Pek çok kişi, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan rakamların mutfak masraflarını, kira ödemelerini veya temel ihtiyaç harcamalarını yansıtmadığını belirterek, "Rakamlar gerçekçi değil, cebimizdeki erime çok daha hızlı" eleştirisini dile getiriyor.

Altın dalgalı seyir izlemeye devam ediyor
Altın dalgalı seyir izlemeye devam ediyor
İçeriği Görüntüle

Son açıklanan enflasyon verilerine göre, tüketici fiyatlarında belirli bir artış oranı ilan edilse de, pazar yerlerinden market raflarına, kira kontratlarından faturalara kadar pek çok alanda yaşanan zamlar, resmi rakamların çok üzerinde seyrediyor. Özellikle gıda, barınma ve enerji gibi en temel ihtiyaç kalemlerindeki yükselişler, halkın enflasyon algısını doğrudan etkiliyor.

Sıradan bir vatandaş, "Resmi enflasyon rakamları yüzde 30'larda, 40'larda açıklanırken, benim mutfak harcamam bir yılda yüzde 100'den fazla arttı. Geçen ay 5 liraya aldığım peynir şimdi 10 lira. Doğalgaz ve elektrik faturalarındaki artışı saymıyorum bile" sözleriyle yaşadığı durumu özetliyor. Bu durum, maaş ve ücret zamlarının resmi enflasyon rakamlarına göre yapılması nedeniyle, alım gücünün hızla erimesine yol açıyor.

Tüi̇k'in Enflasyon Rakamları Ile Halkın Gerçekleri Arasındaki Uçurum Rakamlar Cebi Yansıtmıyor Tepkisi Büyüyor-1

Ekonomistlerden ve Sivil Toplumdan Eleştiriler

Sadece vatandaşlar değil, bazı ekonomistler ve sivil toplum kuruluşları da TÜİK'in verilerini sorguluyor. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) gibi bağımsız kuruluşların açıkladığı enflasyon rakamları, resmi verilerden genellikle çok daha yüksek bir tablo çiziyor. Bu durum, metodoloji farklılıkları, hesaplama sepetindeki ürünlerin ağırlıkları ve veri toplama yöntemleri gibi konuları da tartışmaya açıyor. Eleştirmenler, özellikle gıda fiyatlarındaki oynaklık ve konut kira artışlarının resmi rakamlara yeterince yansımadığı görüşünde.

Güven Sorunu ve Sosyal Etkileri

Ekonomistler, enflasyon rakamlarına duyulan güvenin sarsılmasının sadece istatistiki bir sorun olmadığını, aynı zamanda ekonomik ve sosyal sonuçları da beraberinde getirdiğini belirtiyor. Resmi rakamlara olan inancın zayıflaması, kamu kurumlarına olan güveni azaltırken, ekonomik kararların rasyonelliğini de olumsuz etkiliyor. Kiracılar ile ev sahipleri arasında yaşanan anlaşmazlıklar, tüketicilerin harcama alışkanlıklarındaki değişim ve tasarruf edememe gibi sorunlar, bu algısal farklılığın somut sonuçları olarak ortaya çıkıyor.

Sonuç olarak, resmi enflasyon verileri ile halkın "cebindeki" enflasyon arasında oluşan bu derin uçurum, Türkiye'nin en temel ekonomik sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Halkın günlük yaşam mücadelesi ile istatistik tablolarının birbirinden bu kadar farklı olması, ekonomik politikaların güvenilirliği ve etkinliği konusunda ciddi soruları gündeme getiriyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ