Afganistan’da 20 yıl süren ABD işgalinin sona ermesinin
üzerinden bir yılı aşkın zaman geçtiğini hatırlatan HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı,
işgale karşı direnen Afgan halkının, bu süre zarfında İslam Emirliği'ni kurarak
ülkede can güvenliği başta olmak üzere huzur ve istikrarı sağlamaya çalıştığına
dikkat çekti.
ABD ve Batı dünyasının, Afganistan’da silah zoruyla ve
işgalle yapamadığını, ekonomik ve siyasi ambargoyla yapmaya çalıştığına işaret
eden Ramanlı, "Kendisi İslam Emirliği’ni tanımadığı gibi hiçbir ülkenin
tanımasına da izin vermemektedir. Ayrıca Afganistan halkına ait olan
milyarlarca doları da banka hesaplarına bloke koymak suretiyle gasp
etmiştir." diye belirtti.
Ramanlı, "Türkiye ve Afganistan kardeş iki ülkedir ve
ilişkileri kadimdir. Buna rağmen Türkiye de İslam Emirliği’ni tanımadığı gibi
maalesef resmi olarak diyalog dahi başlatmış değildir. Geçen hafta Sayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Astana'da 'Asya İşbirliği ve Güven
Konferansı Zirvesi'nde ‘Afganistan'ı kendi kaderine terk etmemeli, insani
yardım konusunda uluslararası camia olarak desteğimizi sürdürmeliyiz’ şeklinde
önemli bir çağrıda bulunmuştu. Ancak Salt insani yardımlarla bir ülke kendi
ayakları üzerinde duramaz. Türkiye, inisiyatif alarak Afganistan yönetimini
tanımalı, başta siyasi ve ekonomik olmak üzere her alanda ilişkilerini
geliştirmeli, bu konuda diğer İslam ülkelerine örnek ve öncü olmalıdır. Türkiye
ve Afganistan arasındaki ilişkiler, hem iki ülke hem de ümmet coğrafyası için
oldukça önemlidir." ifadelerini kullandı.
AVRUPA ADALET DİVANI’NIN BAŞÖRTÜSÜ KARARI
Avrupa Adalet Divanının, şirketlerin bazı koşullar altında
başörtüsü takılmasına yasak getirebileceği yönündeki kararına da değinen
Ramanlı, bununla yeni bir skandala imza attığını belirterek, son yıllarda İslam
düşmanlığının merkezi haline gelen Avrupa ülkelerinde, bu türden kararlarla
faşizmin legalleştirilmeye çalışıldığını vurguladı.
Ramanlı, "Yakın zamanda başka bir ülkenin iç işlerine
başörtüsü üzerinden müdahale etmeye kalkan Avrupa’da İslam düşmanlığı ve İslami
değerlere yönelik saldırılar ‘özgürlük’ olarak lanse edilirken, başörtüsü ve
ibadet özgürlüğü ise faşist kararlarla yasaklanmaktadır." dedi ve şunları
ekledi:
Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslümanların hayatını her geçen
gün zorlaştıran bu yasaklara karşı İslam ülkeleri tepkilerini ortaya
koymalıdır. Müslümanların temel haklarını ve ibadet özgürlüklerini kısıtlayan
ülkelere karşı uluslararası toplumu harekete geçirmek için gayret
göstermelidir. İslam’ı Avrupa’dan silmeye çalışan faşist rejimlerle mücadele
edilmedikçe bu yasakların kapsamı her geçen gün genişletilecektir.” HABER
MERKEZİ




