Kur’an-ı Kerim’de Zülkarneyn
Zülkarneyn, Kehf Suresi’nin 83-98. ayetlerinde detaylı bir şekilde zikredilir. Allah tarafından kendisine güç, kudret ve imkan verilen bu büyük hükümdarın üç farklı sefere çıktığı anlatılır. Doğuya, batıya ve kuzeyde bir bölgeye yaptığı seferlerle birlikte adaletli tutumu ve halkları koruyucu tavrı öne çıkar.
İsminin Anlamı
“Zülkarneyn” kelimesi Arapçada “iki boynuz sahibi” anlamına gelmektedir. Müfessirler bu ifadeyi, onun iki farklı döneme veya iki farklı bölgeye hakim olmasıyla, yahut başındaki bir tacın iki boynuz şeklinde olmasıyla açıklamışlardır. Bazı yorumlarda ise bu adın mecazi anlam taşıdığı, onun doğu ve batıya yani iki uç noktaya sefer yaptığı için böyle anıldığı ileri sürülür.
Tarihsel Kimliği Üzerine Görüşler
Zülkarneyn’in kimliği konusunda İslam alimleri ve tarihçiler arasında farklı görüşler vardır. Kimi kaynaklar onun Büyük İskender (Makedonyalı İskender) olduğunu ileri sürerken, bazıları da Pers hükümdarı Keyhüsrev veya Yemenli Himyerî krallarından birini işaret eder. Modern araştırmacılar ise onu daha çok Pers hükümdarı II. Kiros (Cyrus) ile özdeşleştirmektedir.
Büyük İskender mi, II. Kiros mu?
Büyük İskender’in tarih sahnesinde güçlü bir imparatorluk kurması ve doğu-batı seferleri yapması, onun Zülkarneyn olabileceği fikrini güçlendirmiştir. Ancak Kur’an’da Zülkarneyn’in “imanlı ve adaletli” bir yönetici olarak tanıtılması, putperest olan İskender’le çelişmektedir. Bu nedenle birçok İslam alimi, Zülkarneyn’in daha çok adaletli tutumuyla bilinen II. Kiros olabileceğini düşünür.
Ye’cüc ve Me’cüc Seddi
Zülkarneyn’in en dikkat çekici vasıflarından biri, Ye’cüc ve Me’cüc adlı bozguncu topluluklara karşı inşa ettiği settir. Kur’an’a göre, kuzey bölgelerinde yaşayan bir halk, bu toplulukların yıkıcı saldırılarından korunmak için Zülkarneyn’den yardım istemiştir. O da demir ve bakır kullanarak güçlü bir set inşa etmiş ve halkı güvence altına almıştır.
Ye’cüc ve Me’cüc Tartışmaları
Ye’cüc ve Me’cüc, tarih boyunca kıyamet alametleriyle ilişkilendirilmiştir. Bazı araştırmacılar bu toplulukları Türk-Moğol kavimleriyle özdeşleştirmiştir. Günümüzde ise Zülkarneyn’in kurduğu setin Kafkasya’da, özellikle Derbent veya Çin Seddi’nin bir bölümü olabileceği yönünde görüşler öne çıkmaktadır.
İslam Düşüncesinde Yeri
Zülkarneyn, İslam geleneğinde büyük bir adalet sembolü olarak kabul edilir. Gücünü zulüm için değil, insanları korumak ve barışı tesis etmek için kullandığı vurgulanır. Bu yönüyle, İslam dünyasında “ideal hükümdar” modelinin önemli bir temsilcisi olmuştur.
Batı Kültürlerinde Yorumlar
Zülkarneyn’in kimliği sadece İslam dünyasında değil, Batı araştırmalarında da tartışma konusu olmuştur. Özellikle İncil’de geçen “Kiros” ile Kur’an’daki Zülkarneyn arasında paralellikler kurulmuştur. Bazı oryantalist yazarlar, Zülkarneyn kıssasının farklı kültürlerden İslam’a geçtiğini iddia etse de, Müslüman alimler bu görüşleri reddederek onun vahiy kaynaklı bir gerçek olduğunu savunurlar.
Günümüzde Zülkarneyn’in Önemi
Bugün Zülkarneyn’in kimliği net olarak ortaya konulamasa da, onun kıssasından çıkarılan dersler önemlidir. Adalet, güç ve imkanları doğru kullanma, mazlumların yanında yer alma gibi değerler, modern toplumların da ihtiyaç duyduğu erdemlerdir. Bu nedenle Zülkarneyn, tarihsel kimliği tartışmalı olsa da, ahlaki bir örnek olarak her dönemde ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.




