ederek bu girdabın içerisinden çıkış yolunu bulması elzemdir.
‘Her şey kendiliğinden oldu!’ diye zırvalayanların
gündem değiştirmek gibi bir amaçları olmasa, insanlığın can çekiştiği yere
odaklanmaktan başka bir dertleri olmamalıydı.
Şeriatın -durup dururken- el-parmak kestiği yalanını
höykürenlerin, şeriat-ı Garra-i Muhammediyye’nin muhiplerinin bugün kesilen
kolları, koparılan başları için nasıl bir tepkileri olur acaba?!
İnsanlık dürüst davranmak zorunda. Esirlere, insanlığa
ders olacak türden bir şekilde davranan Filistinli ‘Şeriatçı Müslümanlar’ın
bugün bedenleri bombalarla parçalanıyor.
İlhadın, şirkin, siyonizmin bugün parçaladığı
çocuk-kadın bedenlerini niye görmezden geliyorsunuz?!
Şeriatın ne olup olmadığını tartışmadan önce siz bunun
izahını yapın ey zirzoplar!