Aidin Salih (asıl adıyla Aydıne Salihova), doğal ve geleneksel tedavi yöntemleri alanında yaptığı çalışmalarla tanınan, özellikle “Gerçek Tıp” adlı kitabıyla Türkiye’de geniş bir kitleye ulaşmış bir yazardır. 1942 yılında Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te doğan Salih, Sovyetler Birliği döneminde yetişmiş, daha sonra eğitim ve mesleki hayatını tıp alanında sürdürmüştür.
Aidin Salih, Taşkent Tıp Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra bir süre hekimlik yaptı. Bu dönemde modern tıbbın etkilerini, yöntemlerini ve sınırlılıklarını yakından gözlemledi. Ancak zamanla, modern tıbbın yalnızca hastalıkları baskıladığını, kökten çözüm üretmediğini düşündü. Bu nedenle alternatif tedavi yöntemlerine yöneldi. Özellikle doğal beslenme, oruç, doğal şifa süreçleri ve vücudun kendi kendini yenileme mekanizmaları üzerine araştırmalar yaptı.
Sovyetler Birliği’nde aldığı tıp eğitimi ve deneyimlerinden sonra 1980’lerin sonlarında Türkiye’ye yerleşti. Türkiye’de hem eğitim hem de tedavi alanında faaliyet göstermeye başladı. Türk vatandaşlığı aldı ve yaşamının geri kalanını İstanbul’da sürdürdü. Burada çok sayıda insanı hem birebir danışmanlıkla hem de verdiği seminerlerle bilgilendirdi.
Aidin Salih’in en bilinen eseri, 2008 yılında yayımlanan “Gerçek Tıp – Yitik Şifanın İzinde” adlı kitabıdır. Bu kitapta modern tıbbı eleştirir, doğanın ve insanın yaratılıştan getirdiği dengeye vurgu yapar. Ona göre insan bedeni, yanlış beslenme, gereksiz ilaç kullanımı ve sağlıksız yaşam alışkanlıkları yüzünden doğal dengesini kaybetmiştir. Şifa bulmanın yolu ise bu dengeyi yeniden kurmaktır.
Kitapta öne çıkan bazı temel görüşleri şunlardır:
-
Vücudun kendi kendini iyileştirme gücü vardır; önemli olan bu gücü desteklemektir.
-
Gereksiz ilaç kullanımı, özellikle antibiyotikler, bağışıklık sistemini zayıflatır.
-
Doğal beslenme, yani katkısız, sade, mevsiminde gıdalarla beslenmek sağlığın temelidir.
-
Oruç ve açlık, hem bedeni hem ruhu arındıran bir şifa yöntemidir.
-
Hastalık, aslında bedenin bir uyarısıdır; bastırılmamalı, doğru şekilde yönlendirilmelidir.
Aidin Salih, tıp anlayışında sadece fiziksel sağlığı değil, ruhsal ve manevi dengeyi de merkeze alır. Ona göre insan ruhu ile bedeni arasında kopmaz bir bağ vardır. Bu yüzden hastalıkları tedavi ederken sadece bedeni değil, ruhu da iyileştirmek gerekir.
Türkiye’deki birçok takipçisi, onu “modern tıbbın alternatifi” olarak değil, “modern tıbbın eksiklerini tamamlayan” bir rehber olarak görmüştür. Bununla birlikte, bazı kesimler tarafından yöntemleri ve görüşleri eleştirilmiştir. Özellikle ciddi hastalıkların yalnızca doğal yöntemlerle tedavi edilebileceğini savunması, tıp çevrelerinde tartışmalara yol açmıştır.
Aidin Salih, öğrencileri ve takipçileriyle birlikte Doğal Sağlık Merkezi benzeri platformlarda eğitimler vermiştir. Kendisinden eğitim alan birçok kişi daha sonra doğal sağlık, oruç terapisi ve beslenme danışmanlığı gibi alanlarda çalışmalar yapmaya başlamıştır. Böylece “Gerçek Tıp” yaklaşımı, Türkiye’nin yanı sıra Almanya, İngiltere, Rusya ve Orta Asya ülkelerinde de tanınır hale gelmiştir.
Yaşamı boyunca sade bir hayat sürdüren Salih, şöhretten uzak durdu. İnancına göre, sağlıklı yaşam yalnızca fiziksel bedenle ilgili değil, ruhun da arınmasıyla mümkündü. Bu nedenle hem İslami değerleri hem de geleneksel tıp bilgisini bir arada kullanmıştır.
Aidin Salih, uzun süredir sağlık sorunlarıyla mücadele ettikten sonra 14 Kasım 2014 tarihinde İstanbul’da hayatını kaybetti. Ölümünden sonra fikirleri ve eserleri, birçok doğal yaşam savunucusu, alternatif tıp araştırmacısı ve holistik sağlık danışmanı tarafından yaşatılmaya devam etti.
Bugün, onun “Gerçek Tıp” anlayışı özellikle modern tıbbın yan etkilerinden uzak, doğayla uyumlu bir yaşam arayanlar arasında oldukça popülerdir. Türkiye’de ve yurtdışında binlerce kişi onun kitaplarını okuyor, seminerlerinden faydalanıyor ve önerdiği beslenme-yaşam biçimini uygulamaya çalışıyor.
Aidin Salih’in yaklaşımı, bir yandan doğal tıp, diğer yandan manevi sağlık kavramlarını bütünleştirmesiyle özgündür. Onun öğretilerinde insan; ruh, beden ve doğa üçlüsünün dengesinde var olur. Bu denge bozulduğunda hastalıklar ortaya çıkar; yeniden kurulduğunda ise şifa doğal olarak gelir.
Özetle, Aidin Salih yalnızca bir “alternatif tıp uzmanı” değil, aynı zamanda bir şifa felsefesi geliştirmiştir. Geride bıraktığı eserler ve öğrenciler aracılığıyla, sağlığı bir yaşam biçimi olarak ele alan bir anlayışın öncüsü kabul edilir. Onun mirası, tıbbın insani yönünü, doğanın iyileştirici gücünü ve maneviyatın sağlık üzerindeki etkisini hatırlatmaya devam etmektedir.





