Beraat Kandili, Ramazan ayının müjdecisi olarak kabul edilir. Beraat Kandil’inin gündüzünde oruç tutmanın faziletini anlatan Peygamber Efendimiz’in hadisi doğrultusunda oruç tutmak isteyen Müslümanlar, hangi günlerde oruç tutulabileceğini araştırıyor. Ayrıca Beraat Kandili ile ilgili Eyyam-ı Biyz kavramının anlamı merak ediliyor. İşte merak edilen soruların cevapları:
Beraat Kandili orucu, Beraat gecesinin gündüzünde veya takip eden günde tutulabilen oruçtur. Bu özel günde tutulan oruç, tıpkı diğer nafile oruçlar gibi, gönülden bir niyetle tutulur ve Allah’a yakınlaşmak amacı güdülür.
Beraat kandili orucu ne zaman tutulur?
Beraat Kandili, Şaban ayının 15. gecesidir. Bugünü oruç tutarak geçirmek isteyen Şaban ayının 14. ve 15. günü oruç tutabilir.
Hadiste şöyle buyurmaktadır:
“Şaban ayının 15. gecesi olduğunda o geceyi ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece güneşin batışından fecre kadar (olan sürede) dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve ‘Tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim! Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim! Şifa isteyen yok mu, şifa vereyim!.. Başka isteği olan yok mu, ona da istediğini vereyim” der. (İbn Mace, İkâmetü’s-Salât, 191 (I, 444) Hadis No:1388.)
Eyyam-ı Biyz Nedir?
Bir diğer Hadis-i Şerif’te ise Peygamber Efendimiz, “Eyyâm-ı biyd -veya biyz- (aydınlık günler) ayın en parlak olduğu hicrî ayların 13, 14 ve 15. geceleridir (Buhârî, Savm, 60).
Ebû Hüreyre (ra) şöyle der: “Bana dostum (Resûlullah) üç şey tavsiye etti: Her ay üç gün oruç tutmak, iki rekât kuşluk namazı kılmak ve uyumadan önce vitir namazı kılmak.”
“Oruç tutmanın fazileti”
Resûlullah (SAV) “Her oruçlunun iftarını açtığında reddedilmeyen bir duası vardır” diyerek müminlere bu sevinç ve bağışlanma vaktinde dua etmelerini öğütlemiştir.
Bu hadisi nakleden sahâbî Abdullah b. Amr iftarda şöyle dua ederdi: “Allahım! Senden her şeyi kuşatan rahmetin ile beni bağışlamanı dilerim” (İbn Mâce, “Sıyâm”, 48).
Oruç tutulduğu süreçte bol bol Kur’ân-ı Kerim okumak, yoksullara yardımda bulunmak, iftar sofralarını onlarla paylaşmak da oruçlu için müstehap olan güzel davranışlardır.
Hz. Peygamber bir hadiste şöyle buyurmuştur: “Bir oruçluya iftar veren, o kişinin sevabı kadar sevap elde eder. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez” (Tirmizî, “Savm”, 82).
Oruçlu kişinin gereksiz yere bir şeyi çiğnemesi veya tatması mekruhtur. Aynı şekilde, haklı bir gerekçe olmadıkça oruçlu iken kendisini zayıf düşürecek işler yapması da mekruh sayılmış, hoş karşılanmamıştır. Oruçlunun kavga etmek, tartışmak, dedikodu yapmak ve müstehcen ifadeler kullanmak gibi eylemlerden kaçınması, yaptığı ibadetin makbul olması için son derece önemlidir.