1847 yılında, Osmanlı Devleti tarafından Viyana'ya gönderilen dört yetenekli hekimin (Hekimbaşı Behçet Efendi'nin teşvikiyle) oradaki tıp sınavlarında üstün başarı göstermesi üzerine, Viyana Tıp Fakültesi Kurulu (Profesörler Kurulu) tarafından Mekteb-i Tıbbiye'ye "Fakülte" unvanı verilmiştir.
Bu olay, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki modern tıp eğitiminin uluslararası alanda tanınması açısından önemli bir gelişme olmuştur. Bu tarihten sonra Mekteb-i Tıbbiye diplomalarının üzerine "Osmanlı Fakültesi" ibaresi yazılmıştır.
Mekteb-i Tıbbiye
Mekteb-i Tıbbiye, Osmanlı İmparatorluğu'nda modern tıp eğitiminin öncüsü olan tıp okuludur. Temel olarak iki ana dönemde incelenebilir:
- Tıphane-i Amire (1827): Sultan II. Mahmud tarafından İstanbul Şehzadebaşı'nda, orduya modern tıp eğitimi almış hekim yetiştirmek amacıyla kurulan ilk modern tıp okuludur. Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'nin önerileriyle hayata geçirilmiştir. Başlangıçta askeri ve sivil hekimler birlikte eğitim görmüş, eczacılar, diş hekimleri ve veterinerler de buradan yetişmiştir. Öğretim dili Fransızca olup, anatomi dersleri model ve resimlerle desteklenmiştir.
- Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane (1839): Sultan Abdülmecid döneminde okulun adı "Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane" olarak değiştirilmiştir. Viyana'dan getirilen genç hekim Karl Ambrose Bernard'ın katkılarıyla okul daha da geliştirilmiş ve modern bir müfredata kavuşmuştur. 1847 yılında, okuldan mezun olan dört yetenekli hekimin Viyana Tıp Fakültesi'ndeki sınavlarında üstün başarı göstermesi üzerine, Viyana Tıp Fakültesi Kurulu tarafından Mekteb-i Tıbbiye'ye "Fakülte" unvanı verilmiştir. Bu olay, Osmanlı tıp eğitiminin uluslararası alanda tanınması açısından büyük önem taşımış ve diplomaların üzerine "Osmanlı Fakültesi" ibaresinin yazılmasına yol açmıştır.
Daha sonra farklı isimler ve yerleşim yerlerinde eğitim faaliyetlerine devam eden Mekteb-i Tıbbiye, günümüzdeki İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve İstanbul Tıp Fakültesi'nin ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin temellerini oluşturmuştur. Özellikle II. Abdülhamid döneminde Haydarpaşa'da inşa edilen görkemli binasıyla da tanınır.